Böyle derbi olmaz olsun!

İSTANBUL'a müthiş bir vali geldi diye sevinmiştim. Ancak görüyorum ki, o müthiş vali'yi İstanbul'da boğdular. O harika vali, kendi emrindeki bazı birimlere boyun eğiyor.

Galatasaray-Fenerbahçe derbisi ile ilgili yapılan toplantı bunu bir kez daha açıkça ortaya koydu.

Güvenlik toplantısı adı altında bir komedi düzenlendi ve bu komediden ‘‘trajedik’’kararlar çıktı.

Maç saati 16.00'ya alındı. Bakalım Saracoğlu Stadı'nda oynanacak maç da aynı saate alınabilecek mi? Eğer mesele güvenlikse, Saracoğlu Stadı'ndan daha emniyetsiz bir yer Bağdat'ta bile yok.

Hadi onu geçelim.

Fenerbahçeli taraftarlarla Galatasaraylı taraftarların arasına çocuklar oturtulacakmış.

Pes. Bu gibi deplasmanlara giden taraftarların yüzde 90'ı normal değil. Saracoğlu'na giden Galatasaraylının da, Ali Sami Yen'e gelen Fenerbahçelinin de büyük bölümü ‘‘holigan’’.

Kimi hapçı, kimi tinerci. Kendini taşıyan otobüsü bile kıran döken adam.

Bunların yanına çocuklar konulacakmış ki, utanıp edepli otursunlar.

Onların yanına kendi çocuklarını, analarını babalarını koysan tanımazlar.

Ama belli ki, İstanbul Emniyet Müdürü de bunları tanımıyor ve hayal üretiyor.

Aslına bakarsanız, bunca hazırlık, bunca güvenlik tedbirine yazık.

Fenerbahçe deplasmanına Galatasaraylı, Galatasaray deplasmanına Fenerbahçeli gitmez, olur biter.

Hem taraftara yazık, hem de orada görev yapacak on binlerce polise.

Polis savaşa hazırlanır gibi maça mı hazırlanır Allah aşkına.

Biri küçülürken diğeri büyüdü


GEÇENLERDE bir arkadaşımla sohbet ediyoruz. Türkiye'de yargının içinde bulunduğu durumdan ve bir Yargıtay Başkanı'nın tanımlaması olan ‘‘Yargı cüzdanla vicdan arasına sıkıştırılmamalıdır’’ şeklindeki gerçekten söz ediyoruz..

Arkadaşım şöyle bir soru sordu:

‘‘Fatih 9 milyar dolar çalsan ve yakalansan. Kurtulmak için bunun ne kadarını gözden çıkarırsın?’’

‘‘Ben çalmam’’
dedim.

‘‘Yahu de ki çaldın. Ne kadarını kurtulmak için verirsin?’’

‘‘Gerekiyorsa tamamını bile veririm’’
dedim.

‘‘Tamamını vermene gerek yok. Bunun yüzde 1'ini harcasan bile Türkiye'de satın alamayacağın yer yok’’ dedi.

İnanmak istemedim ama haklıydı.

Bu paranın yüzde biri 90 milyon dolar ediyordu.

90 milyon dolar da yaklaşık 140 trilyon Türk Lirası.

Çalınan paranın yüzde biri.

Bu parayla kim bilir kimler cüzdanla vicdan arasına sıkıştırılabilirdi.

Türkiye'de baklava çalan çocukların hapis yatıp, milyarlarca doları çuvalla kaçıranların ‘‘saygın işadamı’’ olarak dolaşmasının nedeni buydu.

Vicdanlar giderek ‘‘küçülürken’’ cüzdanlar giderek büyüyordu.

Cem Uzan’ın söyleyemedikleri


UZAN Ailesi'nin vitrindeki ferdi parti genel başkanı Cem Uzan televizyonuna çıkıp konuştu. Ailesine yapılan haksızlıklardan söz etti.

Devletin el kolduğu İmar Bankası'ndaki mudilerin paralarını ödemediğini söyledi.

Ama kendilerinin hesapları ortadan kaldırdığını, kayıtları yok ettiğini ve vatandaşın bu yüzden mağdur olduğunu, devletin ortada kayıt olmadığı için para ödeyemediğini anlatmadı.

İmar Bankası'ndan Hazine Bonosu alanların paralarının ödenmemesini eleştirdi. Ama İmar Bankası'nın vatandaştan topladığı paralarla Hazine Bonosu almadığını, bu yüzden de ortada parası ödenecek bir bono olmadığını, İmar Bankası'nın Hazine Bonosu değil, ‘‘Uzan bonosu’’ sattığını söyleyemedi.

Ülke çapında yatırım yaptıklarını söyledi ama aldıkları fabrikaları kapattıklarını, işçilerini işten çıkardıklarını, işleyen fabrikaları işlemez hale getirdiklerini anlatmadı.

Cem Uzan televizyonunda aslında şunu dedi: ‘‘Ey ahali ben milyonlarca dolarlık yatlara binen, siz bir otomobil alacak para bulamazken helikopterlerle gezen, bu sefahat aleminde yaşamak için müthiş bir düzen kuran bir ailenin ferdiyim. Ama bugün bu düzenim bozuldu. Milyarlarca dolarım tehlikede. Ne olur bana sahip çıkın ki, ben zengin bir adam olarak yaşamayı sürdürebileyim.’’

Cem Uzan'
ın pek çok kişi ve kurumu mağdur ederek oluşturduğu serveti koruması vatandaşın ne kadar umurunda merak ediyorum.

Niye gelemedin Cem?


CEM Uzan, hiçbir televizyon kanalının kendisini ekrana çıkarmaya cesaret edemediğini, bu yüzden kendi televizyonuna reklam verdiğini söylüyor. Külliyen yalan.

Ben burada kendisine bir kez daha açık çağrı yapıyorum.

Gel. Söz ettiğin cesaretinin yüzde birine sahipsen gel.

Gel de seninle şu son 10 yılda yaptıklarını konuşalım.

Söz. Babanın gençlik yıllarına kadar gitmeyeceğim. Hadi gel.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Rejimler korkuların değil, rejimin mutlu ettiği halkın omuzlarında yükseldiği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları