Böyle televizyonculuk olmalı mı?

REHA Muhtar uslanmıyor. Reytingin her şey olmadığını anlamıştır diye düşünüyordum.

Öyle ya, reyting var ama saygınlık yok diye işinden olmuştu.

Ardından gittiği Star'da seçim döneminde kullanıldı ve bir kenara atıldı.

Ama aklı başına gelmedi.

Salı akşamı, ‘‘İtiraf’’ adlı programında yine rezilliğin bini bir para olmuş.

Taraflar küfür kıyamet birbirlerine girmişler, havada bardaklar tabaklar uçuşmuş.

Tam bir rezillik.

Üstelik de banttan.

Hani canlı yayın olsa ‘‘Vallahi oldu engelleyemedim’’ de.

O da değil. Bile bile. Reyting uğruna.

İzlememiş ama okurlardan gelen şikáyetlerle duymuştum.

Bandını alıp izledim.

Olacak şey değil.

Kavga bölümleri ‘‘Tanıtım’’ yapılmış.

Program sırasında döne döne ekrana gelip ‘‘Az sonra’’ deniyor.

Yani bir yere ayrılmayın, rezillik birazdan.

Bu televizyonculuk mu?

RTÜK bu ‘‘pislikleri’’ izlemiyor mu?

İzliyorsa ne yapıyor, çok merak ediyorum.

İstanbul demiştik


FORMULA 1'de de ‘‘ne yazdıysak o’’ oldu.‘‘İstanbul'dan başka bir yerin şansı yok. Çünkü Bernie Ecclestone İstanbul'u istiyor. Pazarlama olarak sadece İstanbul'un şansı olabileceğini düşünüyor’’ diye aylar önce söyledik.

Nitekim öyle oldu.

Formula 1 takviminde 2005 yılından itibaren İstanbul da yer alacak.

Bu İstanbul'u çok farklı bir ‘‘turistik konuma’’ taşıyacak emin olun.

Olay sadece Formula 1 olsa, Antalya ve İzmir daha ‘‘iyi seçenekler’’ olabilirdi. Ancak potansiyel açısından İstanbul çok daha önemli.

Eğer Türkiye'ye bir gün yılda 40 milyon turist gelecekse, Türkiye turizmden yılda 55-60 milyar dolar döviz kazanacaksa, bu işin tek lokomotifi olabilir: İstanbul.

Bugün turizmden en yüksek geliri elde eden Fransa'da Paris olmasa, İtalya'da Roma olmasa, İngiltere'de Londra olmasa bu ülkeler turizmde bu kadar rahat pazarlanabilir miydi?

Diyeceksiniz ki: ‘‘Paris, Roma ve Londra'da Formula 1 mi var?’’

Doğru, yok.

Ama bu kentler zaten pazarlanmış.

İstanbul'un ise bir desteğe ihtiyacı vardı. Bu destek Formula 1 olacak.

Formula 1'le İstanbul atağa kalkacak.

Zaten var olan güzellikleri göz önüne çıkacak.

Kaybedenler üzülmesinler, İstanbul'un büyümesi onlara da yarayacak.

Galatasaray'ın Hasan'a teklifi


KLAVYESİ olan yazıyor. Ama yüzde doksan dokuzu palavra. Galatasaray'da bir Hasan Şaş sorunu yaratmaya çalışıyorlar.

Hasan imza atmış da, atmamış da, Galatasaray'dan teklif bekliyormuş da, İnter'e gitmiş de şu olmuş da bu olmuş da!

Akıllarınca Hasan'ın kafası karıştırılacak, Galatasaray'da sorun olacak.

Gelin ben size işin aslını anlatayım da bu mesele kapansın. Palavracılar da sussunlar.

Fatih Terim'in ‘‘Hasan'ın sorununu halledin’’ demesiyle Galatasaray yönetimi sezon başında Hasan'la masaya oturdu. Ve uzun bir pazarlık yapıldı.

Galatasaray yönetimi Hasan'a şimdiye dek kimseye önerilmemiş bir rakam önerdi.

Bu rakam tamı tamına yıllık 2 milyon dolardı. Bunun üzerine menajerine verilecek komisyon da eklenecek ve Hasan için yılda ‘‘kemiksiz’’ 2 milyon 200 bin dolar ödenecekti.

Hasan Şaş bu teklifi bile düşünmeden geri çevirdi.

Hasan'ın tavrı açıktı. Öncelikle yurtdışını düşünüyordu ve yurtdışında daha iyi bir para umuyordu.

Hasan cephesindeki gelişmeler nedir bilmiyorum. Ama Galatasaray kendi açısından ‘‘müthiş’’ bir teklif yaptı.

Ve o teklif o gün geçerliydi.

Galatasaray, sezon sonuna kadar Hasan'a başka bir teklif de götürmeyecek.

Bir iade daha


ESKİ MHP Gümüşhane Milletvekili Bedri Yaşar da, hak etmeden kendisine ödenen maaşını iade etti.

Yaşar 13 milyar 13 milyon 280 bin lirayı TBMM Saymanlık Müdürlüğü'ne iade etti. Ona da teşekkür ediyorum.

Bu arada geçen dönemden bu döneme devam eden ve bu yüzden ‘‘duble’’ maaş alanlardan iade eden ise henüz olmadı.

Hadi beyler, hak edilmeyen maaşlar lütfen iade.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Toplu taşıma araçlarına binince, aşağıda araca binmeye çalışanları düşünüp, arkaya doğru ilerlediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları