Erdal İnönü Emlakbank'tan mal kaçırdığı ortaya çıkınca siyasete bir kez daha veda etti.
İyi mi oldu, kötü mü oldu zaman gösterecek.
Erdal Bey'in çevresinde toplanan sol siyasetin farklı bir hedefi vardı.
Alman Sosyal Demokrat Parti modelinde örgütlenecek olan
İnönü çevresi,
İnönü'yü partinin genel başkanı yapacaktı, ancak partide icranın başında
Erdal Bey olmayacaktı.
Erdal İnönü'nün genel başkan olduğu partinin hedefi,
Kemal Derviş'i partiye almak ve başbakan adayı olarak göstermekti.
Fena fikir gibi görünmüyordu.
Partinin programını oluşturan isimler, Türkiye'de başarılı olmuş yerel yönetim kökenli CHP'lilerdi.
Ve bu hareketin programı İngiliz İşçi Partisi'nin programı ile yakın olacaktı. Yani ekonomide liberal, sosyal politikalarda ise sol bir çizgi izlenecekti.
Aslında fikir olarak, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir yaklaşımdı.
Ancak hareketin yumuşak karnı
İnönü'ydü ve hareket yumuşak karnından vuruldu.
Baykal şimdi bu hareketin öncülerini partiye davet ediyor.
Bazıları gider belki ama içlerinde
Baykal alerjisi olanlar fazla.
Ayrıca da
Baykal'ın bir dönem sonra kendi liderliğini tartışma konusu yapabilecek bir
Derviş'e aynı sıcaklıkta kucak açması mümkün görünmüyor.
Son dönemde fazla kan kaybeden partilerin bir numarası ANAP. Son aylarda ANAP'tan başka fikir ve politika üreten bir parti ortalıkta yok, ama vatandaşın da ANAP'a güveni yok.
ANAP'la ilgili de ilginç dedikodular geliyor.
Bunların başında
Mesut Yılmaz'ın iki önemli ismi transfer ederek kan kaybını durduracağı, hatta partiye taze kan sağlayacağı geliyor. Bu isimler ilginç.
Bunlardan biri Yargıtay Başkanı
Sami Selçuk.
İlginç çıkışları ve
‘demokrat’ yaklaşımlarıyla ünlü
Selçuk, ANAP'ın son aylarda ortaya koymaya çalıştığı felsefe ile örtüşüyor.
Yılmaz'ın kafasındaki ikinci isim ise
Kemal Derviş.
Derviş'in ANAP'ın 1983 ruhuyla örtüştüğü, ANAP'ın tabanı sayılabilecek kitlenin
Derviş'e sıcak baktığı biliniyor.
Bunlar olursa siyaset hareketlenir. Nasılına ise yarın bakarız.
Erkekler gerçekten böyle mi?
HAFTANIN ilk günü keyfinizi kaçırmayayım da, dostum
Levent Akal'ın yolladığı bir yazıyı sizinle paylaşayım:
‘‘Ünlü Amrikalı komedyen
Rita Rudner erkekler hakkındaki gözlemlerini káğıda dökmüş:
1. Erkeklere topluluk içinde asla bir şey öğretmeye kalkışmayın. Onlar sadece baş başayken eğitilebilirler. Toplum önünde her şeyi biliyor olurlar.
2. Erkekler kadar kendini ciddiye alan başka bir yaratık yoktur. Erkek televizyonda maça konsantre olarak takımına maç kazandırabileceğini düşünen tek canlıdır.
3. Erkeklere iş yaptırmak için işin içine tehlike unsuru katmak gerekir. Aman yangın çıkmasın demezseniz mangalın başına geçmezler.
4. Erkekler sabahları gazeteyi ilk okuyan olmak isterler. Gazeteyi ilk ele alan siz olursanız, erkeklikleri yara alır.
5. İlişkimiz hakkında biraz konuşsak lafı kadar erkeklerin kanını donduran başka cümle yoktur.
6. Bütün erkekler kendilerini çok sempatik zanneder. Pek azı öyledir.
7. Hiçbir erkek bir aşk filmini ikinci kez izlemez.
8. Kadınlar
‘Gerçekten onu seviyor muyum, mutlu olur muyum?' türünden düşüncelere kapılırken, erkekler
‘Bu arabanın 240 bastığı dış görünüşünden de belli oluyor değil mi?' türünden düşüncelere dalarlar.
9. Eğer bir erkek
‘Seni ararım' dedikten sonra aramamışsa telefon numaranızı kaybettiğinden veya öldüğünden değildir.
10. Bir spor karşılaşmasında kocanızı yenerseniz gece sırtını size dönerek uyur.
11. Erkek sevgilinizi kalbini kırmadan terk etmenin yolu, ona
‘Senden bir çocuk sahibi olmak istiyorum' demektir.
12. Eşine kilo aldığını her fırsatta söyleyen erkek, kendi durumunu gömleği yıkanırken çekmiş olmasına bağlar.
13. Erkeklerin algılaması o kadar zayıftır ki, takımının attığı golü yüz kez seyretmeden anlamaz.
14. Erkek her şeyi unutur, kadın hiçbir şeyi unutmaz.
15. Erkeklere psikanaliz yapılması çok kolaydır, hiç çıkamadıkları için, çocuklarına dönmeleri gerekmez. ’’
Eğer erkeklerin böyle yaratıklar olduğunu düşünüyorsanız, bana bildirin. Hatta eklemeler bile yapabilirsiniz.