Paylaş
BANKALARIN sahipleri, bankaların zararlarından tüm mal varlıklarıyla sorumlu olsun demek, ‘‘Banka batınca adamı külliyen batırın’’ anlamı taşımamalı.
Tam aksine, adamların borçlarını ödeyebilmeleri için şirketlerin ayakta kalması şart. Fakat bizde işler öyle olmuyor. Banka batınca şirketlerin de yaşamasına izin verilmiyor. Örnek mi, alın size örnek: Ceylan Holding.
Bu köşede defalarca aleyhlerinde yazı çıktı. Ama doğruya doğru, eğriye eğri, bakın şimdi başlarına gelenlere. Ceylanlar'a ait Bank Kapital'e el konuldu.
Bankaya el konulunca Ceylanlar'ın yurtdışında yürütmekte olduğu ve Türkiye'ye çil çil döviz getiren işler birdenbire durdu.
Bu işlerden biri Tel Aviv Havaalanı inşaatı. 70 milyon dolarlık bu iş, Ceylanlar'ın Türkiye'deki durumu belirsizliğe girdiği için elden gitti. Üstelik de 8 milyon dolarlık alacak ve 8.5 milyon dolarlık teminat mektubu arada kaynıyor. Yine aynı grubun Bulgaristan'da mukaveleye bağladığı 250 milyon dolarlık 3 adet hidroelektrik santral işi ve 350 milyon dolarlık otoyol işi de askıda. Oysa BDDK bir an önce alacakları tahsil için Ceylanlar'la imzaladığı protokolü uygulamaya koysa, işler yürüyecek ve borçlar ödenecek.
Türkiye'nin bir şirketi de yurtdışında iş kaybetmeyecek.
Sadece Ceylanlar mı? Ceylanlar'ın durumu, bildiğimiz bir küçük örnek. Devletin yanlış ekonomik politikaları nedeniyle veya kendi hatalarından batan daha pek çok bankanın bağlı olduğu sanayi grupları aynı durumda.
Devletin maksadı bunları batırmak mı, yoksa alacakları tahsil mi? Bir karar versinler ve hızla uygulamaya geçsinler.
Bilerek, isteyerek batırandan ise hesap sorsunlar. İş uzadıkça biri öbürüne karışacak.
Baba batarken oğul barlarda gezerse!
BANKALAR Kanunu'nda yapılan değişikliklerden en fazla kıyamet koparanı, banka sahiplerinin ve aile bireylerinin tüm mal varlıkları ile bankanın zararlarından sorumlu olmalarını öngören madde.
Yani banka batıran, ‘‘Banka battı. Sizin paranız gitti ama benim param duruyor’’ diyemeyecek.
Doğrusunu isterseniz burada bence bir acayiplik yok.
Olması gereken bu gibi duruyor.
Bankayı batıran faturayı öder.
‘‘Ben birkaç yıl hapis yatarım ama yedi sülalem kurtulur’’ mantığı da tutmaz böylelikle.
Öyle ya, bankadan kredi alan şirketler veya bankadan kredi alan ama geri ödemede güçlük çeken vatandaşın gözünün yaşına bakıyor mu bankalar?
Şimdi ben bir bankaya borçlu olsam. Borcum temerrüt faizleriyle, birken bin olmuş olsa, banka benim eve hacize geldiği zaman bana acır mı?
‘‘O bilgisayarı almayın. O bizim küçük oğlanın. Ödevlerini orada hazırlıyor’’ desem dinlerler mi?
Ya da ‘‘Televizyonu kızım aldı. Çeyizine koyacak ama şimdilik bizde duruyor’’ deseniz televizyonu bırakırlar mı?
Hiç sanmam.
Aynı şey şirketler için de geçerli.
Bankaya borçlu olan bir şirket ödeme güçlüğü içine düştüğü zaman haciz işlemi yapmaya gelen banka görevlilerine, ‘‘Bu makineleri bizim oğlanın kayınpederinin verdiği borçla almıştık’’ deseniz dinlerler mi?
Ya da teminat gösterdiğiniz gayrimenkulü elinizden alırlarken, ‘‘Bu bizim hanımın babasından kalmıştı’’ demeniz onları durdurur mu?
Yooo!
Ne alakası var falan da demeyin. O bankalar bize güçlerini, güvenilirliklerini göstermek için o sanayi kuruluşlarını, o mal varlıklarını anlatmadılar mı hep?
Biz ne kadar borcumuzdan tam olarak sorumluysak, banka sahipleri de öyle olmalı.
Baba içerdeyken, oğul barlarda gezip, ‘‘Denizde kum bizde para’’ derken başka türlüsü olmaz!
B.S.K. (Beşiktaş Sabıkalılar Kulübü)
BEŞİKTAŞ Alman Milli Takımı'nın başına gelmesi planlanırken, kokain kullandığı rotya çıkınca dışlanan Christoph Daum'a görev verince burada eleştirdik.
Beşiktaşlı dostlarımız, ‘‘Adama bir şans verin. Bıraktı. Rehabilite olacak. Toplum dışına itmeyelim’’ dediler. Saygı duyduk.
Sustuk. Ancak Beşiktaş açısından durum giderek kötüleşiyor. Daum şimdi Beşiktaş'a Akpoborie'yi getiriyor. İsim yabancı gelebilir. Adam Nijeryalı. Almanya'da Wolsburg takımında oynarken adı Afrika'dan getirilen ‘‘köle çocuk’’ ticaretine karışınca takımdan atıldı. Gerçi bu suç kanıtlanmış değil ama Alman takımı iddiaları spor ahlakına yeterince aykırı bulduğu için Akpoborie'yi kadrodan çıkardı. Şimdi bu adam Beşiktaş'a gelecekmiş. Hoş gelir sefa gelir. Daum giderek Beşiktaş'ı bir sabıkalılar takımı haline getirecek anlaşılan. Her suça bir kadro. Avrupa'da yolsuzluktan sabıkalı adam zor bulabilir. Onu da Türkiye'den alsın.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ağır vicdani yüklerin, adam olma konusundaki en büyük engel olduğunu anladığımız zaman.
Paylaş