Paylaş
Yazarlık zor iştir. Geleceğe dönük yazmak hesap ister, kitap ister.
Yazının arkasında durmak da yürek ister. Önümde bir yazı var.
Cengiz Çandar imzalı.
Çok değil, bundan üç yıl önce, 1997 yılının şubat ayında yazmış.
Ben ve birkaç başka yazar o günlerde Refahyol destekli Hizbullah'ı konu almış ve Hizbullah'a bindirmişiz, Çandar da bize bindiriyor. Yazının başlığı ‘‘Demokratlara’’.
Çandar yazısında Hizbullah'ın bir terör örgütü olmadığını, İsrail Hizbullah'ı bir terör örgütü olarak görüyor diye bizim de Hizbullah'a terör örgütü dememizin yanlış olduğunu vurguluyor.
Ve Çandar ekliyor: ‘‘İsrail için terörist olan, bizim için de terörist sayılır mı oldu?’’
Ben de Çandar'ın bu yazısına terörün ortak bir insanlık belası olduğunu belirttiğim 17 Şubat 1997 tarihli yazımla yanıt veriyorum. İşe bakın aradan 3 yıl geçiyor. Çandar'ın ‘‘terörist’’ olmayan Hizbullah'ının gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Acaba o yazının başlığı şimdi ne anlama geliyor. Demokratlık ne demek.
Özgürlüklere saygı adı altında işkence ile adam öldürmeye, teröre, dini siyasallaştırmaya, siyasallaşan dinin sapıkların elinde nereye kadar gideceğini umursamamaya demokratlık diyorsak eğer ben o demokratlığı almayayım.
Acaba son olaylar, Cengiz Çandar'ın demokratlık anlayışında biraz olsun değişiklik yaptı mı?
200 milyar dolarlık iş imkánı
GEÇTİĞİMİZ günlerde Hindistan'ın Ankara Büyükelçisi Mr. Bhadrakumar ziyaretime geldi. Elinde dosyalar, broşürler, kitapçıklar... Mr. Bhadrakumar biraz işadamı havasında.
Aslında artık pek çok büyükelçi bu havada. Çünkü ülkeler arası ticaret o ülkelerin siyasi ilişkilerinde belirleyici.
Sayın Büyükelçi uzun uzun Türk işadamları için Hindistan'daki iş olanaklarını anlattı.
Hindistan büyük bir altyapı atağı içinde.
Otoyollar, limanlar, enerji yatırımları konusunda kapsamlı bir dosya sundu Mr. Bhadrakumar.
Toplam 200 milyar dolarlık iş imkánı. Avrupalılar bu projelerle yakından ilgileniyorlarmış.
Ancak Hindistan Türkiye'nin, daha doğrusu Türk işadamlarının da Hindistan'da iş yapmasını istiyor. Çünkü Türk firmaları söz konusu altyapı projeleri konusunda önemli bilgi birikimine sahipler.
Hindistan hükümeti de Türkiye ile ilişkiler açısından Türk firmalarını Hindistan'da görmek istiyor.
Çünkü Hindistan'a göre, Türkiye iş yapılabilecek ciddi ülkelerden biri.
Asya'da bulunabilecek iyi bir partner.
Düşük olan karşılıklı iş kapasitesini artırmak istiyorlar.
Ancak her nedense Türkiye Hindistan'ın bu yatırım atağından alabileceği büyük paya karşı kayıtsız.Büyükelçi Bhadrakumar, işadamlarının iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmekte iyi bir öncü olabileceklerini düşünüyor ve Türk işadamlarını bu 200 milyar dolarlık pastadan pay almaya çağırıyor.
İlginizi çekiyorsa, Hindistan Büyükelçiliği'nin, ‘‘www.indembassy.org.tr’’ adresinden Hindistan Büyükelçiliği ile temasa geçebilirsiniz.
Şaşkınlık
KARTAL Cezaevi'nin çok sıkı kontrol edilen tek kişilik koğuşlarında dahi cep telefonu bulununca Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk şaşırmış.
Zaten bizi yönetenler yönetmek değil, şaşırmak için koltuğa otururlar.
Hizbullah olayı patlar şaşırırlar, yolsuzluklar patlar şaşırırlar, cezaevinde rezaletler patlar şaşırırlar. Bizimkiler biraz şaşkındır anlayacağınz.
Oysa bu gibi durumlarda Adalet bakanları şaşırmaz.
Gereğini yapar ve sonucu açıklar. Hücrede cep telefonu mu bulundu. Bakan dediğin soruşturma açtırır. Sorumluları bulur, yakalar, yargı önüne çıkarır, cezalandırılmasını sağlar.
Ama bizde bunlar olmaz.
Bizde şaşırılır. Hikmet Sami Bey şaşırır. Tabii aslında şaşırılması gereken Hikmet Sami Bey gibi başarısız bir bakanın hálá nasıl olup da o koltukta oturduğudur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ ?
Vatandaşının karnını doyuramayan hükümetlere başarılı demediğimiz zaman.
Paylaş