Fatih Altaylı: Emniyet'te Adnan'ın adamları olmalı!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Adnan Hoca soruşturması kapsamında İstanbul Emniyeti'nden istenen bilgiler Maliye Bakanlığı'na bir türlü ulaşmıyormuş.

Bugün Hürriyet'in manşetinde böyle bir haber var.

Bu haber şaşırtıcı olmaktan çok uzak.

Bundan yıllar önce Adnan Hoca ve çevresindeki kopuk güruhuyla yaptığım mücadele sırasında, Adnan Hocacılar'dan şikáyetçi olmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gitmiştim.

Emniyet'te, dönemin müdür yardımcılarından biri ve konuyla ilgili birkaç üst düzey emniyet görevlisi ile uzun süren bir toplantı yapmıştık.

Şikáyetlerimi ve tespitlerimi iletmiştim.

Emniyet Müdürlüğü'nden çıkıp gazeteye geldiğimde, Adnan Hocacılar'ın yaptığımız toplantının içeriğini anlatan ve üstelik de çarpıtarak anlatan bir metin gazetelere fakslanmıştı bile.

Bu toplatının hem katılımcılarının, hem de içeriğinin 1 saat içinde öğrenilir olması, Adnancı güruhun emniyet içinde uzantıları olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyordu. Bu güruha karşı savaş veren bir grup emniyetçi ise çok ilginç bir olayla karşılaşmışlardı aynı günlerde.

Adnancılar'ın toplandığı evlerden birine baskın yapan polisi, evde hiç umulmadık bir manzara belkiyordu.

Bir grup Adnancı'nın arasında bir dönemin İçişleri Bakanı, Refah Partisi milletvekili Oğuzhan Asiltürk oturmaktaydı.

O baskını yapan polisler hakkında soruşturma açıldığını söylememe bilmem gerek var mı?

Bir dönem İstanbul'da çok üst düzey emniyet görevi yapan bir dostum ise ‘‘Boşuna uğraşma. Arkalarına başbakanı almışlar. Oğlu da aralarında’’ diyerek durumu özetlemişti.

Bu nedenle, İstanbul Emniyeti içinde bir grubun, Adnan Hoca soruşturmasını engellemeye çalışmaları hiç de şaşırtıcı değil.

Durum sadece ve sadece malumun ilamıdır.

Çakıcı'ya takipsizlik, Altaylı'ya dava

ADALET Bakanı hakkımda çeşitli davalar açtırmış. Dava açmak haktır. O kendi hakkını arayacak, ben ise kamu adına hak aramaya devam edeceğim.

Anladığım kadarıyla Hikmet Sami Türk Bey benden nefret ediyor. Hiç umurum değil.

Ben doğruları yazmaya devam edeceğim.

Adalet Bakanlığı, Alaattin Çakıcı'yı sorgulamak ve yeni davalar açmak için Fransa'ya başvurdu.

Başvuru daha çok yeni. Şimdi Fransa'nın yanıtı bekleniyor.

Merak ettiğim, bu başvurular niye daha önce yapılmadı?

Fransa'ya bu başvurular aylar önce yapılabilirdi.

Çünkü bu davalar Türkiye'de bir yıl önce açılmıştı.

Bunlardan en önemlisi Türkbank davası. Türkiye, Türkbank davası ile ilgili olarak Fransa'ya talepte yeni bulunuyor.

Aklınız alıyor mu bunu?

Hükümet düşüren bir olay hakkında Fransa'dan talepte bulunmuyoruz.

İlk sorumlu seçim hükümetinin tarafsız bakını Selçuk Öztek.

Hadi o tarafsız ve siyasi sorumsuz.

Peki Hikmet Sami Türk bakan olunca niye bu açığı kapamıyor?

Belli değil.

Rezalet Fransa Çakıcı'yı iade edip, biz sorgulayamayınca ortaya çıkıyor.

Çakıcı salınıp gitse, dünyadan haberimiz olmayacak.

Türk adaletinin başındaki vatandaşımız ilginç.

Çakıcı ile değil, benimle uğraşıyor.

Çakıcı'ya takipsizlik, Altaylı'ya dava.

Bize de zaten bu yakışır.

Çakıcı'nın takip edilmediği ülkede, Altaylı'ya dava açılır.

Köpekler başıboş, taşlar bağlanır!

Muhalefet imkánsız!

BOŞ geçen derslerine öğretmen istediklerini pankartlarla yürüyüş yaparak anlatan 6 ilköğretim öğrencisine dava açarak, ‘‘hukukun üstünlüğü’’nü kanıtlayan ve hukuku taçlandıran süper savcı, öğrenciler hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri hakkındaki kanun gereği dava açtığını söylüyor.

Yani çocukların suçu 2911 sayılı yasaya muhalefet.

İyi de bu çocukların, bu yasaya muhalefet etmemelerine imkán yok ki!

Yani bu çocuklar isteseler de, istemeseler de bu yasaya muhalif olacaklar. Çünkü 2911 sayılı yasaya göre gösteri yürüyüşü veya toplantı yapmak için en büyük mülki amirlikten izin almak gerek.

Bu izin için başvurabilmek için reşit olmak, yani 18 yaşından gün almış olmak şart.

Bu çocukların böyle bir izin için başvurmaları dahi mümkün değil.

Yani bu çocukların izin alma konusunda hukuki ehliyetleri olmadığı için, kendilerine ‘‘Süper Savcı!’’ tarafından isnat edilen suçun oluşmadığı ortada.

Bunu ben değil, hukukçu bir okurum teyit ediyor.

Ne dersiniz Sayın Savcı.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Her gün adam olmaya biraz daha yaklaşacağımıza, biraz daha uzaklaşmadığımız zaman.

Yazarın Tüm Yazıları