Paylaş
Sosyal Güvenlik Reformu adı altında yutturulmaya çalışılan kazık, aslında Anayasa'nın ihlali anlamına geliyor. Anayasamızın 2. maddesi, Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu söylüyor.
Cumhuriyetimizi tanımlayan üç madde var:
Demokratik, laik ve sosyal
Bakın şu işe ki, bunların üçü de tehdit altında.
Hele hele son ikisi.
Laikliğe darbe üstüne darbe vuruluyor. Vurulmaya çalışılıyor.
Laik devleti yıkmak için örgütlenme bitti, şimdi sıra sosyal devlette.
Çünkü ülkenin teminatı sosyal devlet. Onu ortadan kaldırmadan Türkiye'yi yıkamayacaklarını görenler sosyal devlete el atıyorlar.
Halkı güvencesiz, cıscıbıl ortada bırakacaksın ki, halk devlete ve rejime küsüp, rejim ve devlet aleyhtarı olsun.
Sosyal devleti yıkmaya yönelik bu tasarı hem şeriatçılara, hem de bölücülere inanılmaz bir koz verecek.
Bu yasa Meclis'ten geçse bile büyük olasılıkla Anayasa Mahkemesi'nden döner.
Çünkü Anayasa'nın lafzına uydurulsa bile ruhuna aykırı.
Ve Ecevit, ‘‘Bu yasa çıkmazsa devlet çöker’’ diyor.
Sayın Ecevit bilsin ki, bu yasa çıkarsa devlet asıl o zaman çöker.
Altında da 74 yaşındaki Bülent Bey ve bilmediğini Okuyan'ı bilmem ama bizim çocuklarımız kalır.
Turizm desteklense IMF'ye gerek yoktu
AYLARDIR IMF'nin kıytırık temsilcilerinin bir taraflarını yalıyoruz.
Söz üstüne söz veriyoruz.
IMF buyuruyor: ‘‘İşçiler ölene kadar çalıştırıla.’’
‘‘Başüstüne efendim’’ diyoruz.
IMF buyuruyor: ‘‘Ölene kadar çalıştırılacak işçilerin bir an önce açlıktan ölmesi sağlana.’’ Yine ‘‘Başüstüne efendim’’ diyoruz.
IMF doymuyor: ‘‘Sizin hukukunuzla iş görülmez. Hukukunuz eloğluna emanet edile.’’
‘‘Lafı mı olur IMF bey, hemen’’ diyoruz IMF karşısında ezilip büzülüyoruz.
Neden?
Çünkü, IMF bizi beğenirse yeşil ışık yakacak. Yeşil ışık yanınca biz 5 milyar dolar dış finansman bulacağız.
Evet tam 5 milyar dolar.
Yani turizmden bu yıl kaybettiğimiz miktar kadar dışarıdan borç para bulacağız.
5 milyar dolar borç için haftalardır IMF'ye köpekleşiyoruz.
Turizmciler bağırıyor, ‘‘Bize biraz destek olun. 5 değil 10 milyar dolar getirelim’’ diyorlar, tınmıyoruz.
Hükümetler 5 milyar dolar borç bulabilmemizi sağlayacak bir anlaşma için IMF'nin kapısında yatıyorlar, daha fazlasını karşılıksız getirecek güçteki turizmciler, hükümetin kapısında yatıyorlar dönüp bakan yok.
Bu arada Anadolu Ajansı'na ısmarlama haber yaptırarak turizmdeki krizi aşmaya çalışıyoruz.
AA ‘‘Turizmde yüzler gülüyor’’ diye haber geçiyor.
Yılın yarısı kaybolmuş, kalan yarının da yarısını geri kazanma imkánı yok. Akla kara yıl sonunda ortaya çıkacak.
Ama hasar en az 4 milyar dolar.
IMF'den beklediğimiz de üç aşağı beş yukarı bu kadar.
Yazık.
Bu kötü yönetimle sorunlar çözülür mü?
BU ülke kötü yönetiliyor kötü.. Bakın hesaplara... Eğer POAŞ ihalesi dönemin başbakanının kuzeninin danışmanlık yaptığı firmaya verilmeyip, gerçekten gücü olana verilseydi, devlet bu işten 1.2 milyar dolar para kazanacaktı.
Bu da memura yüzde elli zam yapabilecek kadar ek kaynak demek olacaktı.
Eğer Türkbank ihalesine dönemin hükümeti tarafından fesat karıştırılmamış olsaydı, devlet 600 milyon doları cebe indirmiş olacaktı.
Üstüne üstlük bu ihaledeki basiretsizlikten dolayı bir de 350 milyon dolar batıklı Bankekspres yükünün altına girmeyecekti. Yani 1 milyar dolar da oradan sağlanacaktı.
Bu da çalışanlara yüzde ellilik bir zam daha yapılabilmesine imkán sağlayacaktı.
Eğer İnterbank'ın batışı önceden görülüp tedbir alınabilseydi, devlet 2.5 milyar dolarlık yük altına girmemiş olacaktı.
Devlet bu parayı İnterbank'ı kurtarmak yerine SSK'nın açığını kapatmakta kullanabilirdi. Ve çalışanların mezarda emekli olmasına gerek kalmazdı.
İşte üç kötü yönetim ve hallolamamış üç sorun.
Bu ülkede hükümetlerin basiretsizliği sonucunda halkın sıntına yüklenen üç büyük yük.
Bunlar bilinen, göz önünde olanlar.
Bir de sağdan soldan kaçakları düşünün.
Yüzde 0 zam yapıp, 100 yaşında emeklilik deseler, bu kafayla sorunlar yine çözülmez, yine çözülmez...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dağın arkasında ne olduğunu göremesek bile haritadan okuduğumuz zaman.
Paylaş