İmar Bankası’nda kayıt aranır mı?

BDDK ‘‘Uzanlar bize İmar Bankası'nın muhasebe kayıtlarını vermediği için mudilere ödeme yapamıyoruz’’ diyor.

Uzanlar ise ‘‘Hayır biz kayıtları verdik’’ diye ilanlar yayınlıyor. Açıkçası ben bu kez Uzanlar'ın doğru söylediğine inanıyorum. Kayıtları verdiler.

Çünkü Uzanlar'ın kayıt dediği bu. Böylelikle bankadaki pek çok işlemin kayıtdışı tutulduğu da anlaşılıyor ve bir kez daha geçmişte yazdıklarımın doğruluğu ortaya çıkıyor. Bundan yaklaşık 2 yıl kadar önce yazılarımla BDDK'yı uyarmıştım. O dönemde yazdıklarım iki noktayı içeriyordu. İlki İmar Bankası'nın sermaye yeterlilik rasyosunun eksi binler düzeyinde olduğuydu, ki bu şimdi kanıtlandı. Diğeri ise İmar Bankası'nda kayıtların güvenilir olmadığıydı. İmar bankası'nın eski ‘‘üst düzey yöneticilerinden’’ gelen bilgileri bu köşede aktarmıştım. O dönem bana ulaşan iddialara göre, İmar Bankası yatırılan mevduatın bir bölümünü kayıtlara geçirmiyordu. Başta döviz hesapları olmak üzere, büyük hesaplarda kayıtlar doğru düzgün tutulmuyor, banka cüzdanı hazırlanıyor ancak bunlar kayıt altına alınmıyordu. Bankada iki tür kayıt vardı. Biri resmi mercilere verilen kayıtlar, diğeri Uzan Ailesi'ne verilen kayıtlar. Bunun nedeni bankanın Merkez Bankası'na karşı olan yükümlülüklerinden kaçmaktı. Ben bu durumu 2 yıl önce yazıp, BDDK'nın bu durumu ‘‘incelemesini’’ istemiştim.

Çünkü iddia vahimdi.

Anlaşılan BDDK bu yönde bir inceleme yapmadı. Ve iş yıllar sonra bankaya el konulunca ortaya çıktı. Bu nedenle İmar Bankası'nın ‘‘yasal’’ kayıtları daha yıllarca ortaya çıkmayabilir.

Parasıyla sübyancılık olur mu?

İKİNCİ N.Ç. olayı Sivas'ta patladı. Bir kız çocuğuna 11 yaşından 16 yaşına kadar babası ve hatta dedesi yaşında adamlar tecavüz etmişler.

Bu kişiler yargılama sonunda serbest bırakılmışlar.

Hürriyet Gazetesi bu kez de ifadeleri yayınlar mı bilmiyorum.

Ancak sizin içinizi bulandıran ifadeler, sizin tanımadığınız birinin dramı.

Aynen N.Ç.'de olduğu gibi.

N.Ç. olayı ile ilgili olaraksa bana hálá mektuplar geliyor.

Olayın sanıklarından.

Kız kötü yola düşmüş de, bunu parayla ona yaptırmışlar da, işin siyasi boyutu varmış da, birileri kızı pazarlamış da.

Daha bir sürü palavra.

Bütün bunlar doğru bile olsa, yapılan rezaletin boyutu değişiyor mu?

50 yaşında, çoluk çocuk sahibi kart adamların 11-12 yaşında bir kız çocuğuyla ilişkiye girmesini ‘‘kabul edilebilir’’ hale getiriyor mu?

50 yaşında adama soruyorlar: ‘‘11 yaşındaki bu kızla yattın mı?’’

Cevaplıyor: ‘‘Yattım ama parasıyla’’.

Kendilerini mazur göstermeye çalışırken, çifte ahlaksızlığa imza attıklarının farkında bile değiller.

11 yaşındaki kızı pazarlayan ‘‘ahlaksızdan’’ şikáyetçi olması gerekenler şikáyetçi değil ‘‘müşteri’’ oluyorlar, sonra da bu rezaleti mazur göstermek için ‘‘satıcı-alıcı’’ ilişkisini öne sürüyorlar.

Ve benzer olaylar peş peşe patlamaya başlıyor.

Avrupa'da ‘‘en ayıp’’ suç olan bu durum, Belçika'da hükümet deviriyor, Türkiye'de ise bu rezalete tepki gösterenler suçlu ilan ediliyor.

İçimden beddua etmek geliyor ama etmeyeceğim.

İnşallah sizin çocuklarınızın başına böyle bir şey gelmez.

Darısı kifayetsiz sövgücülerin başına

TETİKÇİ olduğumu itiraf ettim. Sağ olsun okurlardan yüzlerce mail, faks ve telefon geldi. İşini doğru yapmanın nasıl büyük bir keyif olduğunu bir kez daha anladım.

Varlık sebebi bana sövmek ve beni karalamak için hikaye üretmek olanlara da umarım böyle tepkiler gelir.

Bir tanesini yayınlıyorum.

Nazar etmeyin ne olur.

Adam gibi yazın sizin de olur:

‘‘Moskova'dan Mektup

Fatih Bey,

Benim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tek temennim sizin gibi tetikçilerin (bu anlamda tetikçi) bu ülkede çoğalmasıdır. Her türlü pisliğin, alçaklığın bulaşmadığı yer kalmayan bu ülkede hırsıza hırsız, arsıza arsız, üçkağıtçıya üçkağıtçı diyebilecek cesareti gösterecek tetikçilere ihtiyacımız bulunmaktadır. Lütfen susmayın. Devamlı bu ahlaksızların karşısında olduğunuz için sizi sindirmek istiyorlar. Bugünkü yazınızda söylediğiniz gibi o insanlar bu işleri yapmadı da siz mi onlara kara çaldınız. Eğer bu insanlar bu işleri yapıyorlarsa sonucuna da katlanmaları gerekmektedir. Gerçi ne kadar katlandıkları da ortada. İnsanın içinden, bu ahlaksızların yaptığı işler sonucunda aldığı komik cezaları görünce suç işleyesi geliyor. Fatih Bey, sizi devamlı takip ediyorum. Konulara yaklaşımınız çok gerçekçi. Sabit fikirli değilsiniz. Her zaman objektif bakabilen bir gazetecisiniz. Yazılarınızda ben bunları anlıyorum. Siz aynı çizginizden sapmadan aynı dogrultuda ilerlemenize devam edin. Bu ülkenin sindirilmiş gerçek sahipleri sizi çok iyi anlıyor. Ve inanın bir gün bu alçaklara karşı seslerini yükselteceklerdir. Size onurlu mücadelenizde başarılar dilerim. Ve lütfen kendinize çok dikkat edin. Bu ülkenin gerçek sahibi gariban halkının size ve sizin gibi ahlaklı, namuslu tetikçilere ihtiyacı vardır. Kendinize iyi bakın. Tanrı sizi karşınızdaki TETİKÇİLERDEN korusun.

11/07/2003 Moskova

Saygılarımla,

K.A.’’

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

‘Ahlak’ı şans eseri yan yana gelmiş 5 harften ibaret zannetmediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları