Hükümet yüzünden karanlıkta yol arıyoruz

BAŞBAKAN Abdullah Gül, Irak'a ABD'nin yapmayı planladığı operasyon ve bu operasyonla ilgili olarak ABD'nin Türkiye'den talepleri ile ilgili olarak Meclis'te bir ‘‘gizli oturum’’ yapılacağını söylemişti.

Belli ki, ABD'nin Türkiye'den önemli talepleri vardı ve hükümet bu taleplerle ilgili olarak Meclis'i bilgilendirmek istiyordu.

Gül'ün tavrından anladığım kadarıyla, Türkiye'nin ve bölgenin geleceğini etkileyecek bir karar öncesi hükümet, ‘‘toplumsal bir uzlaşma’’ arayacaktı.

Aradan haftalar geçti, bu oturum hálá yapılmadı.

ABD'nin Türkiye'den talepleri ve Türkiye'nin bu konuda neler yapmayı planladığı basının sızdırabildiği ‘‘yarı doğru’’ haberler dışında tam bir ‘‘muamma’’.

Türkiye bir yöne doğru gidiyor ama, biz ne yönü, ne de o yöne neden gidildiğini biliyoruz.

Ya da tam tersi, dünya bir yöne gidiyor ama biz duruyoruz ve neden durulduğunu bilmiyoruz.

Kesin olan tek şey, tam bir ‘‘bilinmezlik’’ içinde olduğumuz.

İşin vahimi, Genelkurmay da hükümetin tavrıyla ilgili kesin bir şey bilmiyor.

Orgeneral Özkök bile Genelkurmay'da verdiği davette bu ‘‘bilinmezlikten’’ ve ‘‘kararsızlıktan’’ yakınıyor.

‘‘Acemi’’ hükümet bir büyük sorunla boğuşuyor belli, ama sorunu paylaşmıyor.

Bu yüzden de ülkede haklı bir tedirginlik oluşuyor.

Asker tedirgin.

İş dünyası tedirgin.

Halk tedirgin.

Bir yandan ABD'den ‘‘zılgıt yiyoruz’’, diğer yandan ABD'li uzmanlar askeri ve sivil tesislerimizi geziyorlar.

Savaş istememek elbette onurlu bir duruş.

Ama en azından bu ülkenin vekillerinin Türkiye'den ne beklendiğini bilmek gibi bir hakları var.

İş dünyasının bunu bilmek gibi bir haklı talebi var.

Hükümet bu haklı talebi yerine getirmiyor.

Ülkenin sosyal, siyasal, ekonomik ve askeri ‘‘karar vericileri’’ karanlıkta ilerlemeye çalışıyorlar.

Bu da yön duygusunu yitirmemize neden oluyor.

Akraba atamaları şaşırtıcı değil


HÜKÜMET üyelerinin eş, dost ve akrabalarını devletin önemli kurumlarında yönetime taşımaları gazetelerde haber olup duruyor.

Her yeni hükümet sonrası bunlar olur. Ne yazık ki, vakayı adiye. Yani sıradan.

Ancak Abdüllatif Şener bu konuda gerçekten ‘‘pir’’dir.

Refahyol dönemindeki Maliye Bakanlığı sırasında da, o sıralarda çok tartışılan Milli Gençlik Vakfı'nın (MGV) Başkanı Mecit Dönmezbilek'i Devlet Malzeme Ofisi Yönetim Kurulu üyeliğine getirmiş, bütün eleştirilere rağmen de bundan geri adım atmamıştı.

Avustralya buğdayı yerine Türk buğdayı


IRAK tarihinde ilk kez Türkiye'den buğday aldı. Burnumuzun dibindeki Irak, buğdayı yıllardan beri Avustralya'dan alırmış.

Bu yüzden de Irak halkında bu buğdaya karşı bir ‘‘lezzet alışkanlığı’’ oluşmuş.

Bu nedenle yılda en az 4 milyon ton Avustralya buğdayı, Irak'ta pazar bulmuş.

Ancak son dönemde Avustralya'nın ABD yanlısı tavrı Irak'ı yeni arayışlara itmiş.

Bu kapsamda Türkiye'den de ilk kez olarak sınırlı miktarda buğday aldılar.

Eğer ‘‘damak tatlarına uyarsa’’ gerisi gelecek.

Irak işi zor çamaşır


IRAK, çok kültürlü, çok dinli, çok etnik kökenli bir ülke. Bu nedenle de bölgesel farklılıklar çok keskin. Bağdat, modern bir ülkenin başkentinden farksız.

Kadın, erkek sosyal hayatın içinde. Laik bir ülkenin bütün izleri var Bağdat'ta.

Şii ağırlıklı Necef ve Kerbela ise birer küçük ‘‘İran’’.

Bağdat ile Necef'in aynı ülkede iki kent olduğuna inanmak zor değil, imkánsız.

Tüm ülkede geleneksel giysilerin üzerleri bilmeyenin fark etmeyeceği sembollerle dolu.

Bu fark etmesi zor semboller giyenin kabilesini, kabilesindeki yerini ve soyunu gösteriyor.

Hıristiyanlar ‘‘entelektüel’’ olarak güçlü bir grubu oluşturuyorlar.

Kabileler, ordu içi hiyerarşide bile etkililer.

Bu nedenle yönetilmesi zor bir ülke. Osmanlı döneminde de en fazla ‘‘vali’’ vilayette yenmiş.

İstanbul'a yakın olan Bağdat'ta öldürülmüş, Bağdat'a yakın olan İstanbul'da kelleden olmuş.

ABD Saddam'ı devirebilir.

Ancak yerine koyacağı adamın işi zor.

Tabii bölgenin de.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Bizden farklı düşünenlere satılmış damgası vurmadığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları