DÜN Hürriyet’in spor sayfasını görünce ‘şoke’ oldum. Aralarında Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın’ın da bulunduğu bir grup kulüp başkanı, Basketbol Federasyonu için yapılacak seçimlerde Turgay Demirel’i destekleyeceklerini söylemişler.
Müessese takımları bir yere kadar haklı olabilirler.
Ancak kulüp takımlarının Turgay Demirel’i desteklemelerini aklım almadı.
Çünkü Demirel döneminde Türkiye’de kulüp basketbolü tam olarak çöktü. Giderek Türkiye basketbol ligi çöküyor. Ama bunun farkında olmayan kulüp başkanları, Turgay Demirel’i destekliyor.
Hele hele Galatasaray Başkanı’nı anlamam mümkün değil. Yine Aziz Yıldırım’ın peşine takılmış gidiyor. Yıldırım, Turgay Demirel’in seçilmesi ve futboldan sonra basketbolde de federasyon başkanını belirleyen adam olmak istiyor. Kendisi açısından iyi bir durum. Ama Galatasaray Başkanı’nın o pozisyonda ne işi var?
Üstelik de Demirel’in başkanlığı döneminde Galatasaray’a yapılanlar ortadayken.
Tam bir şuursuzluk.
Bir tarafta kulüp basketbolünü canlandırmaya soyunmuş, ligi hareketlendirecek projeleri üreten Lütfi Arıboğan, diğer yanda milli takım ve lejyonerlerden başkasını düşünmeyen Turgay Demirel.
Ve kulüp başkanları, Demirel’in yanında.
Hadi Özhan Canaydın’ın spor anlayışı zaten belli.
Ya diğerleri!
Milletvekiline güvenmezseniz demokrasi olmaz
MİLLETVEKİLİ maaşlarının ‘artırılması gerektiği’ yolundaki yazıma tepki yağdı. Kimileri ölçülü bir üslupla, ‘Bu ülkede genel maaşlar malum. Asgari ücret 300 milyon lirayken, 6.5 milyar lira hiç de az değil’ diyor, kimileri ‘Profesörler bile 3 milyar alırken milletvekillerinin maaşı az mı?’ diye yazıyor.
Bazıları ise daha sert bir üslupla, ‘6.5 milyar size az görünebilir. Siz bu ülke gerçeklerinin farkında varamayacak sırça köşklerde yaşıyorsunuz’ diye saldırıyor.
Her iki tür tepki gösterenin de ortak buluştuğu nokta var: ‘Milletvekilleri zaten iş takibi yapar. Seçim döneminde o kadar parayı niye harcıyorlar zannediyorsunuz. Bu maaşı bilerek milletvekili olmuyorlar mı, demek ki başka hesapları var.’
Maaşın miktarıyla ilgili gerekçelere hak verebilirim. Ama ortak nokta olarak herkesin ele aldığı milletvekilliğine bakış açısına hak vermem mümkün değil.
‘Milletvekili zaten ahlaklı değildir. Başka yerlerden para kazanır. Bu maaş çok bile.’ Bu kabul edilebilir bir şey değil.
Çünkü milletvekilliği böyle bir ‘iş’ değildir.
Eğer milletvekilliği gerçekten böyleyse, o zaman milletvekillerine 1 lira bile vermenin, hatta milletvekili seçmenin ve dahası demokrasinin bile anlamı yoktur.
Olmaması gereken, kabul edilemez bir durumu gerekçe gösterip milletvekillerinin maaşını fazla bulmak, ‘demokrasiye’ ve ‘parlamenter rejime’ saygısızlık ve inançsızlıktır. Ve üstelik emin olun ki, milletvekillerinin yüzde 90’ı sizin düşündüğünüz gibi insanlar değildir.
Geri kalan yüzde 10’unu temizlemek içinse bu köşede yıllardır verilen uğraşları herhalde görüyorsunuz.
Kazım Kanat’a tavsiye
KAZIM Kanat, kızsam da, beğensem de yazılarını okuduğum spor yazarlarından biridir. Ancak geçtiğimiz günlerde kendisine hiç yakıştıramadığım bir şey yaptı.
Beşiktaş yönetimini eleştirecek diye, kalktı Beşiktaşlı yöneticilerin aile konularını, aile bağlarını gündeme getirdi.
İşte bu olmadı Sevgili Kazım.
Herkesi eleştirebilirsin. Herkes hakkında ‘doğruları’ yazabilirsin.
Ama konuyla doğrudan ilişkisi olmayan aile bireylerini konu etmek, aile ilişkilerini kullanarak insanları yıpratmak hoş değil.
Bu köşede kimlerle ne kavgalar ettik.
Bir gün ailelerine, bir gün çoluk çocuklarına, eğer yazılan konunun içinde değillerse, bulaştığımızı gördün mü?
En ağır eleştirileri yönelttiğimiz Cem Uzan’ın bile çocuklarından, eşinden, eski eşinden hiç söz ettik mi?
Yapma!.. En azından sana yakışmıyor.
Zeynep Özal aradı
EFE Özal’a tavsiyede bulununca Zeynep Özal aradı. Teşekkür etmek istemiş.
‘Fatih Bey, ilginç bir tesadüf, bir gün önce aile arasında konuşurken, durumumu size anlatmamın doğru olacağını, bir tek sizin doğruları göreceğinizi düşünmüştük. Sabah gazeteyi açtım ve yazınızı gördüm. Çok şaşırdım’ dedi.
Gazetelere eşinin avukatı tarafından verilen bilgilerin tamamen yalan olduğunu, tanımadığı bir kişiyle fotoğrafının bulunmasının mümkün olmadığını söyledi.
Ben de kendisine, ‘Olsa bile bu beni ilgilendirmez. Eşinizle aranızdaki bir meseledir. Olsa bile bunun eşiniz tarafından kamuoyu önünde gündeme getirilmesi büyük yanlış, hatta ayıptır’ dedim.
Zeynep Özal, kendi adına bu durumun daha da beter hale gelmesine izin vermeye niyetli olmadığını söyledi. Kendisine sabır ve metanet diledim. Umarım Efe Özal da ne demek istediğimi anlamıştır ve bundan sonra ona göre hareket eder.
Ev, para, her şey gelir gider.
Ama çocuklar kalır...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
‘Ne zaman adam oluruz’daki hedefleri herkes kendi meşrebine göre saptırmadığı zaman.