Fatih Altaylı: Böyle hukukun...

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Sabah Gazetesi'nin dünkü 1. sayfası benim günlerdir yazdıklarımda ne kadar haklı olduğumu hatırlatmak için hazırlanmıştı sanki.

Muhabirler, Nejdet Çokan ve Türkan Hiçyılmaz çok iyi bir haber yakalamışlar.

Jet-Pa'nın patronu Fadıl Akgündüz ile kendisini yargılayan mahkemenin hákimi, birlikte bir restoranda kafa çekiyorlar.

Fadıl Akgündüz bu hákimin mahkemesindeki duruşmalara katılmıyor. Anlaşılan hákim Ahmet Rıza Polat, Fadıl'ın ifadesini yemekte alıyor.

Ve haliyle Jet Fadıl duruşmalara katılmadığı halde, hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkmıyor.

Hákim Ahmet Rıza Polat'ın dava ile ilgisi restoranlarla da sınırlı değil.

Çünkü hákim Polat ile Fadıl'ın avukatı Altun Emre arasında da aşk ilişkisi olduğu söylentileri adliyenin dilinde.

Anlaşılan Fadıl'ın ifadesini yemek masasında alan hákim, savunmanın da yatakta yapılmasından yana.

Sonunda bu hákim emekli oluyor ve önce Jet Fadıl'ın yanında avukat olarak çalışmaya başlıyor. Sonra kendi lüks bürosunu açıyor. Hem de görkemli bir kokteylle.

Geçen hafta ben 2531 sayılı yasaya karşı kimsenin kılını kıpırdatmadığını, çünkü zülfü yare dokunduğunu yazmıştım.

Devlet memurları 2531 sayılı yasayı takmıyordu, hákimler ve savcılar ise 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nı.

Bu yasanın 14. maddesi ‘‘...emeklilik, istifa gibi sebeplerle görevlerinden ayrılan adli, idari ve askeri yargı hákim ve savcıların buradan ayrılma tarihinden itibaren 2 yıl süre ile avukatlık yapmaları yasaktır’’ diyor.

Ben bunu yazmış ve eklemişim:

‘‘Bu yasa da uygulanmaz. Dün Bakırköy Adliyesi'nde ifademi alan savcı, bugün Bağcılar Adliyesi'nde Zaman Gazetesi'nin avukatı olarak karşıma çıkar.’’ Dün Fadıl'ı yargılayan hákimin, bugün Fadıl'ın avukatı olarak karşımıza çıkacağını bilmiyordum. O da olmuş. O günkü yazının başlığı, ‘‘Burası hukuk devletiyse...’’ idi.

Bakan mı doğru söylüyor, şimendifer mi?

BİR tarafta kabinenin en düzgün bakanlarından biri. Ve kuşkusuz en başarılısı:

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan. Diğer tarafta ise tüm zamanların en başarısız bakanı:

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk. Aralarında bir suçlama savaşı. Tantan, Çakıcı'yı sorgulamak için Adalet Bakanlığı'nın kendilerine izin vermediğini geçen haftadan beri ısrarla tekrarlıyor.

Hikmet Sami Türk ise önce, ‘‘İzin vermemiz mümkün değil’’, ardından, ‘‘Aslında sorgulanabilirdi’’, son olarak da ‘‘Bizden sorgulama izni istenmedi ki’’ diyor. Hikmet Sami Türk üç ayrı savunma yapıyor, 4 gün içinde. Herkes beğendiği savunmaya inansın.

Ben Hikmet Sami Türk'e zerre inanmıyorum. Türkbank dosyasından Çakıcı'nın adı Adalet Bakanlığı'ndayken çıkarıldı, İçişleri Bakanlığı'ndayken değil. Bu bile kime inanmamız gerektiği konusunda yeterli gösterge.

Geçen haftalarda, ‘‘Hikmet Sami Türk bakansa, diğerleri şimendifer mi?’’ diye yazarken, içimden geçen başarılı bakan tipi Tantan'dı. Bugün bu ikisi karşı karşıya geldi. Bakalım sonuç ne olacak! Ecevit'in tavrından, Hikmet Sami Türk'ün, bağırsaklarının boncuk ürettiğini anlıyorum. Ancak boncuk bile bir yere kadar!

Başbakan çocuklara değil savcılara sahip çıksın!

BOŞ geçen derslerine öğretmen istedikleri ve bunu da pankartla duyurdukları için haklarında dava açılan çocuklara Başbakan Bülent Ecevit sahip çıkmış. Yargı olmayınca, Başbakan sahip çıkıyor. O zaman da yargı iyiden iyiye ortadan yok oluyor. Başbakan'ın bu çocuklara sahip çıkması iyi, hoş da, buna gerek kalmamalıydı.

Ortada yasal bir düzenleme gerekliliği falan olduğunu da zannetmiyorum. Savcı savcı olsaydı, bu çocukların ifadesini alır, dava bile açmazdı. Ama savcı savcı değil.

Savcı işgüzar. Savcının gücü kimilerine yetmiyor, o da savcı olduğunu, dava açabileceğini çocuklar üzerinde kanıtlıyor.

‘‘Ben açtım mı, böyle açarım davayı.’’ İyi halt edersin. 6 tane çocuk. Kendilerince pankart açmışlar. Savcı da dava açmış. Başı göğe ermiştir. Açma davayı. Yetkin var. Takdir hakkın var.

Çocukların yerinde cebi paralı biri olsa, arkası sağlam biri olsa dava açılmazdı. Öyle değil mi?

Çünkü savcıya baskı yapılır, savcı ürkütülürdü. Sayın Başbakan, siz ancak duyduğunuz davaya sahip çıkarsınız. Ki o bile hukuksuzluk olur.

Siz çocuklara değil, savcılara sahip çıkın. Savcıların dayanacakları tek güç yürekleri değil, bağımsızlıkları olsun. Tanıdığım ‘‘aslan gibi’’ savcılar ve hákimler var. Ama sahipsizler. Siz onların yüreğine, yasalarla güç verin. O zaman başbakan olarak sizin ona buna sahip çıkmanıza gerek kalmaz. Hukuk herkese sahip çıkar. Bugün Türkiye'nin Avrupa'dan en büyük eksiği hukuk.

Siz hukuka sahip çıkın.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Asıl erkekliğin dövmekte değil, sevmekte olduğunu

anladığımız zaman...

Yazarın Tüm Yazıları