Fatih Altaylı: Bu da mı doğal afet!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Çadırkentlerde durum felaket. Dün telefonda konuştuğum Düzce Belediye Başkanı'nın sesi ağlamaklıydı.

Çaresizlik, zor durumdaki vatandaşları isyan noktasına sürüklemek üzere.

Depremin doğal felaket olduğunda hemfikiriz.

Engelleyemeyiz.

Yıkımın büyük olması yılların birikmiş kusuru. Kimseyi tek başına suçlayamayız.

Ama depremin üzerinden üç aydan fazla zaman geçmişken, depremzedelerin kışa teslim olmasını da kabullenemeyiz.

Bu kadar mı beceriksiz, bu kadar mı basiretsiz olunur?

Çadırkentler yağmurdan göl olmuş.

İçine ‘‘Taş devri altyapısı’’ oluşturmak da mı çok zordu!

Dün karar alınmış, devlet kuruluşlarının misafirhaneleri depremzedelere barınak olarak verilecekmiş.

Terbiyemi bozmak istemiyorum ama mümkün olmuyor ki!

Buna denilecek tek laf ‘‘Yuh’’ olur.

Yuh ki, ne yuh!

Depremi takip eden günlerde, yanılmıyorsam 20-25 Ağustos arasında yazdık ‘‘Devletin misafirhanelerini ve boş duran konaklama tesislerini depremzedelere açın’’ diye..

Aradan üç ay geçti şimdi ‘‘Biz bu tesisleri depremzedelere açalım’’ diyorlar.

Algılama gücü dehşet. Zeká muhteşem. Pratik çözüm kabiliyeti inanılmaz.

Bunlar bizi yönetenlerse, yuh olsun bize.

Yoo, sakın kızmayın, gerçekten bize yuh olsun.

‘‘Bu adamdan bir halt olmaz. Bari politikacı olsun’’ dersek, olacağı bu.

O bir halt olmayanlar, sonra bizi yöneten ‘‘Sayınlar’’ olurlar.

Onların yönettiği ülkede de bundan iyisi olmaz.

Türkiye'de ne deprem, ne sel, ne de bunların üzerine gelen kış doğal felaket değildir.

Türkiye'nin başına gelen en büyük doğal felaket politikacılarıdır!

Bize bizden fayda var

DEPREMZEDE yardım diye kıvranıyor.

Devlette kimseyi yardım edecek mecal kalmamış.

Yardımdan geçtik, devletin en üst düzey görevlileri depremzede döver hale gelmişler.

Yardım umudu vatandaşta. Sosyal dayanışmada.

Ancak bu da mümkün olamıyor.

Çünkü hükümet kimsede yardım edecek şevk bırakmadı.

Deprem vergisi diye yine tepemize binmeye hazırlanıyorlar.

Deprem bahanesiyle bizden alacaklar, yine rantiyenin cebine pompalayacaklar.

Depremzede yine kaderiyle baş başa kalacak.

Yine de yeniden bir kampanya başlatmalı, yine vatandaşlar olarak başımızın çaresine bakmalıyız.

Açıkçası bize ancak bizden fayda var.

Dün Doğan Haber Ajansı'nın deprem bölgesindeki muhabirlerinin geçtiği görüntülere baktım.

İnanılmaz bir sefalet.

Bir doğal afet sonrasında bu kadar sefil görüntüler bir Türkiye'den çıkıyor, bir de Bangladeş'ten.

Clinton'ın, ‘‘21 yüzyılın gücü Türkiye'dir’’ sözüyle masturbasyon yapanlar, zannederim 21. yüzyıla girerken depremzede sorununu, depremzedeleri topyekün ‘‘telef’’ ederek çözmek niyetindeler.

Yurttaşını ‘‘telef’’ eden bir zihniyetin 21. yüzyıla ne kadar yakışacağına varın siz karar verin!

Böyle vatandaşa, bu devlet çok bile!

AŞAĞILIK olmak bir şeymiş.

Bir de çukur olmak var. Az sonra yazacaklarım işte o çukurluğu anlatıyor.

17 Ağustos depreminin Yalova'daki yazlık evleri vurduğunu biliyorsunuz. Oralarda da pek çok yurttaşımız mağdur oldu.

Ancak bu mağduriyeti şimdi ranta dönüştürmeye çalışanlar var.

Yalova'da yazlık evi olan, ki bunların pek çoğu lüks daireler veya villalar, şimdi kira yardımı alıyorlar. İhtiyacı olan alsın ve helali hoş olsun ama, Yalova'da durum hep öyle değil.

Adamın evi İstanbul'da.

Hali vakti yerinde.

Ancak Yalova'daki yazlığı hasarlı.

Fakat asıl ikametgáh İstanbul olduğu için aç ve açık değil.

Ama gözü aç bir ‘‘aşağılık ruh’’ olduğu için gidiyor, Yalova'da tapusunu gösterip muhtardan ikametgáh alıyor ve sonra da bununla kira yardımına başvuruyor.

Alacağı 100 milyon lirada gözü.

Vay şerefsiz vay...

Kurtulduğuna ve sıcak bir yerde olduğuna şükretmiyor, depremzedeye verilen yardıma göz dikiyor.

Devlete kızıyoruz kızmasına da, vatandaşı bu kadar aşağılık olunca devlet de ancak bu kadar olabiliyor!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bolu Valisi gibi valiler anında açığa alındığı zaman...



Yazarın Tüm Yazıları