Bu
‘‘çalışma’’ toplumu geriyor. Oysa bu sorun çoktan çözülmüştü ve ortada önemli bir hoşnutsuzluk da yoktu. İmam hatip liselerinin, kuruluş gerekçelerine aykırı birer cazibe merkezi olmaktan çıkarılmasıyla bu okullara talep azalmıştı.
1998-99 öğretim yılında 900 binler mertebesinde olan imam hatip liseli öğrenci sayısı geçen yıl 71 bine kadar düşmüştü. Bu düşüşten Türkiye'nin bir zarar görmesi de mümkün değildi. İmam hatip liselerinde çok sayıda öğrenci yok diye Türkiye'de din elden gitmezdi. Ayrıca da imam hatip liseleri yokken Türkiye dinsiz bir ülke de değildi.
İmam hatipler, Türkiye'de nitelikli din personeli yetiştirmek maksadıyla kurulmuş ancak daha sonra
Süleyman Demirel'in, kendisinin de itiraf ettiği gibi, başbakanlıkları döneminde pıtrak gibi çoğalmış ve sonunda eğitimde ayrıcalıklı bir hale getirilmiş okullar.
AKP'liler, imam hatipleri savunurken
‘‘İsteyen ailelerin çocuklarının biraz daha iyi bir din eğitimi almalarında ne beis var’’ diyorlar.
Bence hiçbir beis yok.
Ancak bunun için özel olarak
‘‘imam hatip lisesi’’ diye bir kavram geliştirmeye de gerek yok.
Okullarda
‘‘seçmeli’’ bir din dersi koyar, bunun müfredatını
‘‘adam gibi’’ yaparsınız, isteyen bu dersi de seçer. Olur biter. Bu işi gerginlik yaratmadan halletmenin yolu budur.
Ancak
‘‘dar tabana’’ mesaj vermek istiyorsan ve
‘‘Irak'a asker yollama’’ nedeniyle küstürülen kitleyle barışmaya çalışıyorsan bu işi böyle yaparsın.
Tabii bunu yaparken de,
‘‘uydurma’’ bahaneler üretirsin.
AKP diyor ki,
‘‘Bu uygulama ile meslek liselerine olan talep azaldı’’.
Oysa bu durum böyle değil.
Meslek liselerine yönelik talebin, imam hatip liseleri dışında artış gösterdiğini Milli Eğitim Bakanlığı'nın verileri ortaya koyuyor.
Geçiş döneminde üniversite sınavında haksızlığa uğrayan geniş bir kitle hariç, bugün bu uygulama oturmuş durumda.
Kabul edilmiş ve düzene girmiş bu uygulamayı bozarak, toplumsal uzlaşmayı dinamitlemek son derece anlamsız bir girişim.
Üstelik AKP'nin
‘‘baş koymuş’’ gibi göründüğü AB yolunda Türkiye'ye katkı sağlamayacak bir durum. AB ülkelerinin zorunlu eğitim süresini uzatmaya çalıştığı bir yerde, Türkiye'nin bu eğitimi parçalamaya çalışması yazık.
Maç bitince taktik kolay
SPOR basını İngiltere beraberliği sonrası faturayı
Şenol Güneş'e kesti. İyi olursa Allah'tan, kötü olursa
Güneş'ten...
Allah var,
Şenol Güneş de onları haklı çıkarmak için elinden geleni yapıyor ya neyse.
Maç sonrası bakıyorum en
‘‘zavallı’’ yorumcular bile
‘‘biz biliyorduk’’ havasında.
Herkes kadro ve oyun planı yanlışlarına değiniyor.
İyi de, içlerinden bir tanesinin bile
‘‘Kadro şu, oyun planı bu olursa İngiltere'yi yeneriz’’ demişliği yok. Havadan sudan hamaset yazıyor, maçtan sonra taktik eleştiriyorlar.
Sergen'le başlamak hataymış.
Sergen'le başlamayıp aynı sonucu alsa,
‘‘Sergen'in Chelsea performansı ortadayken nasıl onsuz başlarsın’’ diyecekler.
Spor basınında laf biter mi?
Nasıl olsa olasılıklar binlerce...
Teknik direktörün yaptığı olmadı mı, 16 futbolcuyu 10 ayrı yere, sayısız ayrı dizilişle yerleştir. Nasıl olsa filmi geri sarıp, oyunu yeniden başlatmak mümkün değil.
Salla sallayabildiğin kadar...
Sabotaj basını
BİR ülkenin medyası kendi takımının bineceği dalı bu kadar keser. Maç öncesi hakem değişip
Collina bu maça verilince öyle bir
‘‘sevinç gösterisi’’ yaptılar ki, sanırsın maça hakem olarak
Haluk Ulusoy atandı.
De ki,
Collina bizi acayip tutuyor ve kayırıyor...
Peki bunu bu kadar gürültüyle duyurmak bizim lehimize mi aleyhimize mi?
Bunu düşünen yok.
Collina atandı, biz yırttık.
Collina'nın üzerindeki baskıyı düşünsenize.
Türk spor basını,
Collina avantajını, tabii eğer avantaj ise, üç günlük manşetlerle hızla dezavantaja çevirdi.
İngiliz basınının yapması gerekeni, bizim spor basını yaptı.
İngilizler,
‘‘Collina ile Türkiye kaybetmiyor’’ diye yazacağına, bizimkiler,
‘‘Collina ile Türkiye kaybetmiyor’’ diye yaygara yaptılar.
Türk Milli Takımı'nın hakem şansı ancak bu kadar sabote edilebilirdi.
Bunu başardılar.
Aferin Türk spor basınına...
Umarım Letonya maçı öncesi de, böyle bir güzellik yaparlar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İdarecilik değil, yöneticilik değerli olduğu zaman...