GENÇ Parti, pek çok televizyon kanalını Yüksek Seçim Kurulu'na şikáyet etti. Kendileriyle ilgili haber yapmıyor, genel başkanlarına söz hakkı tanımıyormuşuz.
YSK şikáyeti ‘‘ciddiye alıp’’ RTÜK'e bildirmiş, RTÜK de televizyon kanallarının yöneticilerine mektup yazmış.
Ben de oturdum RTÜK'e bir yazı yazdım. Genç Parti Genel Başkanı'nı hem yazılı, hem sözlü olarak defalarca Kanal D'de yayınlanan Teke Tek programına davet ettim. Hatta ötesi bu köşede yazıp çağırdım.
Gelmedi. Bırakın gelmeyi cevap bile vermedi. Basın toplantılarına muhabir yolladık içeri alınmadılar.
Genç Parti toplantılarını takip eden kameramanlarımıza sözlü saldırılar oldu. Hatta bazen tartaklandılar, itilip kakıldılar.
RTÜK'e bunları bildirdim ve Genç Parti'ye yollayacak muhabir bulamadığımı çünkü arkadaşlarımın can güvenliğinin dahi olmadığını yazdım. Daha benim cevap mektubunun mürekkebi kurumadan haklılığım ortaya çıktı.
Genç Parti'nin İstanbul Bayrampaşa'daki mitingi sırasında bizzat Cem Uzan tarafından hedef gösterilen gazetecilere Genç Parti'nin ‘‘kara gömlekli’’leri saldırdı.
Onlarca muhabir ve kameraman bir otobüsün içine sığındılar ve emniyet güçleri tarafından kurtarılıncaya kadar ecel terleri döktüler. Anladığım kadarıyla Cem Uzan gazetecileri dövdürmek için istiyor. Bizden paydos.
Bundan böyle bu adamın seçim çalışmalarını izlemeyeceğiz.
Çok istiyorsa YSK Başkanı ve RTÜK Başkanı izlesinler.
Biz onların izlenimlerini haber yaparız.
Hazır Başbakan demiryolu demişken
BAŞBAKAN Erdoğan 10. Yıl Marşı'na atıfta bulunarak 10. yılda Türkiye'nin demir ağlarla örülmüş olmasının bir şey ifade etmediğini, mevcut durumun böyle olmadığını söyledi.
Başbakan'ın bu sözleri benim damarıma bastı.
Çünkü herhalde bu ülkede demiryolu konusunda son yıllarda en çok yazan ve bu işe kafayı takan benden başkası yok.
Çünkü demiryolu taşımacılığı Türkiye'de çok ciddi bir maliyet düşüşüne ve trafik terörünün son bulmasına neden olacak. Ama kimse yatırım yapmıyor.
Demirel gibi ‘‘yapıyormuş görünenler’’ ise ‘‘hayvan barınağı’’ olmaktan öte bir işlevi olmayacak bir tünel yaptırarak eş dosta ihale vermekten öte bir şey yapmıyorlar.
Ancak Başbakan şunu bilmeli ki, Türkiye'de demiryolu hamlesinin durması Demokrat Parti dönemine rastlar ve bunun nedeni stratejik bir karar değişikliğidir. Şimdi bunu tartışmayacağım ama demiryolları ile ilgili güncel bir meseleyi bir mektuptan alıntı yaparak aktaracağım:
‘‘Sayın Altaylı, son yıllarda işlerin durma noktasına gelmesi ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle bilhassa doğuda tüccar mal sevkıyatlarının daha ucuz olması nedeniyle demiryolu taşımacılığına yönelmişti. Nakliye fiyatları kamyon taşımacılığının üçte biri kadarına düşebiliyordu. Geç geliyordu ama demir, çimento, tuğla, inşaat malzemesi gibi bozulma riski taşımayan ürünler için ekonomikti. Her vagon 25 ton yük alıyordu. Esnaf ve tüccar da gecikmeyi göz önünde bulundurarak siparişini ona göre veriyordu. Ancak bu durum bazılarının işine gelmemiş olacak ki, birileri devreye girdi ve Devlet Demiryolları Yönetimi bir karar aldı. Bu karara göre aynı yöne gidecek 500 ton yük, yani 20 vagon olmazsa yükü almıyor. İtirazlar sonucu bunu 250 tona çekti ama o da sıkıntı yaratıyor. Atatürk'ten sonra demiryollarının gelişmesi pek istenmiyor ve bunu istemeyenler başarılı oluyorlar. Bu duruma dikkat çekerseniz seviniriz.’’
Bu mektup Anadolu'nun ücra köşelerinden birinden, bir esnaftan geliyor. Yeterince de net. Umarım Başbakan Erdoğan da mesajı alır.
Kemal Derviş bu işi sevmiyor
MİLLİYET, Kemal Derviş'in gizli toplantılar yaparak seçim sonrası CHP liderliği için çalışmalar yürüttüğünü yazdı. Bu haber pek çok CHP'liyi sevindirdi. Çünkü Türkiye'de aklı başında bir kesim Kemal Derviş'le yola devam edecek bir CHP'nin AKP'ye ciddi bir alternatif olacağını düşünüyor. Derviş, sadece solun değil, merkez sağın AKP'ye uzak oylarını da CHP'ye katabilecek bir isim olarak görünüyor. AKP bile uzun vadeli hesaplarını Kemal Derviş'in başkanlığındaki bir CHP ile mücadele üzerine kuruyor. Ancak bunlar ne yazik ki iyimser tahminler ve talepler.. Bana sorarsanız Kemal Derviş'in CHP'nin başına geçmek gibi bir niyeti yok. Çünkü Kemal Bey politikayı sevmiyor. Daha doğrusu Türk tipi politika yapmayı sevmiyor. Bitmek tükenmek bilmez geziler, partililerle toplantılar, parti içi siyaset Kemal Derviş'e zor geliyor. O bu işlerle vakit geçireceğine kitap okumayı, sabah partililerle toplantı yapacağına tenis maçı yapmayı tercih ediyor. Bu anlamda Kemal Derviş Türk tipi siyaset için fazla entel ve fazla tembel. Kemal Derviş istiyor ki, onun kıymetini bilenler ona CHP Genel Başkanlığını hazırlayıp getirsinler. O ülke yönetimiyle uğraşırken parti işleriyle başkaları uğraşsın. Özel hayatı olsun. Kendi sevdiği işlere de zaman ayırabilsin.. Bunun mümkün olmadığını gördükçe de siyasetten, hele hele genel başkanlıktan soğuyor. O yüzden Kemal Derviş'i CHP'nin başında görmek isteyenler çok sevinmesinler, Deniz Baykal da boşuna korkmasın.. Ne yazık ki, Kemal Derviş olmaz. Çünkü istemiyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hatalarımızdan ders almadığımızı göstermek için hiç değilse birkaç gün beklediğimiz zaman.