TÜRKİYE, Avrupa Birliği'ne ‘‘aday’’ bir ülke olarak anayasalar, yasalar değiştiriyor. Müthiş bir çağdaşlaşma çabası içindeyiz.
Bir yanda içerde ‘‘yasal’’ değişiklikler yapıyor, bir yandan da siyasetçisi, ticaretçisi, sivil toplumcusu, kendimizi anlatma ve beğendirme turları atıyoruz. Avrupalılar ise bize ‘‘Yasalar iyi de, bir de uygulamayı görelim’’ diyorlar. İyi niyetle olmadıklarını biliyoruz ama biz de pek öyle sütten çıkmış ak kaşık sayılmayız. Hálá insan hakları konusunda atmamız gereken ‘‘dev adımlar’’ olduğu aşikár. Bunu anlamak için alim olmak gerekmez. Radikal Gazetesi'nin dünkü 7. sayfasına bakmak yeter. İsrail EL AL Havayolları'na ait uçağı kaçırmaya çalışırken yakalanan ve Türkiye'de tutuklanan hava korsanının ‘‘feryadı’’, Türkiye'nin insan hakları konusunda ne halde olduğunun göstergesi. İsrail uçağını kaçırmaya çalışan Filistinli hava korsanının tek bir talebi var: ‘‘Beni ne olur İsrail'e iade edin.’’ Hangi ‘‘iyi muamele’’ yapılıyor ki, bir Arap terörist İsrail hapishanesini Türkiye'de yatmak olduğu Metris'e, İsrail güvenlik güçlerini de Türk güvenlik güçlerine tercih ediyor.Tayyip Erdoğan, gezdiği ülkelere ne anlatıyor bilmiyorum ama Radikal Gazetesi'ni görmemelerini sağlarsa daha iyi yapar. Çünkü Filistinlinin feryadı, bizim yapacağımız her türlü propagandanın ötesinde bir etki yapar gibi görünüyor.
Bozmayın Denktaş'ın düzenini
DIŞİŞLERİ Bakanı Yaşar Yakış, Denktaş'ı plan üzerinde en azından konuşmaya ikna ettiğini söylemeye çalışırken, KKTC Cumhurbaşkanı hasta yatağından yetişti: ‘‘Ben böyle bir şey demedim. Bu planı konuşmam bile.’’ Denktaş'ın çıkışından benim anladığım bu. Konuşmuyor bile. Merak ediyorum, acaba planı gördü mü, okudu mu? Okumuş olabilir ama şart da değil.Denktaş'ın yanıtı baştan belli:
‘‘Olmaz.’’ Ben, ‘‘Bu plan iyidir’’ demiyorum. Ama Denktaş'ın tavrını da doğrusu hiç ama hiç doğru bulmuyorum.
Öyle bir hava veriyor ki, ‘‘Kıbras'ta ben bir düzen kurdum. Bozmayın bu düzeni. Ben hayattayken bu iş böyle sürsün. Benden sonra ne yaparsanız yapın’’. Yemin ederim bendeki izlenim bu.
Bu izlenimin Kıbrıs'a ne kazandıracağını, Türkiye'ye neler kaybettireceğini hesaplamak dahi zor.
Ama Denktaş varken, Kıbrıs'ın çözülmeyeceğini görmek zor değil.
Aklımıza siz soktunuz Tayyip Bey
TAYYİP Erdoğan, ‘‘Dokunulmazlığı kaldırmak yeni mi akıllarına geldi?’’ diyor. Diyor ama bu deyiş pek de olmuyor.
‘‘Dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana değiliz. Çünkü siyasi olarak kullanılıyor. Ama gerekli hallerde Meclis tarafından kaldırılmasını sağlarız.’’
Fakat daha sonra Tayyip Erdoğan meydanlarda aksini söylemeye başladı:
‘‘Dokunulmazlıkları kaldıracağız.’’
Bu kez Erdoğan'a sordum:
‘‘Sayın Gül kalkmayacak dedi. Siz kaldıracağız diyorsunuz. Hangisi?’’
Onun yanıtı da netti:
‘‘Dokunulmazlıkları kürsü dokunulmazlığı ile sınırlayacağız. Benim dokunulmazlığım olmayacak. Hiçbirimizin ihtiyacı yok.’’
İyi yanıttı.
Seçim gecesi canlı yayında Gül'e tekrar sordum:
‘‘Siz kalkmayacak dediniz ama genel başkanınız kalkacak diyor. Fikriniz mi değişti?’’
Gül tebessüm ederek şu yanıtı verdi:
‘‘Genel başkanın sözü bağlayıcıdır. O öyle diyorsa dokunulmazlıkları kaldırırız.’’
Yani Anayasa'nın 83. maddesi değişecekti.
AKP şimdi müthiş bir çoğunlukla iktidar. Anayasa'nın 83. maddesini değiştirmek için CHP de kayıtsız şartsız destek veriyor.
Ama Tayyip Erdoğan ‘‘Aklınıza şimdi mi geldi?’’ diyor. Sanki bunu aklımıza sokan kendisi değilmiş gibi...
Sahte kimlik
YILLAR önce 18 yaşından küçük gençlerin içkili lokallere girmesini engelleyecek önlemler alınması gerektiğini yazmıştım.
Bu yazı ses getirmişti ve o gün bugündür gece kulübü gibi yerlerin girişinde gençlere yönelik kimlik kontrolleri var.
Kontrol olan yerde sahtekárlık da olacağı için hemen bu işin de yolu bulundu.
Aynen Amerika'da olduğu gibi Türkiye'de de içki almak isteyen gençler ‘‘False ID’’ yani ‘‘sahte kimlik’’ kartları ürettiler.
Bu işin ticaretini yapanlar da türemiş.
Sahte nüfus káğıdı hazırlayıp yaşı 18'in üzerine çıkarıyorlar.
Hal böyle olunca da İstanbul'un eğlence yerleri özellikle hafta sonlarında 15-16 yaş ortalamasına hitap ediyor.
Denetim yapan İstanbul polisinin bu kimliklere dikkat etmesi gerekiyor.
Çünkü çocuklar artık genç yaşta sadece alkol ve hatta sentetik haplarla değil, evrak sahteciliği ile de tanışmaya başlıyorlar.
Bu yolla iyi bir gelecek inşa etmemizin mümkün olmadığı ise aşikár.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İmaj peşinde koşan bir ülkenin, refahı ancak bir serap olarak görebileceğini anladığımız zaman.