Dışişleri her zaman olduğu gibi Genelkurmay'a emanet

ABD ile pazarlıklar üç yönlü yürütüldü. Bunlardan biri siyasi, biri ekonomik, biri ise askeri yöndü.

Bunlardan ikisini askerler götürdü.

Türkiye'de uzun vadeli plan yapan tek kuruluş olan Genelkurmay, işin siyasi ve askeri yönünü tartıştı.

Masada Dışişleri olduğu zaman bile, aslında askerler masadaydı.

Son yıllarda hep olduğu gibi Dışişleri sürekli askerlerden görüş istedi. Ona göre davrandı.

Askeri yön ise sorunsuz aşıldı.

Zaten birbirini tanıyan iki genelkurmay meseleleri çözdü.

Ancak işin ekonomik boyutu hükümetteydi.

Ekonomik pazarlık hükümet tarafından götürüldü.

Buna göre de iç siyaset boyutu şekillendirildi.

Ve işte orada çuvallandı.

Öyle olması da beklenirdi.

Bir tarafta Ali Babacan, diğer tarafta Rumsfeld, Cheney, Powell.

Bir yanda ‘‘geleceği parlak zeki genç’’, diğer tarafta yılların kurtları.

Bir tarafta Bush'a tam kadro destek veren partisi ve kabinesi, diğer tarafta kendi imzasına hayır diyen, hayırcıları örgütleyen bakanlarıyla Gül ve Erdoğan.

Sayıca güçlü görünen güçsüz bir iktidar.

Ama kimse karamsarlığa kapılmasın.

Bu durum Türkiye'nin başına gelmiş en büyük felaket değildir.

Bir fırsat kaçırılmıştır.

Ama Türkiye'nin stratejik önemi giderek artmaktadır.

Bize tek gerekli olan ‘‘ne yapacağını bilen’’ bir yönetimdir.

Irak dayanırsa AKP kurtulur


FAZLA naz aşık usandırdı gibi. Harekát Türkiye'siz olacak.Powell'ın sözleri bu anlama geliyor.

Ama bir yandan da İskenderun'da içi tank ve helikopter dolu gemiler bekliyor.

ABD ‘‘Üs de istemiyorum. Hava sahanızı açın yeter’’ diyor ama malzemeler limanda.

Muhtemeldir ki, bir süre sonra ‘‘transit geçiş’’ ve ötesi istenebilir.

Peki Powell'ın ‘‘Artık Türkiye'ye verilecek 6 milyar dolar yok’’ çıkışı ne anlama geliyor?

Bu sözlerin anlamı şu:

‘‘AKP ile anlaşmamız zor.’’

Amerika, Adalet ve Kalkınma Partisi ile ‘‘ciddi’’ işler yapabileceği konusunda şüpheye düşmüş durumda. Amerika'dan gelen hava bu yönde. Ortadoğu'yu reorganize ederken, Türkiye'ye her zaman ihtiyaçları var. Ancak bunu Türkiye'de güvenebilecekleri bir yönetim ile yapabileceklerini düşünüyorlar.

AKP'nin dağınık yapısı, kendi içindeki muhalefeti ABD'yi AKP'den uzaklaştırıyor. Aynı konuyu defalarca pazarlık etmekten ve her seferinde farklı taleplerle karşılaşmaktan, uzlaştıklarını zannettikleri meselelerin yeniden masaya gelmesinden rahatsız oldular.

Bu nedenle de 6 milyar dolar artık yok.

Çünkü ABD yönetimi bu 6 milyar doların Türkiye'ye birkaç yıl müthiş bir bahar havası yaşatacağını ve bunun AKP iktidarını güçlendireceğini düşünüyor. Ancak ‘‘tek sesli’’ olamayan ve ‘‘meselelerin önemini ayırt edemeyen’’ yapısı ile AKP ile dans etmek istemiyorlar. Çünkü bu dans sırasında ayaklarına basılmasından hoşnut değiller.

AKP ile ciddi bir işbirliği yapılamayacağına kanaat getirdiler.

Bu şartlarda önümüzdeki dönemi şöyle özetleyebiliriz.

Türkiye ne oldurulacak, ne öldürülecek.

Sıkıntılı bir birkaç yıl bizi bekliyor.

Sonrasında da bir iktidar değişikliği için ABD her şeyi yapacak.

Sadece bir şey bu gidişi değiştirebilir. O da güneyden yapılacak operasyonda ABD'nin batağa saplanması.

Böyle bir durumda yeniden güçlü bir pazarlık unsurumuz olur.

Ama zor ihtimal.

Kuzey Irak'ta olmamız engellenemez


ŞİMDİ tartışılan önemli konulardan biri Türkiye'nin Kuzey Irak'ta olup olamayacağı.

ABD Türkiye'yi Kuzey Irak'a girmemesi konusunda uyarıyor. Ancak bu uyarılar ‘‘haybeye’’.

Çünkü Türkiye yaklaşık 9 yıldır Kuzey Irak'ta ve şimdi de olacak.

Ne ABD'nin, ne de başka bir ülkenin gücü Türkiye'nin Kuzey Irak'taki mevcudiyetini engellemeye yeter. Çünkü Türk ordusu ve Türkiye'nin güvenliği açısından Kuzey Irak çok önemli.

Bu nedenle de orada olacağız.

Fakat bu mevcudiyet artık biraz riskli.

Kuzey Irak'taki bazı birliklerimiz aynı ‘‘Muavenet’’ gemisi gibi ‘‘yanlışlıkla’’, beceriksiz bir Amerikan askerinin bastığı düğme veya bir uçaktan teknik hata sonucu düşen bir bombayla vurulabilir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Tükürdüğümüzü yalamamıza bile izin verilmeyen hale düşmediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları