BDDK içinden bana önemli bir iddia ulaştı. Biliyorsunuz, bir süreden beri BDDK ve TMSF’nin Mehmet Emin Karamehmet ile yaptığı anlaşmanın açıklanmasını istiyorum.
İstiyorum ki, bu anlaşmadaki ‘açıkları’ ve ‘rezillikleri’ bulup yazabileyim.
Ancak haftalar önce açıklanacağı söylenen anlaşmayla ilgili BDDK’dan bir ses yok.
Allah uzun ömür versin, eski Başkan Engin Akçakoca da, hesabını veremeyeceği işler yapmaya başlayınca benim sorulara yanıt veremez olmuştu.
‘Bunlar da öyle oldu galiba’ diye düşünürken, BDDK içinden ilginç bir ‘tüyo’ geldi.
Bana gelen bilgiye göre, BDDK yönetiminde ve BDDK çalışanları arasında benim gibi düşünenler varmış.
Kurul üyelerinden 2 kişi ve BDDK’da sorumlu mevkilerde çalışan bazı ‘şerefli’ bürokratlar, Mehmet Emin Karamehmet ile yapılan anlaşmayı ve bu anlaşmanın eklerini imzalamayı reddetmişler.
Bu nedenle anlaşma bir türlü imzalanıp yürürlüğe sokulamıyormuş.
Eğer bu bilgi doğruysa, Türkiye’nin birkaç milyar dolar daha soyulmasına ‘aslanlar’ gibi direnen bu şerefli adamların ellerine sağlık.
Sel felaketinde herkes haklı, herkes haksız
İSTANBUL’u vuran sel felaketinin ardından herkes birbirini suçluyor. CHP, AKP’yi; AKP’li belediye başkanı, eski belediyeleri, herkes herkesi.
Aslında işin doğrusu da bu.
Herkes suçlu.
Mesela Alibeyköylü bir vatandaş dert yanıyor: ‘42 yıldır burada oturuyorum. Evimi 84 kez su bastı.’
Peki senin ne işin var hálá orada?
CHP, AKP’li belediyeyi suçluyor. Peki o sel basan varoşlarda yıllarca İstanbul’u yöneten belediyelerin, varoşlara gelenlere bedava süt ve ekmek promosyonu yapan Nurettin Sözen’in hiç mi suçu yok?
Tayyip Erdoğan kaçak inşaatların kusurlu olduğunu söylüyor. 1994 seçimleri öncesinde kendi oturduğu evin kaçak olduğu ortaya çıkan Tayyip Erdoğan, bu kenti bir buçuk dönem yönetmedi mi?
Herkes herkesi suçluyor ve herkes doğru söylüyor. Herkes suçlu.
Ama bir şey net.
Aslan yaşadığı yerden belli olurmuş.
Biz b.. içinde yaşıyoruz.
Sigaranın vergisi çok az
TÜRKİYE’de devlet vergi toplamaktan aciz, ücretliler dışında kalan vatandaşlar vergi ödemekten kaçar olduğu için Maliye, ‘dolaylı vergi’lerle vergi toplamaya çalışır.
KDV, ÖTV gibi vergiler malların fiyatlarının üzerine bindirilir.
Burada mantık şudur:
Alacak parası varsa vergi kaçırmıştır.
Böylelikle namuslu, vergisini ödeyen vatandaş iki, hatta üç kere vergilendirilmiş olur.
Hele hele bazı ‘zaruri’ ihtiyaçlar vardır ki, bunların vergileri ve fonları acımasızdır.
Mesela, akaryakıtta malın fiyatının çok çok üzerinde fon ve vergi vardır.
Bununla ilgili olarak birisi sesini yükseltince hemen Avrupa’daki akaryakıt fiyatları örnek gösterilir ve Türkiye’deki akaryakıt fiyatının Avrupa standardına yakın olduğu anlatılır.
Biz de bu açıklamaya ses çıkarmayız.
Ancak akaryakıt gibi temel bir maddede ‘Avrupa standardında’ uygulanan vergi ve fonlar, nedense ‘sigara ve tütün’ gibi zararlı bir madde söz konusu olunca uygulanmaz.
Temel bir enerji kaynağı acımasızca vergilendirilirken, tütün gibi bir ‘zehir’ kaynağında vergiler insaflı tutulur.
Ben hep merak ederim; madem akaryakıt fiyatında Avrupa fiyatını temel alıyoruz, sigarada neden aynı işi yapmıyoruz?
Bugün Avrupa’da, daha doğrusu gelişmiş ülkeler arasında sigaranın en ucuz olduğu yer Türkiye.
İngiltere’de bir paket sigara 7 milyon TL’nin üzerinde.
Avrupa’da ortalama fiyatlar 6 milyon TL civarında.
Amerika’da da durum hemen hemen aynı.
Sigaranın maliyeti ve fiyatı hemen hemen her yerde aynı olduğuna göre demek ki, tütün ve tütün mamulleri üzerinde çok ciddi bir vergi var.
Üstelik bu vergi haksız bir vergi de değil.
Sigaranın neden olduğu ‘sağlık sorunları’ nedeniyle her yıl devletin sosyal güvenlik kurumlarının uğradığı zarar ancak milyarlarca dolarla ölçülebilir.
AB’ye girmeye hazırlanan Türkiye, bütün vergilerde AB’nin üzerinde oranlar uygularken, sigarada neden bunu yapmaz?
Varsa bir yanıtı olan, versin!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ülkeyi yönetenler ülkenin soyulmasına bırakın seyirci kalmayı, aracılık etmedikleri zaman.