MEVCUT iktidarın ‘doğru’ işlerini övmekten kaçınmadığımız, AKP’yi bir vesile olsun olmasın yerden yere vurarak ‘mesleki tatmin’ peşinde koşmadığımız için bizi eleştirenler oluyor. Bunların basında da temsilcileri var.
Bunun sıkıntısını çekmiyor değiliz.
Ama bu sıkıntıya tek katlanan biz değiliz. Aynı durum AKP için de geçerli.
AKP’nin temsil ettiğini düşündükleri fikirlere yakın olduğunu zanneden bir grup da benzer nedenlerle AKP’yi ve liderini suçluyorlar. Hükümetin bize karşı tavır almamasından, Başbakan’ın Teke Tek programına çıkmasından, hükümetin kendileri dışındaki çevrelerle kavga etmemesinden rahatsız olan bir grup da var.
Haliyle bu grubun da basın içinde kalemleri mevcut.
Bu iki grubun ortak özelliği, kendi fikirlerini, kendi yaklaşımlarını ülkeden fazla seviyor olmaları. Bunlar için ülkenin nereye gittiğinin, halkın yaşam şartlarının hiçbir önemi yok.
Bunlar herkesin kendi kafalarındaki gibi yaşamasını, monotip bir toplum haline gelmemizi, buna razı gelmeyenlerin ezilip kırılmasını ve sindirilmesini istiyorlar.
Ben bunlara ‘gerilim tacirleri’ diyorum.
Ülke gerilecek, kamplara bölünecek, değişik fikirlerin sahipleri birbirlerinden nefret edecekler ve bunlar kendi ‘ilkel cemaatlerinin’ tartışılmaz lideri haline gelecek, önemsenecekler.
Bunlar öyle ‘kişilikler’ ki karşılarında durmak zor.
Siz toplumsal barış adına bir taviz mi verdiniz; hemen üzerinize gelip ikinciyi, üçüncüyü, dördüncüyü isteyecekler. Ta ki, sizi köşeye kıstırıp ‘hır’ çıkartıncaya kadar.
Askerin de, politikacının da, aydının da üzerine gidecekler.
Asker, Batılı standartlarda bir demokratik açılıma mı girdi. Bunu orduyu yıpratacak noktaya kadar sürüklemek ve askeri pes ettirmeye çalışacaklar.
Politikacının eşi türbanını gevşetip başını mı açtı, başka yerlerini de açmasını isteyecekler. Çünkü bunların işi ‘uzlaşmaları’ değil, ‘uzlaşmazlıkları’ körüklemek.
Ne olur, bu gibileri iyi tanıyın.
Ve onları hak ettiklerinden daha fazla ciddiye almayın.
Çünkü onlar kendi dar cemaatlerini genişletip, fikri önderliğe soyunan ‘sahte peygamber’ adayları.
İster laik bir düzenden yana olsunlar, ister şeriat özlemcisi.
Hepsi aynı...
Havadan sudan mı bahsetmek gerek
MEHMET Emin Karamehmet’e ait Akşam Gazetesi yazarlarından Yalçın Pekşen’i severim.
Suya sabuna dokunmayan yazılar yazan, kendi dünyasında yaşayan ‘iyi’ bir insandır.
Geçen gün bana çatmış.
Hülasa olarak demiş ki: ‘Abuk sabuk yazar. Yazdıkları hep yanlış çıkar. Sonra özür diler.’
Kızmadım. Karamehmet’in gazetesinde ne yazacaktı ki?..
Doğru, ben boş şeyler yazarım.
Türkiye’ye 6 milyar dolarlık bir yük bırakan Uzanlar’ı yazarım. Pek çoğu Kartal’da misafir olmuş işadamı kılıklı onlarca banka soyguncusunu yazarım.
Ben yazıncaya kadar kimsenin dokunmaya cesaret edemediği kişileri, olayları yazarım.
Ama ben abuk sabuk yazarım.
Yalçın Pekşen ise ‘şahane’ yazar. Haklıdır belki de.
Ben de yaşlanınca havadan sudan yazılar yazmaya başlarım.
Ama kusura bakmasın, ben bir müddet daha abuk sabuk yazmaya devam edeceğim.
İlk ödemede erteleme
MEHMET Emin Karamehmet’ten bahsetmişken, hemen gözünüzden kaçmış olabilecek bir ayrıntıyı hatırlatmak istiyorum.
Mehmet Emin Bey, geçen ay içinde BDDK ve TMSF ile yeni bir anlaşma yaparak borçlarında yaklaşık 1 milyar dolarlık bir indirim yaptırdı.
Ben de dedim ki: ‘Zaman kazanmaya çalışıyor. Bugüne kadar yapması gereken ödemeleri yapmayan birisi, daha büyük ödemeleri nasıl yapacak?’
Mehmet Emin Karamehmet, yeni anlaşmaya göre bu ay sonunda yapması gereken ödemeyi ‘anlaşmanın imzalanmasının gecikmesini’ bahane ederek yapmamış ve süre istemiş.
Bu daha başlangıç... Bakın daha neler isteyecek. Hep birlikte göreceğiz.
Not: Milliyet’te Yaman Törüner, Karamehmet anlaşmasıyla ilgili enfes sorular soruyor. Ama ona da yanıt verilmiyor. Törüner’in yazdıklarını bulup okumanızı tavsiye ediyorum.
Spor programları ve Galatasaray
PAZAR akşamı televizyonlardaki spor programlarını izlerken ‘kahroldum’.
Fenerbahçe parlatılıyor, Beşiktaş uzun uzun anlatılıyor, Galatasaray maçı ise ‘geçiştiriliyor’.
Hele TRT’de tam bir rezalet.
Önce Fenerbahçe maçı, ardından Beşiktaş, bekleyebilirsen Galatasaray.
Türkiye’nin en çok taraftara sahip takımı, şişirme bir şekilde haber yapılıyor, maçından kısa görüntülerle derdest ediliyor. Spor programcılığı açısından büyük ayıp.
Ancak Galatasaray yönetiminin de bu ayıpta büyük payı var.
Galatasaray ne yazık ki, heyecan verecek biçimde pazarlanmıyor. Taraftarın heyecanı yönetime yansımıyor ve Galatasaray, büyüklüğüne yakışmayacak bir muameleye maruz bırakılarak ‘Fenerbahçe’ medyasının oyuncağı haline getiriliyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Can alıcı sorularımızı yüksek sesle sormaktan kaçınmadığımız zaman.