Destabilizasyon cinayetlerine devam

BİLİM adamı Necip Hablemitoğlu vurularak öldürüldü. Tipik bir ‘‘destabilizasyon cinayeti’’.

Yani maksat toplumda huzursuzluk ve kargaşa yaratmak.

Katilin kimliğinin önem taşımadığı, tetiği çektirenlerin ise hiçbir zaman yakalanmayacağı cinayetlerden biri daha.

Hablemitoğlu'nu hiç tanımadım.

Sözlerini hep ilgiyle izledim ama kendisini kendime yakın bulmadım.

Fikirlerini paylaşsam bile ‘‘şüphe’’ ile yaklaştım.

Çünkü onun ilişki listesi ve bilgi labirentleri benim ‘‘mesleki yaklaşımımla’’ örtüşmüyordu.

Ama bir şeyden emindim.

Hangi labirentlerde gezerse gezsin, Necip Hablemitoğlu bir ‘‘yurtseverdi’’.

Ve büyük bir ihtimalle bu yüzden öldürtüldü. Türkiye'yi ya çok fazla seven, ya da hiç sevmeyen birileri tarafından. Amaç ‘‘kargaşa’’.

Bu cinayeti ‘‘boşa çıkaracak’’ tek şey kamuoyunun ve Türkiye'yi ‘‘açıkça’’ yönetenlerin sağduyusu olacaktır.

Bunun yolu bu cinayeti önemsemek, ama ‘‘abartmamaktır’’.

Erdoğan Siirt’te seçime girmeyecek

BAŞLIK biraz iddialı gibi ama bana ulaşan hava böyle. Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'te yenilenecek seçimlere girmeyecek. Bunu birkaç gün önce kendisine de sordum.

‘‘Bilmiyorum. Henüz kesin bir karar vermedik. Yetkili kurullarla konuşacağız. Ama doğrudur. Siirt'te yenilenecek seçimlerde aday olmayabilirim’’ dedi.

Bu sözlerden benim başlıktaki iddiam kadar kesin bir sonuç çıkmıyor ama Anayasa'da yapılan değişikliklere bakarsanız biraz daha ‘‘intiba’’ sahibi olabilirsiniz.

Erdoğan'ı Siirt seçimlerine sokabilmek için Anayasa'nın 76. maddesini değiştirmek yeterliyken, ara seçimlerle ilgili maddelerde de değişiklikler yapıldı. Bu önemli bir işaretti. Peki niye?

Burada etkili olan unsur AKP'nin nabız tutma konusundaki başarısı. Siirt'in ve Siirtlilerin nabzı kontrol edildi. Veriler olumlu değil.

Siirtliler verdikleri oyların geçersiz sayılmasından ötürü kırgın ve kızgın. Faturayı ise AKP'ye kesiyorlar.

Diğer yandan CHP ile DEHAP'ın bir seçim işbirliği olasılığı söz konusu. Böyle bir durumda Erdoğan'ın seçime girme ve seçilememe durumu bile ortaya çıkabilir. Ayrıca da ‘‘siyasi kurum’’ gibi hareket eden YSK'nın seçimin şartları konusunda bir türlü netleşmeyen tavrı da, AKP'yi ve liderini düşündürüyor.

Bu yüzden Erdoğan'ın Siirt'te aday olmama ihtimali çok yüksek.

AKP çevreleri ‘‘Bir ilde komple istifalarla bu işi hallederiz. Daha garanti olur’’ diyorlar..

Bakalım nasıl olacak!

Bu yazı Cumhurbaşkanı Sezer’in vetosundan önce kaleme alınmıştır.

Jet Fadıl'ın dosyası Yargıtay'da işlemde

GEÇEN hafta Jet Fadıl Akgündüz'ün dosyasının davasının mahkûmiyetle sonuçlanmasının ardından 8 ay Yargıtay'da beklediğini, daha sonra da Akgündüz'ün ‘‘dokunulmazlık’’ kazanması nedeniyle Yargıtay'ın davaya bakamadığını yazmıştım.

Ve demiştim ki: ‘‘Dosya Yargıtay'da 8 ay sürünmese parlamenter sistem böyle bir yara almayacaktı.’’

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu aradı.

Konuyu incelemiş.

Akgündüz'ün davası Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 28.3.2002 tarihinde sonuçlanmış. Doğru. Ama dosya hemen Yargıtay'a intikal etmemiş.

Tebligat işlemleri nedeniyle dosya bir miktar sağda solda sürünmüş.

Ve Fadıl Akgündüz'ün mahkûmiyeti ile sonuçlanan dava dosyasının İstanbul'dan Ankara'daki Yargıtay'a gitmesi 5 ay sürmüş.

3. ayda sonuçlanan dava, 9. ayın beşinde postaya verilmiş.

Ve 9. ayın 16'sında Yargıtay'a ulaşmış. Yani anlayacağınız davanın sonuçlanmasından Akgündüz'ün seçildiği güne kadar geçen süre 8 ay ama, bunun 5.5 ayı yollarda geçmiş. Yargıtay 1 ay 15 günlük sürede dosya ile ilgilenecek fırsat bulamamış. Seçim olunca da dosya ‘‘dokunulmazlığın kaldırılması talebiyle’’ 19 Kasım tarihinde Adalet Bakanlığı'na yollanmış. Ve Akgündüz'ün milletvekilliğinin düşmesinden sonra geri gelmiş.

Fadıl Akgündüz'ün geri gelen dosyası dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından 7. Ceza Dairesi'ne yollandı.

Ara seçimden önce kararı çıkar inşallah.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Birileri vatanseverlik için Türk Standardı belirleme hakkını kendinde bulmadığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları