‘‘SPOR sahalarında bu ilanın ne işi var?’’ diye yazdım dün.
İnternet üzerinden bahis oynatan bir kuruluşun ilanları, başta benim takımımın maçlarını oynadığı Ali Sami Yen olmak üzere, pek çok statta saha kenarlarını süslüyordu.
Bunun büyük bir ayıp olduğunu yazdım.
Spor sahası kenarında ‘‘kumar’’ ilanı.
Üstelik de Türkiye'de bu iş illegalken.
Ve legal olsa bile spor sahasında kumar ilanı olmaması gerekirken.
Sahalarının kenarlarına bu ‘‘ayıp’’ ilanı koymakta bir beis görmeyen külüp yönetimlerinden ses seda çıkmadı dün.
Anlaşılan saha kenarlarında gençleri internet üzerinden yasadışı kumara teşvik etmeyi sürdürecekler diye düşünmeye başlamışken, bazı okurlar uyardılar, ‘‘Bir de bu kulüplerin internet sitelerine bakın’’ diye.
Baktım. Bakmaz olaydım.
Aynı ilan Galatasaray'ın ve Fenerbahçe'nin inrternet sitelerinin ‘‘manşetinde’’.
Şaka değil, her iki kulübün adını taşıyan ama aslında kulübün malı olmayan Galatasaray.com ve Fenerbahçe.com isimli siteler açılınca karşınıza bu ilan çıkıyor.
İlanla kalsa iyi, bu internet sitelerindeki ilanları ‘‘tık’’layarak buradaki linkten bahis sitesine atlayıp anında kumar oynamaya başlayabiliyorsunuz.
Bu iki internet sitesinin kulüplerle doğrudan bir bağlantısı olmadığı için buradaki ‘‘rezaletle’’ ilgili olarak kulüpleri suçlayamıyorum.
Ancak statlardaki durum kulüplerin kontrolünde.
Görünen o ki, bu kontrolü spor ahlakı içinde yapmayı da düşünmüyorlar.
Herhalde bu konuda ‘‘devletin’’ ‘‘ahlaki düzenlemeyi’’ yapmasını bekliyorlar.
Türkiye'nin sorunları ve MGK gündemi
TÜRKİYE'nin çevresinde yaşamakta olduğumuz yüzyılı etkileyecek gelişmeler tezgáhlanıyor, Avrupa ve Ortadoğu yeniden şekilleniyor.
Türkiye ciddi bir yol ayrımına zorlanıyor.
Ve bu ortamda toplanan ‘‘Milli Güvenlik Kurulu’’nun gündemine bakın.
En önemli kurumlarından birinin gündemi bu olan bir ülkenin geleceği konusunda ‘‘iyimser’’ olmak mümkün mü?
Peki bu gündemi hazırlayanlar hata mı ediyor?
İki sorunun da yanıtı ‘‘Hayır’’.
Gündemi bu olan ülkenin geleceğinden umutlu olmak zor.
Ancak bu gündem boş yere oluşmadı.
AKP yönetimi çok ciddi hatalar yapıyor.
Parlamentoda ülkenin yüzde 65'ini temsil eden bir partinin, tabanını oluşturan yüzde 15'in, bilemediniz yüzde 20'nin beklentilerini karşılamaya yönelik hareket etmesi çok ciddi bir hatadır.
Eğer işe böyle başlarsanız, ne o yüzde 15-20'nin sorunlarını çözebilirsiniz, ne de geri kalan yüzde 45-50'nin hükümeti olabilirsiniz.
Büyük bir çoğunlukla iktidar olmayı başaran AKP'nin öncelikle kendini iktidara taşıyan sorunların üzerine getmesi gerekirdi.
Bu sorunlar AKP'nin taban seçmeni kadar, tepki ve seçim yasası nedeniyle AKP'de toplanmış olan oyların da çözülmesini beklediği sorunlardı.
Milletin ortak sorunları başarıyla çözülseydi, oluşan güven ortamında daha dar çevrelerin sorunlarının çözülmesi da mümkün olabilirdi.
Ama AKP bunu yapmadı.
Bu ülkeyi uzun yıllar yönetmeyi planlayan güçlü bir iktidar gibi değil, hasbelkader oturduğu iktidar koltuğunda mümkün olan en kısa sürede yandaşlarını en fazla tatmin etmeye çalışan iktidar gibi davrandı.
Bu tavır AKP'ye özgü bir tavır değil.
Son yıllarda Türkiye'de iktidar olan partilerin DSP dışında tamamı böyle davrandı.
O nedenle de hepsi yok olup gitti. Bırakın asıl misyonlarını, kendi küçük çıkarlarını bile uzun vadede elde tutamadılar.
Bu gidişle AKP'nın de sonu böyle olacak.
Batı demokrasilerinde seçimden seçime iktidar değişir.
Türkiye'de anlaşılan her seçim döneminde parti isimleri toptan değişecek.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Türk vatandaşı olarak dünyaya geldiğimize pişman edilmediğimiz zaman.