Biliyorsunuz birkaç yıl önce ÖSS'de bir düzenleme yapıldı ve Meslek Liseleri'nin üniversiteye girişte önlerine bazı engeller koyuldu.
İmam Hatip Lisesi mezunlarının kendi branşları dışında yüksek öğrenime devam etmelerini engellemek için yapılan değişiklikten, diğer meslek liseleri de nasiplerini aldılar.
Bu değişikliğin yapıldığı dönemde ben de bununla ilgili pek çok yazı yazdım.
Yapılan işlem hatalıydı.
Çünkü pek çok öğrenci mağdur oluyordu.
Meslek Lisesi'ne girerken üniversite hayali kuran gençlerin önü
‘‘aniden’’ kesilmişti.
Ben bu değişikliğin yapılmasını ama yürürlüğe 3 yıl sonra girmesini önerdim.
Böylelikle meslek lisesini tercih edecek olan gençler üniversiteye girerken neyle karşılaşacaklarını bilecek ve tercihlerini ona göre yapacaklardı.
O dönem YÖK Nuh dedi peygamber demedi.
Belli ki, yüksek yerden emir almışlardı ve öğrencilerin hakları ve hukukları umurlarında değildi.
Aradan yıllar geçti ve bu mağduriyet ortadan kalktı. Şimdi bu okullara giren gençler ne yaptıklarını, neyi tercih ettiklerini biliyorlar.
Yeniden başa dönmek anlamsız.
Milli Eğitim Bakanı
Çelik, ‘‘Hem okumak hem de dinini öğrenmenin neresi kötü’’ diye soruyor..
Yooo, bir kötülüğü yok.
Normal liselerde de din dersi var.
Bu dersi seçmeli ders yapar ve seçenlere daha fazla din öğretirsiniz olur biter.
Enerji Bakanlığı tepeden tırnağa soruşturulmalı
ENERJİ Bakanlığı sadece bakanıyla, ya da birkaç üst düzey bürokratıyla değil, tepeden tırnağa gözden geçirilmeli.
Çünkü Türkiye'nin son 10 yılına damga vuran yolsuzluk ve yolsuzluk dedikodularının büyük bölümü bu bakanlık kaynaklı.
Çünkü bu bakanlığın yaptığı sözleşmelerdeki
‘‘küsurat’’ oynamaları bile sonuçta yüz milyonlarca dolarlık farklar yaratıyor.
Sonunda zarara uğrayan devlet, kazıklanan ise dolaylı da olsa vatandaş oluyor.
Sabah ve Vatan gazeteleri bir süreden beri
‘‘doğal gaz santrallarındaki’’ vurgunu yazıyorlar.
Rakamlar doğruysa durum dehşet verici.
Şu an için elimde rakamlar yok ama iddialar korkunç.
Sabah'ın bu iddiaları dile getirirken gerçek rakamlardan yola çıktığını düşünüyorum.
Çünkü Sabah'ın ortaklarından birinin enerji yatırımları var. Bir termik santral işletiyor ve elindeki rakamlar mutlaka sağlıklıdır. (Bunu eleştiri maksatlı söylemiyorum. Yanlış anlaşılmasın.)
Dediğim gibi küsuratlar yüz milyonlarca dolarlık farklar yaratıyor.
Aynen ÇEAŞ ve Kepez'de olduğu gibi.
Cem Uzan'ın konuşmalarından anlıyorum ki, devletten tazminat isteme hazırlığındalar.
Devletin imtiyazlarına haklı olarak el koyduğunu onlar da biliyorlar.
Şimdi niyetleri hiç değilse bir miktar parayı geri alabilmek. Bunun için de yaptıkları yatırımları öne sürüp devletten para isteyecekler.
Ancak
‘‘zırnık’’ istemeye hakları yok.
Çünkü yıllardan beri devlete yapmaları gereken ödemeleri öylesine güzel oyunlarla ödememişler ki, bir hesap çıksa sonunda devlete borçlu olurlar.
Bu oyunlar yapılırken, devletin ilgili kurumlarının fark etmemesi imkánsız.
Belli ki, bu iş içerden birileriyle beraber kotarılmış.
Bunları da önümüzdeki günlerde yazacağım.
Türkiye'nin en iyi
‘‘Uzanoloğu’’ olarak.
Kapkaç
EMNİYET Genel Müdürlügü sözcüsü
Feyzullah Arslan, düzenlediği basın toplantısında kapkacın
‘‘sosyal ve ekonomik bir mesele’’ olduğunu vurguluyor.
Elbette öyle.
Terör de sosyo ekonomik bir meseleydi. Suçların büyük bölümünün nedeni aynı. Yani
Arslan'ın söyledikleri anlamsız. En azından kendi görev tanımı açısından anlamsız.
Feyzullah Bey, bazı rakamlar da vererek bu suçun giderek azalmakta olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
Oysa bu suçta azalma falan yak. Tam aksine kapkaç olaylarında büyük bir artış var. İstanbul'da kapkaca maruz kalmayan kadın neredeyse kalmadı.
İkinci, üçüncü tura dönenler var.
İstatistiki azalmanın tek nedeni artık kimse karakola gidip şikáyetçi olmuyor.
‘‘Nasıl olsa yakalanmıyor. Yakalansa da bir şey olmuyor’’ diyen kapkaç mağdureleri, bir de karakola gidip çantadan sonra zamanlarını da kaptırmak istemiyorlar.
Bu da Emniyet'in istatistiklerini
‘‘güzelleştiriyor’’ o kadar.
Geçen gün İstanbul Laleli'den arayan bir okurumun anlattıklarını Sevgili
Feyzullah Arslan'a nakletmek isterim. Laleli'de iki kapkaççı bir turistin çantasını kapıp kaçarlar. Esnaf kovalamaya başlar. Ve bölgede görev yapmakta olan bir trafik polisi de bunları yakalar.İki kapkaççı bir ekip otosuna bindirilir ve götürülür.
Götürülen kapkaççılar iki saat geçmeden yine Laleli'de aynı sokakta işbaşındadır. Kapkaçın sosyo ekonomik nedenlerden kaynaklanan bir suç olduğu doğrudur. Ama polisin bu suça bakışında sorunlar olduğunu
Feyzullah Arslan da kabul etmek zorundadır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kurumları yok etmek için değil yüceltmek için yönetimlerine talip olduğumuz zaman.