Akçakoca Akçakoca'ya karşı

BEN buralarda yokken, BDDK Başkanı çıkıp, İmar Bankası ve Uzan Grubu ile ilgili açıklamalar yaptı.

İmar Bankası'nda çitfe kayıt varmış.

Pek çok hesap bankanın resmi kayıtlarında görünmüyormuş.

Kara para izleri varmış.

Buna benzer daha pek çok ‘‘suçlama’’.

Bu suçlamaları yapan BDDK Başkanı Engin Akçakoca.

Size komik bir şey söyleyeyim mi, Engin Akçakoca denilen bu ‘‘zat’’, kendisi tarafından açıklanan bu ‘‘rezaletlerden’’ ötürü beni dava ediyor.

Şaka değil.

Engin Akçakoca'nın bütün bu söylediklerini ben bundan iki yıl önce yazmışım.

Bankalarda çifte kayıt olduğunu, bankanın yükümlülüklerini yerine getirmemek için resmi kayıtların dışında kayıtlar tuttuğunu, kara para bağlantılarını, hepsini daha önce yazmışım ve hepsiyle ilgili olarak 2 yılı aşkın bir süredir BDDK'yı ‘‘göreve çağırmışım’’.

Bütün bunlara karşılık BDDK Başkanı ne yapmış?

Beni dava etmiş.

Evet, evet, Engin Akçakoca şimdi açıkladığı gerçekleri daha önce yazan Fatih Altaylı'yı yargının önüne atmış.

Ama aynı ‘‘zat’’ şimdi çıkmış benim söylediklerimi söylüyor.

Hiç utanmadan, hiç sıkılmadan.

Şimdi Engin Akçakoca'nın bana açtığı davalarda Akçakoca'nın ‘‘yalan suçlamalarla dava açtığını’’ kanıtlamak için Akçakoca'nın bugünlerde söylediklerini kanıt olarak sunacağım.

Yani beni Akçakoca'ya karşı Akçakoca'nın sözleri savunacak..

İşin komiği, Engin Akçakoca'nın bana açtığı davalar da, Uzanlar'la ilgili davalar da Şişli Adliyesi'nde görülüyor.

Zannediyorum, hákimler oldukça gülecekler.

Ve Engin Akçakoca'nın kişiliği hakkında da fikir sahibi olacaklar.

Ha bu arada unutmadan söyleyeyim.

Ben de Engin Akçakoca'yı dava edeceğim.

Benim hakkımda ‘‘haksız şikayetle’’ dava açtırarak basını sindirmeye çalıştığı için.

Binali'nin binbir oyunu


BEN yokken meydanı boş bulanlardan biri de, Başbakan Tayyip Erdoğan'dı. Memleketin iliğini kemiğini sömürenlere karşı tavrını çok beğendiğim Erdoğan, iş kendi çevresine gelince işi bir miktar ‘‘savsaklıyor’’. Bu da hoşuma gitmiyor.

Kürsüden bana hitaben ‘‘Bazı köşe yazarları istiyor diye bakan harcamam’’ demiş.

Güzel söylemiş. Ağzına sağlık.

Daha önce de duyduk bu lafları. Şimdi ‘‘esamisi okunmayan’’ siyasetçilerden, liderlerden. Daha da duyarız.

Erdoğan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ı çok seviyor anlaşılan.

Oğluna çıkar sağlamakla suçlanan ve bu suçlamayla ilgili ortada ciddi deliller olan Yıldırım'ın geçmişi de ‘‘benzer’’ vakalarla dolu.

Yıldırım'ın İstanbul Deniz Otobüsleri'nin genel müdürü olduğu dönemde de vukuatları var. Yıldırım İDO'nun başındayken deniz otobüslerindeki büfelerin ve buralardaki temizlik işlerinin başına dayısı Yılmaz Erence'yi getirdi. Erence İDO'nun görevlisi olarak buraları işletmeye başladı. Ancak bir süre sonra Binali Yıldırım bu işin özel sektör tarafından yapılması gerektiğini söyleyerek işi Çağrı Temizlik ve Gıda Hizmetleri unvanlı bir şirkete verdi.

Diyeceksiniz ki: ‘‘Ne var bunda?’’

Ne olacak, ‘‘gelin-kayınpeder’’ olayı var.

İşi alan şirketin sahibi görünen kişi Behice Erence.

Yani İDO adına işin başında bulunan Yılmaz Erence'nin gelini.

Yani Binali Yıldırım'ın dayısının gelini, kuzenin eşi.

Yıldırım'ın olayları bununla da sınırlı değil.

Başbakan Erdoğan bana kürsüden yanıt verdikçe bu dizi sürecek.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Türkiye'de sadece İstanbul'da deprem olacağını zannetmediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları