ADALET Bakanı Cemil Çiçek arayınca tek konu özürlü personel alımı için açılan sınav olamazdı elbette. O konuyu dün yazdım.
Bakanla konuştuğumuz konular arasında son günlerde kendisinin de fazlasıyla serzenişte bulunduğu meseleler yer aldı.
Dünkü bir başka yazıma konu olan Şişli Cumhuriyet Savcılığı'nın Uzanlar'la ilgili konularda ağır kalışıyla ilgili ithamları da Bakan Çiçek'e hatırlattım.
‘‘Şişli Savcılığı için çeşitli iddialar var. Ben savcılığı savunan bir yazı yazdım, dört koldan itiraz geldi. Bir soruturma açılacak mı?’’ diye sordum Adalet Bakanı'na.
‘‘Hayır’’ dedi. Şişli'deki savcılara güveni tamdı bakanın. ‘‘Gereğini yapacaklarından kuşkum yok’’ diye ekledi. Yargıya siyaset adamı olarak müdahil olmak istemiyordu. Ancak bazı şeyleri söyleme ihtiyacı duyduğunu ve bu yüzden birkaç çıkış yaptığını anlattı.
Şişli Savcılığı ile ilgili iddialar içinse, ‘‘Herkes kendi görevini tam yapacak. BDDK onlarca dosyayı bir çuvala koyup savcılığa gönderince işini yapmış olmaz. Bankacılık onların uzmanlık alanı. Suçları bir bir tespit edecekler. Savcılığa ve mahkemelere doğru düzgün hazırlıkla, delillerle gidecekler. Burada birlikte hareket etmek lazım. Ben savcılığa yolladım onlar yapmadı, deyip işin içinden sıyrılamazsınız. Ortada bunca suç varken, ortalıkta suçlu yoksa bir acayiplik var demektir. Bunun suçu hep mahkemelerde mi?’’ diye konuştu.
Bakan Çiçek, bankacılık suçları için kapsamlı bir araştırma gerektiğini, bu bankalarda geçmiş yıllarda hazırlanan murakıp raporlarından yola çıkarak ihmal veya suiistimalin hangi noktada başladığının bulunmasının şart olduğunu söyledi.
‘‘Kimin görevini yapmadığına bakmak lazım. Murakıp mı gerçekleri saklamış? Yoksa onun üzerindeki bürokrat mı işi engellemiş. Yoksa siyaset mi baskı kurup örtbas etmiş. Bunların tespiti şart’’ diyen bakana, ‘‘Peki bütün bunlar Uzanlar'la sınırlı mı kalacak?’’ diye sordum.
Ve bakanın da en büyük korkusunun bu olduğunu anladım.
‘‘Hayır. Kim varsa hepsinin üzerine aynı kararlılıkla gidilmesi lazım. Bunu yapacak olanlara bizim desteğimiz tam olacaktır’’ dedi.
Ben de ‘‘İnşallah’’ diye ekledim.
Başbakan'ı kandırmayın bende belgesi var
BAŞBAKAN geçtiğimiz günlerde BDDK Başkanı Engin Akçakoca ile bir görüşme yaptı.
Bu görüşmede Başbakan Erdoğan'ın, BDDK Başkanı Akçakoca'ya İmar Bankası'ndaki rezaletin daha önceden bilinip bilinmediğini sorduğu söyleniyor.
BDDK Başkanı, Başbakan Tayyip Erdoğan'a ne yanıt verdi bilmiyorum ama tahmin ediyorum ki, ‘‘Hayır efendim. Böyle bir rezaleti bilmiyorduk’’ demiştir.
Ve eğer böyle söylediyse ‘‘katmerli bir yalan’’ söylemiş demektir.
Çünkü BDDK, İmar Bankası'nın içinde bulunduğu, Bankalar Kanunu'nun tüm maddelerini hiçe saydığını biliyordu. Hem de kendi adını nasıl biliyorsa öyle biliyordu.
Sayın Başbakan, eğer size böyle bir yalan söylendiyse, size hemen yarın İmar Bankası ile ilgili 2001 yılının ortasında hazırlanmış murakıp raporunu gönderebilirim.
Bu raporda bankanın nasıl bir batak içinde olduğu açıkça yazılıydı. Ve o dönemde bu bankaya el konulması için uluslararası finans kuruluşları da bastırıyordu.
Cem Uzan'ın IMF düşmanlığının arkasındaki gerekçe de zaten buydu.
Bu durum BDDK tarafından bilindiği gibi, benim tarafımdan da banka adı verilmeden bir köşe yazısında dile getirilmişti.
O günlerde bu raporun gereğinin yapılmaması, iktidar ortağı partilerden birine yüklü bağış yapılmasından tutun da, BDDK Başkanı'nın tehdit edilmesine varan bir dedikodu yelpazesinde ele alınmıştı. Neden ne olursa olsun gereğini yapmayan kurum BDDK idi.
Şimdi siz bunu sorunca ne dediler bilmiyorum ama yalan söyledilerse belgesi bende mevcut.
İsterseniz yarın gönderirim.
Vekáleten yanıt
ÇAYIRHAN Termik Santralı ile ilgili yazıma Türkiye Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Kasapoğu'ndan bir yanıt geldi. İsmet Bey yanıttan bir tane bana, bir tane de Sabah Gazetesi'ne yollamış olmalı ki, aynı ahvalde bir yazı da orada yer aldı.
Yanıtta özetle şöye deniyor: ‘‘TKİ'nin satış fiyatı önemli değil. Kömürü kaç paraya mal ettiği önemlidir. TKİ kömürü çok daha pahalıya çıkarmakta ancak ucuza satmaktadır. Çayırhan'da TKİ döneminde 12 yılda ortalama yıllık 1 milyon ton kömür çıkarılırken 2000-2002 döneminde yılda 5 milyon ton kömür çıkarılmıştır. TKİ döneminde ton başına maliyet 103 dolarken, santralın özelleştiği 2000-20002 döneminde maliyet ton başına 17 dolara düşmüştür. Yazınızda yer alan kömür satış rakamları ise TKİ ve TEAŞ arasında yapılan mutabakatlarda ortaya çıkan rakamlardır ve kömürün maliyetiyle ilgisi yoktur.’’
Ben Park Enerji'den yanıt beklerken, Türkiye Madenciler Derneği'nden yanıt geldi.
Bilgilerinize...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ülkelerin çıkarlarının bazen paralel hale gelebileceğini idrak ettiğimiz zaman.