Fatih Altaylı: Çiller, Müslümcüler gibi...

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Tansu Çiller, Kanal 6'da Didem Soysal'ın konuğu...

Genelde yeteneksiz televizyonculara konuk olma yanlısı olan Tansu Çiller, soru sormayı bilen, soru soracak kapasitede kimsenin karşısına çıkmıyor.

Ancak bu kez Didem Soysal'ı tanımıyor ve hata yapıyor.

Çiller daha ilk sözde ‘‘Kartel’’ diye lafa giriyor.

Didem Soysal da, cevap hakkı doğduğu için Aydın Doğan'ı telefonla programa dahil ediyor.

Çiller çıldırıyor.

Çıldırmak kelimesi yetersiz, krize giriyor.

Çünkü hanımefendi boş meydanlarda atmaya alışmış.

Yalancılıklarının, yolsuzluklarının yüzüne vurulmasından hoşlanmıyor. Bunlara verecek yanıtı yok çünkü.

Ve bunlar ekranda konuşuldukça, Çiller deliriyor.

Önce masayı tekmelemeye başlıyor.

Sonra yanında oturan Didem Soysal'a, ‘‘Bunu keseceksin. Hemen kesmenizi istiyorum. Kesin’’ diye talimatlar yağdırıyor.

Ancak Didem gazeteci.

Değil Çiller'i, ağababasını dinlemez. Doğru bildiğini yapar.

Kesmiyor... Aydın Doğan'a iddiaları yanıtlaması için süre tanıyor.

Çiller tam çileden çıkıyor.

Önce mikrofonu kapatmaya çalışıyor.

Çaresizlik içinde. Sanki stüdyodaki mikrofonu kapatırsa telefon kapanacakmış gibi, mikrofonu kapatmaya çalışıyor.

Didem Soysal'ın eline sarılıyor.

Tırnaklarını sunucunun eline batırıyor.

Elleri zangır zangır titriyor.

Tam bir ruh hastası görünümü...

Stüdyodaki herkes şaşkın bakışlarla Çiller'i izliyor.

Çünkü Çiller krizde. Titriyor... Bağırıyor... Saldırıyor...

Didem Soysal ustaca Aydın Doğan'ı konuşturuyor. Ve süresi bitince sözü tekrar Çiller'e veriyor.

Ancak Çiller program sonuna kadar kendini toparlayamıyor.

Dün sinir hastalıkları uzmanı doktor arkadaşıma Çiller'in bir gece önceki halini değerlendirmesini söyledim.

‘‘Bu, her şeyini kaybetmek üzere olan çaresiz insanların ruh halidir’’ dedi. Ve ekledi: ‘‘Önce sinirlenirler. Çevrelerinde kavga edecek birilerini bulmak isterler. Kimseyi bulamazlarsa kendilerine zarar vermeye başlarlar. Bu tiplerden Müslüm Gürses konserlerinde bolca görebilirsiniz. Ya kavga çıkarırlar, ya kendilerini jiletlerler. Tansu Çiller, oturup kalkıp Aydın Doğan'a dua etsin. Eğer Aydın Bey'le kavga edemeseydi, büyük ihtimalle kendine zarar vermek için bir şeyler yapardı.’’

Vural Savaş: Vali, teröristle mi çalışacak?

YARGITAY Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş aradı.

Yok yok... Tansu Çiller aleyhine dava açtığını söylemek için değil.

Evet, Tansu Çiller dini siyasete alet edenlerin başında geliyor, ama Savaş'ın beni arama sebebi o değil.

Belki ileride onun için de arar.

Bu kez HADEP yazımla ilgili olarak aramış.

Ben, ‘‘Bırakın HADEP seçime girsin’’ diye yazınca, Başsavcı HADEP'in seçime girmesini engelletmek istemesindeki mantığı anlattı:

‘‘Fatih Bey, bu gibi partiler seçmenlerine mesaj verebilmek için hep seçimlere az bir süre kala azıyorlar.

Tamamı suç olan propaganda yöntemleriyle çalışıyorlar.

Radikal ve hatta eylemci tabanlarına mesajlarını verip oy topluyorlar.

Kapatma davası açıyorsunuz, ama dava seçime kadar sonuçlanmıyor. Sonuçlanmayınca bunlar seçime giriyorlar ve seçilmiş oluyorlar.

Sonra kapatsanız bile pek çok milletvekili ve belediye başkanına sahip olarak başka isim altında Meclis'te ve diğer karar mekanizmalarında yer tutmuş oluyorlar.

Kapatma hiçbir işe yaramıyor.’’

Başsavcı Savaş, bu nedenle bu gibi durumlarda böyle partilerin devlet yönetimine sızmaması için Anayasa Mahkemesi'nin ‘‘Tedbir’’ müessesesini uygulaması gerektiği inancında.

Vural Savaş özellikle yerel yönetimler için endişeleniyor:

‘‘Bakın Fatih Bey, şimdi HADEP yerel yönetimlerde kimi belediyeleri kazanacak. Diyelim ki, daha sonra bu parti kapandı. Bu belediye başkanları yerlerinde duracaklar. HADEP değil de DEHAP olacaklar. Ama ne fark edecek?

Devletin valisi, devletin kaymakamı, PKK'lı belediye başkanlarıyla çalışacak.

Terör örgütü, belediyelerin kaynaklarından ve imkánlarından faydalanacak.

Bu nedenle tedbir istiyoruz. Bu gelenek olmalı. Terörle ilgili olduğu ortaya çıkanlar seçimlere girememeli.’’

Bizim dadının günahı ne?

ABD'de baktığı bebeği öldüren İngiliz dadıyı hatırlarsınız herhalde.

ABD'de önce hapse mahkûm edilen bu dadı, İngiliz kamuoyunun ve İngiliz hükümetinin yoğun baskıları sonucunda yeniden yargılanmış ve küçük bir ceza almıştı. Sonrasında bu cezası tecil edilmiş ve katil dadı ülkesine dönmüştü.

Benzer durumla boğuşan bir de Türk bakıcı var.

Bir farkla ki, Türk kadın baktığı bebeği öldürmek bir yana, boğulmaktan kurtarmış.

Ancak kurtarırken, çocuğun hafif bir beyin sarsıntısı geçirmesine neden olmuş.

Çocuğun ailesi de Türk bakıcı Fügen Gülertekin'i dava etmişler ve Gülertekin 8 yıl hapse mahkûm olmuş.

Hikáyenin buraya kadar olan bölümünü üç aşağı beş yukarı biliyorsunuzdur.

Amerikan adaleti ilginç. Öldüreni serbest bırakıyor, ölümden kurtaranı hapse atıyor.

Neden?

Çünkü adalet de etkilenir.

İngilizler gibi milletçe ve devletçe harekete geçerseniz, iyi avukatlar tutarsanız Amerikan adaletini etkilersiniz.

Katil İngiliz dadının arkasında İngiliz halkı ve İngiltere vardı. O katil kurtuldu.

Bizim iyi niyetten öte bir suçu olmayan dadımızın arkasında ise kimse yok. Biraz sahip çıkılsa, dava yeniden görülebilir ve Fügen Hanım kurtulabilir.

Tabii birilerinin umurundaysa...

Oyumu yazacağım

SEVGİLİ okurlar. Telefonla, faksla ve yolda gördüğünüz zaman ‘‘Oyunu kime vereceksin?’’ diye soruyorsunuz.

‘‘Bütün yazarlar yazdı, sen niye yazmıyorsun?’’ diyenler var.

Yazacağım merak etmeyin.

Ancak ben nedenleriyle yazacağım.

Biraz sabredin...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Ruh hastaları parti lideri olsa bile, iktidara aday olamadığı zaman.



Yazarın Tüm Yazıları