İMAR Bankası'ndan aldıkları Hazine bonolarının aslında var olmadığını öğrenen ve bu banka tarafından dolandırılan binlerce kişi mağdur.
Bu işte BDDK'nın yüzde 100 kusuru var. Bu mağduriyet giderilecek.
Ancak bir o kadar mağdur başka bir kesim daha var. El konulan bankalar arasında halka açık olanlar var ve borsada bunların hisselerini almış olanların durumu, en az bonozedeler kadar vahim.
Bu kişiler SPK'ya, Bankalar Yeminli Murakıpları'na ve Bağımsız Denetim Şirketleri'ne güvenerek borsadan bu bankalara ait hisse senetlerini aldılar.
Bankalar Yeminli Murakıpları ve Bağımsız Denetim Şirketleri, bu bankalar hakkında olumlu raporlar vermiş olmalılar ki, SPK bu bankaların hisselerinin alınıp satılmasına ve halka açılmalarına izin verdi.
Ve sonra birdenbire ‘‘güüüüüm’’.
Hortumcular bankayla birlikte küçük yatırımcıların yatırımlarını da hortumladılar.
Hortumcular hálá zengin ama küçük yatırımcıların yatırımları ‘‘uçtu gitti’’.
Devleti yönetenler ‘‘hortumcularla’’ hesaplaşırken, küçük yatırımcıların durumlarını da gündeme getirmek ve onların da haklarının kaybını engellemek zorunda.
Ben yazınca gazeteciler ortaya çıktı
‘AYDIN Doğan gazeteci arıyor’’ diye yazınca hem beni, hem de Aydın Bey'i arayan çok olmuş. İyi işaret. Bu meslek hálá yaşıyor. Aydın Doğan'ın sekretaryasını arayıp ‘‘röportaj randevusu’’ isteyenlerin ilki Sabah'tan Yavuz Semerci olmuş. Kendisine randevu verilmiş.
Ardından Vatan, Tercüman, Yeniçağ gazetelerinden ve Leman Dergisi'nden aramışlar.
Bir de Flash TV randevu istemiş. Talepler çoğalınca ve her birine en az 1 saatten 7 saat tutacağı ortaya çıkınca Aydın Bey, ‘‘Arkadaşlar hep beraber gelsinler. Akıllarında ne varsa sorsunlar. Hem de daha geniş konuşur, daha fazla soruyu cevaplarız’’ diye düşünmüş. Röportaj talebinde bulunanlara telefon açılmış ve durum bildirilmiş.
Hal böyle olunca, Sabah'tan Yavuz Semerci röportaj talebini geri çekmiş. Tek başlarına olmazlarsa röportajı yapmayacaklarını söylemişler. Aydın Doğan bu duruma üzülmüş.
‘‘Keşke onlar da gelseydi’’ dedi beni aradığında. ‘‘Kim gelirse gelsin, ne sorarlarsa sorsunlar. Bence böyle daha iyi’’ dedi.
Ben gazetecilerin her zaman ‘‘tek başlarına’’ olmayı tercih ettiklerini söyledim.
Aydın Bey de, ‘‘Haklısın ama kimseye hayır demek istemedim. Herkese ayrı ayrı yapınca da o kadar zaman bulamam. Başka başka zamanlarda yapsak, birine öncelik verince diğerlerine ayıp olur. Zorda kaldım. En iyisi herkesle birlikte konuşmak diye düşündüm’’ dedi.
Sonra da sordu:
‘‘Sizden kim geliyor?’’
‘‘Bizden kimse gelmiyor’’ dedim.
‘‘Sence bu haber değil mi? Her şeye cevap vereceğim’’ deyince, ben de ‘‘Hürriyet ve Milliyet'ten kim geliyor?’’ diye sordum.
Onlardan da bir talep gelmemiş. Bu durum Aydın Doğan'ı da şaşırtmış.
Ben Kanal D Haber'den iyi bir ekonomi muhabirini perşembe günü (yarın) saat 11.00'de Doğan Holding'e yollayacağım.
Aklında patronu hakkında ne varsa sorsun diye.
Bu bankacılık sistemi ile AB’ye girilmez
BBDDK meselesi artık Meclis'in işi oldu. BDDK kurulduğu günden bu yana olumlu işler de yaptı ama bu kurumun yıllardır yaptıkları, yapmadıkları, yapamadıkları ve yanlışları Türkiye'ye çok da zarar verdi. Sonunda bu konu Meclis'e taşındı. İyi de oldu. Türkiye'nin en ‘‘yüce’’ kurumu, BDDK'yı ele alacak. BDDK Başkanı, ‘‘Özerkliğimiz’’ diye bağırıyor. Zaten Türkiye'de işini kötü yapan, yapmayan, özerkliği derebeylikle özdeşleştiren herkes kendilerine biraz çekidüzen verilmek istenince ‘‘Siyaset bize karışıyor’’ diye bağırıyor. Bu konuda en sağlıklı yaklaşımı pazar akşamı Adalet Bakanı Cemil Çiçek dile getirdi. ‘‘Bu kurumlar çok yeniler ve henüz oturmadılar. Oturuncaya kadar bazı rötuşlar elbette yapılacak’’ dedi. BDDK ilk kez olarak kendisinden hesap sorulması olasılığından ‘‘rahatsız’’. Çünkü hesap 56 milyar dolar. Gereği yapılmayan murakıp raporlarından göz göre göre rapor edilmeyen banka yolsuzluklarına kadar kabarık bir hesap. Meclis'in BDDK konusunu son derece ‘‘şeffaf’’ bir biçimde ve gelecekte yapılması muhtemel hataları önleyecek bir şekilde ele alması gerek. Kopenhag Kriterleri içinde yer almasa da, böylesi bir bankacılık sistemi ile AB'ye uyum sağlamamız mümkün değil. Siz dünyanın herhangi bir yerinde 6 milyar doları buharlaştırarak batan bir banka ve bundan iş işten geçtikten sonra haberi olan bir yönetim gördünüz mü?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Elindeki değerleri kullanmayı bilen adama yönetici dendiği zaman.