TAYYİP Erdoğan'ın Avrupa Birliği ile ilgili çıkışını çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Yıllardır bu köşede yazdığım ‘‘tavır’’ buydu. ‘‘Almıyor musunuz? Peki siz bilirsiniz.’’Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır. Avrupa ile veya Avrupasız.Ama biz Avrupa'nın bir parçası olarak görülmüyorsak, bütün ilişkileri toptan gözden geçiririz. Erdoğan'ın söylediği bu. İkiyüzlü Avrupa'ya anladığı dilden bir mesaj gitti. Bundan bir öte adım, Kopenhag'a giden Gül'ün çantasında ‘‘Gümrük Birliği’’ anlaşmasını da götürmesidir.Beklentilerimizi karşılamayan bir sonuç çıkması halinde Gül çantasını açmalı, Gümrük Birliği anlaşmasını çıkarmalı ve Avrupalı liderlerin gözünün içine baka baka ortadan ikiye yırtmalıdır. Eğer Avrupa Türkiye ile ‘‘farklı bir müzakere süreci ve yöntemi’’ öngörüyorsa, Gümrük Birliği meselesi de, bu kapsamda baştan müzakere edilmelidir. Süregiden bir anlaşmada, yapılan değişiklikler hep Avrupa'nın ‘‘tatmini’’ için yapılamaz. Erdoğan, Avrupa'nın ‘‘dansözlerine’’ anladıkları dilden hitap ederek bu yolu açmıştır. Gerisini getirmekten korkmamak gerekir. NOT: Avrupa Birliği'nin ilk kez bir tarih telaffuz ettiğini unutmamak gerek. Eskiden ‘‘hiçlik’’ üzerine konuşuyorduk. Şimdi elimizde ‘‘iyi-kötü’’ bir tarih var. Bence çok da kötü bir noktada değiliz. NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Elaleme kocalık dersi vermeye kalkışmadığımız zaman.Parti içi demokrasi olmayınca adaylar dışardan geliyorDYP'de genel başkanlık yarışı kızışıyor. Rakipsiz görünen Mehmet Ağar'ın karşısına en sonunda ciddi bir rakip çıktı. Eski Antalya Belediye Başkanı Hasan Subaşı. Başarılı bir yerel yönetici. İyi bir DYP'li. Ağar'la ortak özelliği Çiller'e bayrak açmış olması. Hatta Subaşı bu bayrağı çok daha dik tutmayı becermiş bir isimdi. Başarılı yerel yöneticilerin Türkiye'yi yönetmeye talip olmaları beni keyiflendiriyor. Erdoğan bu yoldan gelen ilk isimdi. Şimdi Subaşı şansını deniyor. Lider sultasının merkezdekileri ezmesi, yerel yöneticilerin yıldızlarını parlatıp, şanslarını artırıyor. Bu bir anlamda demokratikleşme işareti. İşe bakın ki, DYP'nin lider adaylarının tamamı dışardan geliyor. İki bence güçlü adaydan biri partiden atılmış, diğeri üç yıldır siyasete ara vermek zorunda kalmış. Öteki adaylar da başka partileri dolaşıp gelmişler. Lider hegemonyaları ve Anayasa'ya aykırı olmasına rağmen engellenemeyen antidemokratik parti düzenleri işi bu hale getiriyor. Partiler kendi içlerinde alternatif lider adayları ve güçlü isimler barındıramıyorlar. Şimdi de durum bu. Adaylardan Ufuk Söylemez, rakiplerini suçluyor ama kendisinin de dahil olduğu yönetimin bu adamları partiden uzaklaştırdığını hatırlamak istemiyor. Ama taşlar yerine oturuyor. DYP'de işler yoluna giriyor. Bence şansı olan iki adaydan Hasan Subaşı'nın Mehmet Ağar karşısındaki tek eksiği ‘‘karizma’’. Ağar'ın sırtındaki tek ama ağır yük ise ‘‘Susurluk’’. İyi bir yarış olacağa benziyor.