BDDK tahsilat mı yapıyor, soyguna yardımcı mı oluyor?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ÇUKUROVA Grubu, BDDK ya da TMSF ile ‘yeni’ bir anlaşma yaptı.
Bu anlaşmanın kokusu daha önce çıkmıştı ve ben de TMSF Başkanı’na ‘6.2 milyar dolar borçları var. Bu kadar borcu bu kadar kısa sürede nasıl ödeyecekler?’ diye sormuştum.
Yanıt makul gibiydi. Ertürk, ‘Vade kısalacağı için faizler geriye doğru yürüyecek. Haliyle borç miktarı da o kadar olmayacak’ demişti.
Ne yazık ki, geriye yürüyen sadece faizler olmadı.
Çukurova Grubu Pamukbank’ın içini boşaltmış ve benzer bir şeyi Yapı Kredi’de de gerçekleştirmişti. O dönem Pamukbank’a el konmuş, Yapı Kredi’nin de yönetimine BDDK temsilcileri atanmıştı.
Şimdi o güne dönelim ve Çukurova Grubu’nun BDDK ile anlaşarak kabul ettiği borç rakamını bir görelim.
BDDK ve Çukurova Grubu’nun mutabık kaldığı anlaşmaya göre bankaya el konulduğu tarihte Çukurova Grubu’nun Pamukbank’a 2 milyar 822 milyon dolar borcu vardı. Bankanın elinde ise o günkü değeri 264 milyon dolan Turkcell hissesi bulunmaktaydı. BDDK bankaya el koyunca ‘anlaşılmaz’ bir kararla bu hisseleri Çukurova Grubu’na vermiş ve hisselerin bedelini de alacaklara kaydetmişti. Böylece devletin Çukurova’dan alacağı miktar 3 milyar 86 milyon dolara yükselmişti. (Ben o dönemde bu hisse devrini de eleştirmiştim.)
Varılan anlaşmaya göre Çukurova Grubu Pamukbank’tan kaynaklanan 3 milyar doları aşkın borcunu devlete 15 yılda geri ödeyecekti. Ve bu süre içinde libor artı yüzde yarım faiz uygulanacaktı.
Bu durum da başlı başına bir komediydi çünkü devlet bu parayı yüzde 8’i bulan reel faizle kapatıyor ve Çukurova Grubu’nu finanse ediyordu.
Bu ‘ballı’ anlaşmaya rağmen Çukurova Grubu ‘doymak’ bilmedi.
Ve bir buçuk yıl sonra yeni bir anlaşma için masaya oturdu.
Vadeyi kısaltmak istiyordu.
TMSF de Çukurova’nın oyununa geldi. Ama ne geliş.
15 yıl vade 13 aya indirildi. Ve faizlerden indirim yapıldı.
Fakat yıllık libor artı yüzde yarım yani yaklaşık yüzde 3 olarak eklenen faiz, yıllık yüzde 7,5 olarak geri çekildi.
Ve varılan anlaşmaya göre Çukurova 13 ay içinde ana para olarak 2 milyar 65 milyon dolar, faizler dahil 2 milyar 100 milyon dolar ödeyecek.
Anlayacağınız vade kısalırken sadece faiz değil ana para da kısaldı. 3 milyar 86 milyon lira olan anapara borcu 2 milyar 65 milyon dolara indi.
Çukurova Grubu’na devletten 1 yıl içinde 1 milyar 21 milyon dolarlık bir ek kıyak yapıldı. İşin komiği bana sorarsanız bu anlaşma da yürümeyecek.
Çukurova Grubu en geç Nisan 2005’te daha da indirimli yeni bir anlaşma için BDDK’nın karşısına oturacak.
Bu arada da Çukurova’nın iştirakleri devlet tarafından finanse edilecek.
Üstelik bu sadece Pamukbank’la ilgili olan bölüm. Benzer bir kazık da Yapı Kredi’den geliyor ama onu da başka bir güne bırakalım.
Ey Türk halkı, yine soyuluyorsun haberin olsun...
Aynen Uzan olayında olduğu gibi ben uyarmaya devam edeceğim.
Eğriye eğri doğruya doğru
BAŞBAKAN Erdoğan’ı eleştiren önceki günkü yazımdan sonra yüzlerce mesaj geldi.
‘Bak sonunda sen de hükümetin ne olduğunu anladın’ diye.
Garip bir milletiz. Bir şeye ya külliyen karşı olmamız gerekiyor, ya da külliyen yandaş.
Herkesin beğenilecek ve eleştirilecek yanları olduğunu kabul edemiyoruz.
Ya toptan kötü, ya toptan iyi.
Ama şunu herkes bilsin ki, bir yazı benim bu hükümetin ‘doğru’ yaptıklarına karşı çıkacağım anlamına gelmez.
Aksine, hükümetin doğrularını desteklemeye devam edeceğim ve bu hükümetin pek çok alanda çok olumlu işler yaptığına inanıyorum.
Beğendiğim ve bazıları çok kızsa da ‘güvendiğim’ Başbakan Erdoğan’ı söylediği ‘gereksiz ve yanlış’ bir cümle yüzünden mahkum etmem.
Eleştiririm. Ama doğrularını desteklemeyi sürdürürüm. Tabii yanlışına yanlış demeyi de.
Çünkü ben hükümetleri değil, Türkiye’nin geleceğini destekliyorum. Turgut Özal’dan bu yana gördüğüm en iyi başbakanın doğrularına desteğim sürecek. Beğenseniz de, beğenmeyip ‘Satılmış, alçak, şerefsiz’ deseniz de.
NOT: Başbakan Erdoğan’ın İran gezisi sırasında gazetecilerle girdiği sıcak diyalog, gerginlikten kaynaklanan çıkışından kendisinin de rahatsız olduğunu gösteriyor. Hepimiz adına olumlu bir gelişme.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Çocuklarımıza bırakacağımız en güzel geleceğin toplumsal barış içinde yaşamak olduğunu anladığımız zaman.