BDDK'dan İmarbank'a yasak

ÖNCE İmarbank'ın ‘‘halkı aldatıcı ve kanunen yasak’’ reklam yaptığını yazdım.

İmarbank, reklamlarında bankanın durumu hakkında hem yalan, hem de yasalara aykırı bilgiler vererek yasaları çiğniyordu. Yazdım ve hem BDDK'dan yasayı uygulamasını, hem de Reklam Özdenetim Kurulu'ndan bu reklamla ilgili girişimde bulunmasını istedim.

Önceki gün RÖD'den bilgiyi aktardım.

Bu yazının çıktığı gün, BDDK da bilgi yolladı.

Aynen aktarayım da, ‘‘rahatsızlığı’’ ve ‘‘Fatih Altaylı kompleksini’’ hissedin:

‘‘...‘Özdenetim İmarbank'a Bakacak' başlıklı bölümde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu hakkında yazılanlar gerçeği yansıtmamaktadır.

Söz konusu reklamın 01.02.2002 tarih ve 24658 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun geçici 4. maddesi uyarınca yapılacak özel bağımsız denetimin esas ve usulleri hakkında yönetmelik ve aynı yönetmeliğe ilişkin açıklamada yer alan 31.12.2001 tarihli mali tabloların yayımlanmaması esasına aykırılık oluşturması nedeniyle yayından kaldırılması 11.03.2002 tarih ve 2935 sayılı yazımız ile istenmiş ve ilgili banka söz konusu reklamı yayından kaldırmıştır.

Diğer taraftan kurumumuzun basında dile getirilen özellikle belli kişi, kuruluş ve görevlileri hedef alan sorulara karşı cevap vermesini gerektiren yasal bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bilinmesi gerekir ki, kurumumuz görev bilinci içinde yasaların verdiği görev ve yetkiler çerçevesinde gerektiği zaman gecikmeksizin işlem tesis etmektedir.’’

BDDK’nın yanıtı bu.

Benim yanıtım da, hemen solda.

Lütfen okuyunuz.

Dinleyiniz Engin Akçakoca


BDDK'nın Başkanı diyor ki: ‘‘Bizim basında yer alan uyarılara yanıt verme yükümlülüğümüz yoktur.’’

Siz öyle zannedin Engin Bey.

Ben bu soruları kendim ya da babam adına sormuyorum. Halk adına soruyorum. Eşek gibi çalışarak kazandığı paranın yarısını, sizin gibilerin milyarlarca tutan maaşını ödesinler diye devlete vergi olarak verenler adına soruyorum.

Siz ve sizin gibilerin yok ettiği milyarlarca doları cebinden ödeyenler adına soruyorum.

Onun içindir ki, bana ve benim gibi şerefli gazetecilerin sorduğu her soruya yanıt vereceksiniz. Çünkü sizin patronunuz biziz. Hak ettiğinize hiç inanmadığım maaşlarınızı biz veriyoruz.

Ben veriyorum, benim okurlarım veriyor.

Bu bir, Engin Akçakoca...

Gelelim ikiye.

Yanıtınızda diyorsunuz ki: ‘‘Kurumunuz görev bilinci içinde, yasaların verdiği görev ve yetkiler çerçevesinde gerektiği zaman gecikmeksizin işlem tesis etmektedir.’’

Sallıyorsunuz Engin Akçakoca.

Hiçbir işlem tesis ettiğiniz yok. Benim zorumla yasakladığınız reklamlar martın ilk günlerinde yayınlandı.

Belki bir işlem yaparsınız diye bekledim. Sizden bir ‘‘iş çıkmayınca’’ 7 Mart günü ‘‘Bir bankanın yalan reklamları’’ diye yazdım.

Siz ve o ‘‘müthiş’’ kurumunuz benim uyarımdan 4 gün sonra ‘‘yasaya aykırı ve yalan’’ olduğunu sizin de kabul ettiğiniz reklamları yasakladınız.

Bu mu sizin ‘‘gerektiği zaman’’ anlayışınız, bu mu sizin ‘‘görev bilinciniz’’?

Dua edin ki, benim gibiler sizi uyarıyorlar da, istemeden de olsa görevinizi yapıyorsunuz Engin Akçakoca. İşinizi iyi yapın Engin Akçakoca.

Sizi her zaman uyaracak benim gibi bir ‘‘iyiliksever’’ bulamazsınız.

İşinizi iyi yapın ki, size ödediğimiz o maaşı hak edin.

Tamam mı!

AB'li bizi istemez (1)


AVRUPA'da yaşayan bir yurttaşımızdan: ‘‘Dün arabamla kırmızı ışıkta durdum. Yolun kenarında özenle yapılmış bir yeşil alan. Yeni dikilmiş çiçekler, ilkbaharın coşkusuyla müthiş renklere bürünmüşler.

Önümde bir Opel.

İçinden bangır bangır, otel odasında mangal yapan adamın sesi geliyor.

Vatandaşım da ilkbaharla coşmuş diyorum.

Arabanın arkasında Türk bayrağı ve garip sloganlar. Yanındaki arabalarda ise ‘‘bizi sevmeyen’’ Avrupalılar.

Sesten rahatsız olup otomobillerinin camlarını kapatıyorlar.

Benim vatandaşım ise tam aksine camını açıyor ve bir koca torba çöpü, içecek kutularını, káğıtları o yeni düzenlenmiş yeşil alana boşaltıyor ve egzoz dumanları içinde basıyor gaza.

Biz sevmeyen Avrupalılar ise hayretle bakıp, bizi ‘biraz daha çok sevmemeye' karar veriyorlar.’’


NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Dostluk kazansın diyenler, el altından düşmanlık tohumları ekmediği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları