Hıncal Uluç ise önce ‘‘Kenan Işık yarışmacıyı yanlış yönlendirdi. Yarışmacı telefon diyecekti, Kenan şaşırttı’’ diye yazıyor, ardından da ‘‘Soru yanlış. Başkan Hayes o sözü 1876 yılında söyledi’’ diye iddia ediyor.
Anlamışsınızdır, bahsedilen mesele ‘‘Kim 500 Milyar Lira İster’’ adlı yarışma programı.
Yarışmada soru aynen şöyleydi:
‘‘ABD Başkanı Rutherford B. Hayes 1877 yılında, bu çok şaşırtıcı bir buluş ama kim niye kullansın ki’’ sözünü ne için söylemiştir?
Gramafon Televizyon Düdüklü tencere Telefon''
Yarışmacı uzun süren bir tereddüdün ardından gramafon demiş ve 250 milyar liraya ulaşmak yerine 16 milyar lira alarak yarışmadan elenmişti.
Uluç ve Şen iki farklı iddia ile ortaya çıktılar.
Yarışmanın tarzını bir kenara bırakıp, önce Uluç'a biraz bilgi vereyim.
Hıncal Uluç'u bu yazıları yazmaya iten tepkiler yarışmanın ertesi günü bana da gelmeye başladı. Bir mail trafiği ile Uluç'un ortaya attığı iddia bana da ulaştı. Hatta bazı arkadaşlarım da arayıp beni ‘‘gerçeği ortaya çıkarmaya’’ çağırdılar..
Ben bana gelen mail'leri kaynak olarak alıp bir yazı yazacak türde bir yazar olmadığım için başladım araştırmaya.
Önce yapımcı Fatih Aksoy'u arayıp yarışmanın bir kopyasını istedim.
Kenan Işık'ın yarışmacıyı yanlış yönlendirdiği tamamen palavraydı ve büyük ihtimalle Sevgili Hıncal Abi programı izlememişti bile.
Çünkü Fırat Zengin en başından beri gramafon diyordu. İddianın aksine Işık, yarışmacıyı telefon şıkkına yönlendiriyordu. Uzun bir düşünme süresinden sonra Kenan Işık'ın dikkat çektiği telefon şıkkına yönlenen yarışmacı Zengin sunucu Kenan Işık'a ‘‘Sizin de dediğiniz gibi telefon şıkkı da doğru olabilir’’ diyor, ardından Işık'ın ‘‘Ne oldu da gramafondan vazgeçtiniz’’ demesiyle yarışmacı ‘‘Vazgaçmedim’’ diyerek tekrar gramafona yöneliyordu.
Yani ortada bir yönlendirme yoktu. Işık her zaman davrandığı gibi davranıyor ama meblağ büyük olunca tartışma başlıyordu.
Gelelim sorunun yanlış olduğu iddiasına.
Bazı iddialar araştırma ister.
Mail'e bakarak iddia ortaya atılmaz.
Beyaz Saray kaynakları 19. Başkan Rutherford B. Hayes'in başkanlık koltuğuna oturduğu tarih olarak 1877 yılının şubat ayını veriyorlar.
1876 yılının sonunda yapılan seçimler aynen Bush'un seçildiği seçimler gibi tartışmalı bir biçimde sonuçlanmış. En sonunda kurulan bir komisyon yeni bir sayım yaparak Hayes'in başkanlığını onaylamış ve Hayes 1877 yılının şubat ayında başkanlık koltuğuna oturmuş.
Yani Hayes 1876 yılında başkan değil ki, başkan olarak böyle bir beyanatta bulunsun. Bu ansiklopedik bilgi.
Ama yeterli değil.
ABD'de başkanlar üzerine araştırmalar yapan pek çok kuruluş var. Neredeyse her başkanı araştıran bir kuruluş var desek yeri.
Başkan Rutherford ile ilgili en derin araştırmaları yapan ise Ohio Historical Society'e (Ohio Tarih Kurumu) bağlı ‘‘Hayes Presidential Center’’.
Bu kurumun en önemli araştırmacısı ise Mervin Hall.
Hall Başkan Rutherford'un döneminde Beyaz Saray'a bir telefon hattı çekildiğini doğruluyor..
Hall bu hattın 1877 yılında kurulduğunu ve Başkan Hayes'in ilk konuşmayı Philadelphia ile yaptığını ancak karşı tarafı zorlukla duyduğunu ve telefonda iki kez ‘‘Please speak more slowly’’ yani ‘‘Lütfen daha yavaş konuşun’’ dediğini belirtiyor.
Bunlar tarihi gerçekler. E mail'le gelen bilgiler değil.
Ey BDDK, banka paramı vermezse ne yapayım?
BANKALARIN güvenilir olması, bir ülkenin ekonomisinin güvenilir olmasının en önemli göstergelerinden birisidir.
Türkiye bu konuda çok büyük bir krizden geçti.
Pek çok banka battı. Sistem büyük yara aldı. Bu yaraların sarılması ve bu felaketlerle bir daha karşılaşılmaması için BDDK diye bir kurum oluşturuldu.
Ancak bu kurumun işlevini yerine getirdiğini söylemek güç.
Bir bankanın güvenilir olması için en önemli unsur, müşterilerinin paralarını ödeyebilme gücüne sahip olması.
Ancak dün de değindiğim gibi bu konuda kuşkular doğmaya başladı.
Dün bana ulaşan bazı şikáyetleri yazmış ve BDDK'yı göreve çağırmıştım. BDDK'dan ses yok ama mağdurlardan ses çok.
Elimde söz konusu bankanın bir müşterisinin BDDK'ya yazdığı bir dilekçe var.
Bankadan parasını bir türlü alamayan ve genel müdürlük talimatıyla parasını alması engellenen müşterinin bununla ilgili ihtarnamesi, noter tespiti, banka hesap cüzdanının fotokopisi ve bu durumu şikáyet etmek için BDDK'ya yazdığı yazı elimde.
Peki BDDK ne yapıyor?
İnsanların veya sonunda tüm ülkenin mağdur olmaması için hangi tedbiri alıyor? Bu bankanın içinin boşaltılmasını, paraların hep olduğu gibi yurtdışına kaçırılmasını mı bekliyor?
Ey BDDK, ne oluyor?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Türkiye'nin geleceğini emanet ettiğimiz kurumların başına adam gibi adamlar koyabildiğimiz zaman