TÜRKİYE halkların kardeşçe yaşadığı bir ülke öyle mi? Öyleyse bile şansa öyle. Çünkü Türkiye'de aydın geçinen bir grup ‘‘zirzop’’a kalsa Türkiye halkların kavga ederek birbirini yediği bir coğrafya olacak.
Önceki gün Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olabileceği yolundaki iddialar üzerine başlayan tartışma beni çok rahatsız etti.
‘‘Atatürkçü’’ geçinen birileri Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olmadığını kanıtlamak için müthiş bir uğraş içine girdiler.
Bence anlamsız bir uğraş. En az Sabiha Gökçen'in Ermeni olduğunu kanıtlamak için verilen uğraş kadar anlamsız.
Ne olacak yani, Sabiha Hanım'ın Ermeni olduğu ortaya çıkarsa çok mu ayıp olacak?
Sabiha Gökçen ister Ermeni olsun, ister Kürt, ister Türk, ister Çerkez, ister Abaza, ister Boşnak benim için Türkiye'nin ilk kadın pilotu ve Atatürk'ün manevi kızıdır.
Ben ona etnik kökenlerinden dolayı değil, Türkiye'ye yaptığı hizmetler ve Atatürk'ümün kızı olarak saygı duydum.
Onun etnik kökeninin Ermeni olmadığını kanıtlamak üzerine yoğunlaşmak, hem Atamız'a, hem de bu ülkenin bütünlüğünü oluşturan tüm ırklara hakarettir.
Sabiha Gökçen etnik kökeni ne olursa olsun bizim için aynı değerdedir.
Onun kökenini tartışarak bir yere varmaya çalışmak, Sabiha Hanım'ın köklerini değil, kendisini manevi kızı olarak kabul eden Atatürk'e hakarettir.
Haklı çıkmak güzel duygu
UYARIMIZDAN sonra Uzanlar'ın işbirlikçisi veya ‘‘göz yumucusu’’ bürokratlar hakkında da işlem başlatıldı.
Bunların sayısı az değil.
Kimi korkudan, kimi üç beş kuruş menfaat uğruna bu aileyle işbirliği yaptılar.
Bunların ‘‘dokunulmaz’’ olarak algılanmaları da bürokratların bu ailenin ‘‘karanlık’’ işlerine göz yummalarına neden oldu.
Uzan Ailesi siyasetin en tepelerinde hiçbir zaman etkin ve kabul gören bir aile değildi.
Zaten onlar büyük ve karanlık işlerin, küçük adamlarla yapıldığını görüp hep onlarla çalıştılar. Kimileri kullanılıp atıldı, kimileri kullanılmaya devam etti.
Bu köşenin okurları bilirler, Uzanlar'ın siyasetle bağlantısında ben bu köşede hep iki isme yer verdim.
Bunlar Uzanlar'ın sindirdiği tipte adamlar değildi. Bunlar Uzanlar'ın ‘‘dostuydu’’.
Bunlardan biri Süleyman Demirel'di. Trenlerde çiklet satmaktan gelip iş hayatına başladığı günden itibaren Süleyman Demirel,Kemal Uzan'a hep destek verdi.
Son olaylarda bile Uzanlar Demirel'den arabuluculuk istediler ama Tayyip Erdoğan yüz vermedi.
Bir diğeri ise GüneşTaner'di. Güneş Taner hem Uzanlar'a, hem de Karamehmet'e hep yakın oldu.
Ben bunu ilk yazdığımda Taner aradı. Yalanlamak için.
Geçenlerde Uzanlar'dan ‘‘beleş’’ hat alanların listesi yayınlandı.
İki siyasetçi vardı. Biri Süleyman Demirel, diğeri Güneş Taner.
Güldüm. Nedense son zamanlarda çok gülüyorum.
O kadar da değil
PURO meselesini biraz bilirim. Üstelik de yeni öğrenmedim. Yaklaşık 25 senedir puro içerim.
O yüzden de Uzanlar'ın mahzeninde bulunan Cohiba puroların değerinin 1.1 trilyon olduğunu okuyunca hayli güldüm.
Her şeyden önce Cohiba pahalı bir puro ama en pahalı puro değil.
En iyi puro ise hiç değil. Punch'ın, Hoyo de Monterey'in, Partagas'ın, Monte Cristo'nun pek çok purosu Cohiba'dan daha iyidir.
Cohiba'nın da iyileri vardır ama sırf Cohiba içmek biraz ‘‘kıroluktur’’. Bu tarz içicilik ‘‘Bu işten pek anlamam ama param çok’’ anlamına gelir.
Neyse meselemiz purolar değil zaten.
Uzanlar'ın mahzeninde bulunan 5 bin adet Cohiba puro ne yapsanız 1 trilyon lira etmez.
Cohiba puronun tanesi tipine göre ortalama 20-25 Euro civarındadır.
Hadi yıllanmış olsun, o olsun, bu olsun 40 olsun.
O zaman bile 1 trilyon etmez.
Haber yaparken komik olmayalım.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Memlekete faydası olacak meseleleri tartıştığımız zaman.