Fransa hálá Irak'a roket yakıtı satıyor mu?

NEW York Times'ın Bush destekçisi ve savaş yanlısı yazarı William Safire, büyük bir ihtimalle CIA kaynaklı bir iddiayı ortaya attı.

Safire, Fransa'nın Birleşmiş Milletler ambargosuna ve uluslararası yaptırımlara rağmen Irak'a balistik füze malzemesi sattığını iddia ediyor.

Irak'ın en büyük tehdidi kimyasal ve biyolojik başlık taşıyan füzeler.

Bu füzeleri hareket ettirmek için özel yakıtlar gerekiyor.

Irak bu ‘‘katı füze yakıtlarını’’ üretme teknolojisine sahip değil.

Bir yerden satın almak zorunda.

Safire'ın iddiasına göre Irak ihtiyaç duyduğu füze yakıtını ‘‘Fransa aracılığıyla’’ satın alıyor.

Buna göre Fransız CIS Paris isimli Fransız şirketi Çin'in Shandong bölgesinde bulunan Qilu Chemicals şirketinden roket yakıtı olarak kullanılabilen HTPB maddesi satın alıyor. Miktar yaklaşık 20 ton.

Çin'den Ağustos 2002'de yola çıkan HTPB Fransız şirketi tarafından bir konteyner içinde Suriye'nin Tartus limanına getiriliyor.

Suriye'nin bilinen bir füze programı olmadığı için bu alım çok dikkat çekici.

Safire'ın kaynaklarına göre, bu maddenin asıl alıcısı Suriye değil.

Roket yakıtı burada aracı bir başka firma tarafından alınıyor ve kamyonlarla Irak'a taşınıyor.

Safire bu ticaretin izlerinin dünya silah tacirleri için bilinmeyen bir yönü olmadığını söylüyor ve Irak'a yasa dışı yollardan yollanan çok miktarda silah parçasının Suriye'deki deporlarda saklandığını belirtiyor.

Safire, ‘‘Chirac Hayranları Cemiyeti’’ gibi davranan Fransız medyasını da suçluyor ve Fransız devlet kuruluşu olan ‘‘Societe National des Poudre ve Explosifs’’in de Irak'a mal sattığının Fransız medyası tarafından kolaylıkla belgelenebileceğini iddia ediyor...

Safire bu bilgilerin kendisine CIA tarafından değil, Arap kaynakları tarafından verildiğini de eklemeden edemiyor.

Yazara göre, Fransa Irak'a yapılacak bir harekát sonrasında bu ilişkinin belgelenmesinden çekiniyor.

Bu yazıdan da anlaşılacağı gibi, dünya devlerinin hepsinin ‘‘savaştan yana’’ veya ‘‘savaş karşıtı’’ olmak için geçerli nedenleri var.

Ama kabak bizim gibi ne yana ne de karşı olmak için hiçbir nedeni olmayan ülkenin başına patlıyor.


Üslup için bin özür muhatabına göre


ERMAN Toroğlu ‘‘kendi meşrebince’’ bana yüklenmiş. Düzeyine inmek niyetinde değilim.

Sunduğu program Türk televizyonları için bile düzeysiz bulunup yayından kaldırılan ilk ve tek program olma özelliğini taşıyan adamla zaten böyle bir şey mümkün de değil.

Ama düzey nedir bilmemek, had nedir bilmemeyi de gerektirmiyor. Bilmeyenlere de öğretmek gerekiyor.

Erman Toroğlu 16 yıl önceye gidiyor ve beni o dönemde ‘‘Hıncal'ın çırağı’’ olarak tanımlıyor.

Doğru. O zamanlar Hıncal Uluç'un yayın yönetmeni olduğu dergide yazı işleri müdürüydüm. Çıraklık dediği bu durum benim için gurur. Öyle bir ekipti ki, bugün o ekipte bizimle beraber olan Yiğiter şimdi Radikal'in, o gün stajyer muhabirimiz olan Altan da Sabah'ın spor müdürü.

Peki o günlerde Erman Toroğlu'nun ‘‘çırağı’’ olanlar bugün ne yapıyor dersiniz?

Doğrusunu söylemek gerekirse bilmiyorum. Kabzımal çırağı zamanla ne olur bir fikrim yok. Kim bilir, belki de büyümüş hal müdürü olmuştur.

Leeds maçına ben gitmemişim ama etekliler gitmiş.

Toroğlu boş konuşuyor. Yürek etekte, pantolonda, şortta değil.

Öyle olsaydı eğer Toroğlu'nun çarpık bacaklarını görmek zorunda kalırdık ki, Allah korumuş.

Ayrıca da bunun hesabını Toroğlu'na mı verecektim.

Ama Toroğlu'nu hálá tanımayan Galatasaraylı kaldıysa diye yazayım, iki gün önce eşim doğum yapmışken, onu bırakıp maça mı gidecektim! Toroğlu'nu bilmem ama insan için aileden, evlattan önemlisi mi var!

Dünyadan bihaber, hayatı İstanbul geceleri zanneden Toroğlu, benim hakemleri izlemediğimi de ima ediyor. Sözde kendisi hakemleri çok iyi takip ediyor ama nedense konu ettiği hakemin Galatasaray'ın aleyhine çaldığı düdükleri hatırlamıyor.

Çünkü işine gelmiyor.

Çünkü ‘‘doğruluk’’ meziyetleri arasında yer almıyor.

Bu arada tribünde başıma gelenlere sevindiğini ise biliyorum, bari sahte yazılarla kendini küçültme.

Git işine Toroğlu.

Ama haklı olduğun bir yer var, sende değil bende kabahat.

Bunca kardan, yağmurdan sonra bu kıvama gelmiş olduğunu tahmin etmeliydim.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Savaş karşıtı olduğunu söyleyenler Türkiye'nin bir savaşa girme değil, bir belayı def etme peşinde olduğunu anladığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları