İran’da çıplaklar kampı mı var?

FRANSA'daki ‘‘türban yasağı’’ hakkında çok şey yazıldı, çok şey söylendi.

Bunların kimi ipe sapa gelir, kimiyse gelmezdi.

Ben ise Fransa'daki ‘‘türban komisyonunu’’ ilk olarak kamuoyuna duyuran yazar olarak, Fransa ile Türkiye'nin üst üste konulabilir vakalar olmadığını yazdım hep.

Fransa'da yasağın amacı da, sonuçları da Türkiye'dekinden çok ama çok farklıdır.

Tek ortak yönleri iki ülkedeki yasakların da, rejimin bazı özelliklerini korumak adına konulduğudur.

Fransa'daki türban yasağını, Fransa içinde ve dışında çok eleştirenler oldu.

Fakat bunlardan hiçbiri İran Cumhurbaşkanı Hatemi kadar komik olmadı.

İran Cumhurbaşkanı, Fransa'nın türbanla ilgili olarak aldığı kararı eleştirdi ve bu yasağın özgürlükleri kısıtlamak amacını taşıdığını söyledi.

Ben de bunu okuyunca güldüm.

Bu dünyada özgürlüklerden söz edecek son ülke İran olsa gerek.

Devrimden bu yana kadınların ‘‘zorla’’ örtüldüğü, sadece İranlı kadınların değil, ülkeye giren her inançtan kadının ‘‘örtünmek zorunda olduğu’’ bir rejimin en tepesindeki adam Fransa'daki türban yasağını ‘‘özgürlüğün kısıtlanması’’ olarak görüyor.

Ve sıkılmadan bunu açıklıyor.

Oysa bu açıklamayı yapmadan önce çalıştığı ofisin penceresinden şöyle bir sokağa baksa o açıklamayı yapmaz, o satırların yazılı olduğu kağıdı çiğneyip yerdi.

Kanal D binası ve engelliler

KANAL D birkaç ay önce yeni, modern bir binaya taşındı. Dünyadaki en modern televizyon binalarından biri.

Bu müthiş binayı 4 ay gibi kısa bir sürede yaptık ve yerleştik.

Binayı Türkiye'nin en iyi mimari bürolarından biri yaptı.

Ama ne yazık ki, bir konuda beni hayal kırıklığına uğrattılar.

Binanın projelerini incelerken bir şey dikkatimi çekti ve uyardım:

‘‘Bu binanın engelli girişi yok.’’

Herkes ‘‘Doğru’’ dedi ve inşaat aşamasında bu eksiğin giderileceği söylendi.

İnşaatta gelip bir daha uyardım: ‘‘Hálá yok.’’

‘‘Buraya yapacağız merak etmeyin’’
dendi.

Bina bitti hálá yok. Yine uyardım.

‘‘Haklısınız yapıyoruz’’ dediler.

Binaya taşındık aradan üç ay geçti hálá yok.

Engelli girişi yok, engelli tuvaleti yok.

Ben bu sorunu konuşarak çözemedim.

Ve sonunda basının gücüne sığındım.

Belki bu köşede yazılınca Kanal D binasına bir engelli girişi yaparlar.

NOT: Çok acı ama Türkiye'nin en modern düşünen insanları bile bu konuda gerekli bilince ulaşmamışlar.

YÖK'te adam gibi adam dönemi

YÖK
Başkanı'nın değişmesiyle birlikte Türkiye'de farklı bir dönemin başlayacağını söyleyebiliriz.

Ben Erdoğan Teziç'i zaten yıllardır bilirim, tanırım. Galatasaray'dan abimdir.

YÖK Başkanı olunca bu göreve getirilişine Türkiye adına sevinmiştim. Teziç'le Ankara'da ilk kez karşılaşan gazetecilerden aldığım izlenimler de benim haklı olduğumu ortaya koyuyor.

Gerginlik yaratmadan sorun çözmeyi seven, ilkeli, şov yapmayı değil iş yapmayı tercih eden bir tavrı vardır.

Bu durum daha ilk günden herkesin dikkatini çekmiş.

Erdoğan Teziç, AKP iktidarı için bulunmaz Hint kumaşıdır.

AKP eğer Türkiye'nin üniversitelerle ilgili sorunları çözme konusunda ‘‘samimi’’ ise bunu yapmak için Erdoğan Teziç'ten daha iyisini bulamaz.

Yok eğer samimi değilse ve üniversiteler üzerinden siyaset yapacaksa bunu da en zor Erdoğan Teziç döneminde yapar.

Böyle bir dönemde Teziç'le birlikte üniversitelerdeki kemikleşmiş sorunların çözülmesi, Türkiye'nin kemikleşmiş sorunlarının çözülmesinin de yolunu açar.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İmama kızanlar cemaati dövmediği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları