AMERİKAN terbiyesizliğinin ortaya koyduğu somut bir gerçek var.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden başka çaresi yok.
Hem de bazı kesimlerin Avrupa Birliği'ne itiraz gerekçelerinin tam tersi nedenlerle.
Amerika Birleşik Devletleri'ni yöneten bir grup ‘‘zirzop’’un tavrına bakarsak, ABD bölge haritasını yeniden çizmeye hazırlanıyor.
Bunun uzun vadeli sonuçları ne olur bilemem.
Bunu ABD'deki bu ‘‘veletlerin’’ de bildiğini zannetmiyorum.
Ama onlar uzaktan bir ‘‘oyun’’ oynuyorlar.
Bölgedeki huzuru bozma ve kendi askerlerinin canı pahasına ‘‘deneme’’ yapıyorlar.
Türkiye de bu denemenin yapıldığı yerlerden biri..
Çok açık ve net görünüyor ki, Türkiye'nin ‘‘hassasiyetleri’’ artık ABD'nin ‘‘hassasiyetleri’’ değil.
Daha da kötüsü, Türkiye'nin hassasiyetleri artık ABD'nin ‘‘umurunda’’ değil.
Bunlar arasında Türkiye'nin toprak bütünlüğü de var.
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü koruyabilmesinin yegáne yolu, büyük bir hızla Avrupa Birliği'ne girmek. Bu toprakları Amerikan çıkarlarına karşı koruyabilmek için, bunları Avrupa toprağı yapmak zorundayız.
Zannedildiğinin tam aksine...
ABD’nin eline geçen şifreler değiştiriliyor
DÜN değindiğimiz konu giderek derinleşiyor. NATO müttefiki, dostumuz ABD'nin Kuzey Irak'ta Türk irtibat bürosuna yaptığı baskında sadece askerlerimizi değil, çok önemli begeleri de ele geçirdiğini dün yazmıştım.
Bu begelerin Türkiye'nin bölgede yıllardır yürüttüğü faaliyetin ciddi bir ‘‘bilançosunu’’ içerdiğini biliyoruz.
Türkiye'ye yollanan raporlar, ajanlar, satın alınmış yerel unsurlar, işbirliği yapılan bölgesel güçler...
Hepsi ABD'nin elinde.
Ancak durum bu kadarla da sınırlı değil.
ABD askerleri tarafından ‘‘soyulan’’ irtibat büromuzda ‘‘RT 607’’ olarak adlandırılan bir de haberleşme sistemi vardı.
Bu sistem büro ile Türkiye arasında havadan yapılan haberleşmeyi ‘‘kodlamakta’’ ve bu kodu ‘‘çözmekte’’ kullanılıyordu.
Haberleşme, yollayıcı tarafından elektronik olarak şifreleniyor, iyonosferden yansıtılarak ‘‘adrese’’ yollanıyor ve bu şifre yine elektronik olarak ‘‘adresteki’’ alıcı tarafından çözülüyordu.
Kriptolu bu sistem Belçika'daki bir firma tarafından Türkiye, daha doğrusu için ‘‘Özel Kuvvetler’’ için özel olarak yapılmıştı ve başka bir orduya aynı sistem verilmiyordu.
Bu işi gerçekleştiren cihaz olan RT 607 haberleşme sistemi artık Amerika'nın elinde.
Sistem ABD'nin elinde olsa da, bir işine yarayacak gibi değil.
Çünkü tek başına bir anlam ifade etmiyor.
Ancak buna rağmen olası bir ‘‘sakıncayı’’ ortadan kaldırmak isteyen Türk Genelkurmayı şimdi bütün haberleşme şifrelerini değiştiriyor.
‘‘Dost ve müttefik’’ Amerikan askerlerinin ‘‘dostça tavrı’’, Türkiye'ye epey pahalıya patlıyor.
Keşke gerçek reklamlardaki gibi olsa
HERKESİN kafasındaki soru ‘‘Türk askeri neden karşı koymadı’’.
Özel Kuvvetler'de üst düzey görev yapmış bir komutanla konuşuyorum.
‘‘Türk askerlerini rehin alan Amerikalı askerler tam anlamıyla çapulcu. Bizim çocuklar isteselerdi o çapta 100 Amerikalıya karşı, o binayı savunurdu. Bizimkiler parmaklarını bile kıpırdatmamışlar’’ diyor.
Bunun anlamı şu:
‘‘Genelkurmay, Türk askeri ile Amerikan askerinin karşı karşıya gelebileceğini öngörmüştü.’’
Bölgedeki birliklere büyük bir ihtimalle, ‘‘ABD askerleri ile çatışmaya girmeyin’’ emri verilmişti. Türk Genelkurmayı iki ülke askerleri arasında meydana gelebilecek bir çatışmanın, hele hele kan dökülmesi ve can kaybı halinde iki ülke ve iki ordu arasında kolay kolay onarılmayacak bir yara açacağını düşünmüş olmalı ki, Türk askerine Amerikan askeri ile ‘‘çatışmama’’ emri veriliyor.
Ancak Amerikan Ordusu'nun Türkiye'ye karşı ‘‘vukuat listesi’’ de bir hayli kabarıyor.
1991'de bir kaymakamımızın Amerikalı bir subay tarafından tokatlanması, muavenet olayı, Jandarma Genel Komutanımızın uçağının tacizi... Reklamlara bakarsanız ‘‘Türkler de çok oluyor ama’’. Fakat galiba hayat reklamlardaki gibi değil.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Onurun bir güç değil, bir karakter meselesi olduğunu hatırladığımız zaman.