IRAK'a yapılacak operasyon, sadece Türkiye'de değil, Amerikan yönetiminde de ciddi bir iç kargaşaya ve çekişmeye neden oluyor.
Özellikle Türkiye'nin tavrının netleşmesiyle beraber, ABD içindeki gerilim de arttı.
Bu gerilimin taraflarından biri Amerikan Dışişleri Bakanlığı, diğeri ise Pentagon, yani Savunma Bakanlığı.
Pentagon, Amerikan politikasının bunca eleştirilmesi ve başta İngiltere ve Türkiye gibi iki ‘‘çantada keklik’’ müttefikte bile ‘‘onay’’ görmemesini Dışişleri'nin ‘‘hatalı’’ politikalarına bağlıyor.
Bu nedenle de, Dışişleri Bakanlığı'na politika üretmekte yardımcı olan enstitüler, think tank'ler, akademisyenler şimdi Pentagon'un hedefi.
Pentagon'un ‘‘askeri altyapısını’’ oluşturduğu Yeni Dünya Düzeni'nin siyasal altyapısının hazırlanamamış olmasının faturası Dışişleri'ne kesiliyor.
Burada Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu ‘‘siyasi durumu’’ oluşturanların da payı göz ardı edilmiyor.
Ve şimdi Pentagon hesap kesmeye hazırlanıyor.
Dışişleri ise ‘‘hataları’’ telafi etmek için son girişimlerini yapmak için hazırlanıyor..
Amerikan Dışişleri Bakanlığı şimdi Türkiye'deki siyasi dengelerle oynayabilmek için bir süredir ortalarda görünmeyen aktörlerini yeniden ‘‘piyasaya’’ sürecek.
Ben ABD Dışişleri'nin bu oyunu Türkiye'ye bir kez daha yutturabileceğine inanmıyorum.
Ama deneyecekler.
Bu gelişmelerle TBMM'nin cumartesi günü aldığı karar tarihsel bir önem kazanıyor.
Ve aslında Türkiye'nin önemini de arttırıyor.
Türkiye, Amerikan Dışişleri'nin IMF ve Dünya Bankası yoluyla ‘‘kontrol’’ edebildiği siyasi ağırlığı olan ülke olmaktan çıkıp, ‘‘bölgesel siyasi güç’’ olduğunu gösteriyor..
ABD Dışişleri'nin küçümsediği ülke değil, Pentagon'un önemsediği ülke oluyor.
AKP'li ‘‘isyancı’’ milletvekilleri bilmeden ve belki de istemeden ABD politikasını bozuyorlar.
İyi de oluyor.
Benim soruma hálá gülüyor musunuz?
AYLAR önce Abdullah Gül'ün Dışişleri Konutu'nda yayın yönetmenleri ile yaptığı toplantıda bir soru sorduğumu ve bu soruya Başbakan Gül'ün danışmanlarının güldüğünü yazmıştım.
Sorum şuydu:
‘‘Kuzey Irak'ta Türk askeri ile Amerikan askerleri arasında bir çatışma yaşanması ihtimaller arasında mıdır?’’
Bu soruma daha sonra kimi meslektaşlarım ve bazı ‘‘stratejistler’’ de güldüler.
Ben ise bu ‘‘gülünç’’ suali sormayı sürdürdüm.
Şimdi görüyorum ki, benim soru ‘‘somut’’ bir gerçek olarak giderek yaklaşmaya başladı.
TBMM'nin meşhur ‘‘tezkereyi’’ reddetmesi ile birlikte ABD'nin Kuzey Irak'taki tek dayanağı oradaki Kürt gruplar.
Tezkerenin çıkması ihtimal dahilindeyken bile Türkiye ile Kürt gruplar arasında dengeli bir siyaset izleyen Amerika'nın şimdi ağırlığını ne yönde kullanacağını tahmin etmek için ‘‘káhin’’ olmaya gerek yok.
Bunu anlayan Kürt grupların Türkiye'ye karşı aldıkları tavır da giderek ‘‘sapıtma’’ noktasına doğru ilerliyor.
Bu gidişat sonunda Barzani ve Talabani ABD destekli bir ‘‘devlet’’ girişimini başlatırlarsa Türkiye'nin ne yapacağı bir sır değil. Hatta bu konuda alacağımız tavır Türkiye'nin belki de en net ve açık politikası.
Hal böyleyken, ABD bölgedeki Kürt grupları ‘‘koruması’’ altına aldığını ‘‘net’’ bir biçimde ortaya koyuyor.
Bunların toplantıları bile ABD ve CIA koruması altında yapılıyor.
Gelişmelerin Türkiye'nin istemediği noktaya doğru ilerlemesi halinde bölgedeki muhtemel çatışmada ABD'nin de taraf olma olasılığı ‘‘yok’’ denemez..
Böyle bir durumda benim ‘‘basit’’ soruma gülenlerin ne yapacaklarını çok merak ediyorum..
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Eğrisinin doğrusuna gelmesinin bir politika olamayacağını anladığımız zaman.