DENİZ Baykal'ın Süreyya Ayhan'la ilgili olarak söylediklerini kulaklarıma inanamayarak dinledim.
Deniz Bey'den değil ama orada bulunanlardan naklen dinledim.
Süreyya Ayhan, Dünya Şampiyonası'nda 1500 metrede Dünya 2.si olduktan sonra Deniz Baykal üzgün ama daha fazla kızgın bir ifadeyle şunları söylüyor:
‘‘Halk desteği ise bütün Türk milleti arkasında. Siyasi destekse işte Sayın Başbakan da, ben de buradayız. Medya desteği ise hiç görülmediği kadar. Ama o başaramadı.’’
Bu sözler bana çok acımasızca geldi. Şu veya bu nedenle Süreyya Ayhan yarışta birinciliği kaybetmiş olabilir ama ikinciliği kazanan da o değil mi?
O ikincilik atletizm tarihimizde bir Dünya Şampiyonası'nda aldığımız ilk madalya değil mi?
Süreyya'nın bu başarısı, bekletilerimizin yüksekliği nedeniyle nasıl çöpe atılabilir.
Ve bir siyasetçi nasıl bu kadar ‘‘gaddar’’ olabilir.
Ve Deniz Bey, ikinciliği nasıl bu kadar küçümseyebilir.
Bırakın dünya çapında olmayı, Türkiye çapındaki siyasi yarışlarda daha bir kez bile ipi önde göğüsleyemeyen biri nasıl olur da dünya ikinciliğini bu kadar sert eleştirebilir.
Ülkeme rahat girmek istiyorum
BİR Türk olarak Avrupa'ya gitmek sorundur. Önce uzun uğraşlardan sonra bir ‘‘vize’’ alırsınız.
Yola çıkarsınız. Gireceğiniz Avrupa ülkesinin sınırında sizi başka güçlükler bekler.
Önce polis pasaportunuza bakar, sonra ülkeye giriş yapılacak ‘‘kapı’’ya gelirsiniz. Orada karşınızda ikili bir kapı durur. Birinin üzerinde ‘‘AB vatandaşları’’ yazar, öbür kapıda ise ‘‘AB vatandaşı olmayanlar’’.
Genelde o kapının önünde kuyruk vardır ve kuyruktakilerin büyük bölümü Türk'tür.
AB vatandaşları ise kendilerine ayrılan kapıdan pasaportlarını şöyle bir gösterip beklemeden ülkelerine girerler.
Bu durum üzücüdür ama bundan daha üzücüsü vardır.
AB ülkelerine zorla giren Türk vatandaşının daha zor girdiği bir ülke var.
O ülkenin adı Türkiye.
Şaka gibi ama ne yazık ki durum bu.
Bilmem hiç havaalanında giriş yaparken pasaport kuyruğuna girdiniz mi?
Yabancıların işlemleri hızla yapılırken, Türk vatandaşlarının işlemleri bitmek tükenmek bilmez.
Yazılır, çizilir, sorulur..
Öyle bir hava vardır ki, orada sanki beğenmezlerse kendi ülkenize giremeyecekmiş gibi hissedersiniz kendinizi.
Hatta bazen daha da vahimi olur.
İşgüzar bir yerel yönetici çıkar; Edirne'de olduğu gibi vatandaşın kendi ülkesine yaya girmesini engeller.
Evet, evet Kapıkule'de Edirne valisinin başlattığı uygulama aynen böyle.