AĞUSTOS askeri şûrasından sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök bir açıklama yapmış ve Genelkurmay adına kimlerin konuşmaya yetkili olduğunu belirtmişti.
Buna göre Genelkurmay Başkanlığı adına konuşabilecekler Genelkurmay Başkanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve Genelkurmay Genel Sekreteri olarak sınırlanmıştı.
O günden bu güne geçen 4 ay boyunca bu kurala uyuldu.
Ancak 2003 yılının son gününe girerken kural çiğnendi.
Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman gece saatlerinde gazeteleri arayarak AKP Milletvekili Hüsrev Kutlu'ya yönelik zehir zemberek bir açıklama yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı ise bu açıklamanın ‘‘arkasından’’ giderek ‘‘Yapılan açıklama Genelkurmay'ın görüşüdür’’ dedi.
Açıkçası izlenen yol beni şaşırttı.
Açıklama Genelkurmay'ın görüşü ise niye Genelkurmay adına konuşmaya yetkili kişiler tarafından yapılmadı.
Doğrusu merak ettim..
Siyasi rölativite
SİYASETTE ‘‘görecelik’’ kavramı var ve bu kavram AKP iktidarının en büyük sorunu.
Birkaç gün önce Fatih Camii'nde bir cenaze vardı.
Bir ‘‘tarikat şeyhi’’nin kızı ölmüştü ve binlerce sarıklı, takkeli adamla, yüzlerce çarşaflı kadın cami avlusunu ve yollarını doldurdular.
Şeyhin sakalını öpenler, eteğine yüz sürenler.
Aralarında siyasetçiler.
Aynı cami birebir aynı görüntüleri bundan yaklaşık 5 yıl önce yine yaşadı.
O zaman kaldırılan cenaze, aynı ‘‘şeyhin’’ damadına aitti.
Gelenler de, el etek öpenler de aynı kişilerdi.
O gün o görüntüler bizi çok rahatsız etmişti.
Fakat benzer görüntülerin bugün daha büyük bir tedirginliğe neden olduğunu görüyorum.
Bunun tek bir sebebi var. İktidar farkı.
O gün Anasol-D hükümeti vardı. Bugün AKP hükümeti var.
Görüntüler aynı, iktidar farklı.
AKP ile ilgili önyargı görüntülerin vahametini artırıyor.
Keza Meclis'teki Atatürk portresi tartışması.
Meclis'te sivil kıyafetli bir Atatürk portresi önerisi CHP'li milletvekilinden gelse, bunun adı ‘‘sivilleşme’’ olarak konulabilirdi.
Ama AKP'li bir milletvekilinden gelince, ‘‘Atatürk'ten rahatsız oluyorlar’’ diye yorumlanabiliyor.
Ama kimse bu talebin ‘‘Milli Görüşçülerin’’ eski felsefesi ile taban tabana zıt olduğunu hatırlamıyor.
Oysa hatırlayın, Milli Görüşçüler geçmişteki söylemlerinde Atatürk'ün asker kişiliğine saygı duyduklarını, ama sonrasındaki devrimlerinden rahatsız olduklarını vurgularlardı.
AKP'nin siyasetteki en büyük rakibi işte bu önyargıdır.
Bu yüzden AKP bu gibi konularda sıradan bir iktidardan çok daha fazla dikkatli olmak zorundadır..
AKP'liler bin düşünüp bir konuşmadıkça bu ülkedeki ‘‘gerilim tacirlerinin’’ ekmeğine yağ sürerler.
Bu ülkenin gerilmesinden zarar görecek olan ise sadece ve sadece bu ülke vatandaşları olacaktır.
İyi yıllar
2003 Türkiye için kötü bir yıl olmadı. Yoğun krizlerin yaşanmadığı, yanıbaşımızdaki ‘‘çirkin savaş’’ dışında bu yıl ülkemizi sıkıntıya sokacak önemli bir gelişme yoktu.
2004'ün ülkemize, ailelerimize, sevdiklerimize ve hatta sevmediklerimize güzellikler, mutluluklar, barışlar getirmesini diliyorum. Yılınız güzel olsun sevgili okurlarım.
Loto cinayeti
POPSTAR adayı Bayhan'ın Türk milleti tarafından nasıl yüceltildiğine şaşanlar için dün müthiş bir haber vardı.
Elindeki loto kuponuyla 1,6 trilyon lira kazandığını söyleyerek hava atan genç, akrabaları tarafından ıssız bir yerde öldürülmüştü ve elindeki kupon alınmıştı.
Ancak loto kuponu için cinayet işleyenler, gencin yalan söylediğini ve aslında ikramiye falan kazanmadığını bilmiyorlardı.
Popstar'ın yapımcısı Fatih Aksoy'un röportajındaki sözleri geldi aklıma.
‘‘Cinayet Türk halkına çok yabancı bir kavram değildir.’’
Yabancı ne demek. Akraba bir kavram.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Camiaları rezil etmek başarı olarak lanse edilmedikçe.