ABD'deki Türk yandaşları bile Türkiye'deki siyasi partilerden umudu kestiler.
Geçmişte ABD kongresinde Türkiye'ye büyük destek veren bazı ‘‘etkin’’ kuruluşlar, Türkiye'deki siyasetin son dönemde ‘‘başarısız’’ bir sınav geçirdiğini düşünüyorlar.
AKP tam bir hayal kırıklığı.
İktidar partisi, bu çevrelerde plansız, programsız , gayri ciddi ve güvenilmez bir siyasi oluşum olarak görülüyor.
AKP liderini aralık ayı içinde Başkan Bush'la görüştürmüş olmaktan dolayı büyük bir pişmanlık içindeler.
CHP, bu çevreler için AKP'den daha büyük bir hayal kırıklığı. CHP'nin hiç değilse geçmişinde ‘‘ciddi’’ bir parti olduğunu ama bugün ‘‘ucuz’’ siyaset yaptığını söylüyorlar.
ABD'deki Türk dostu çevreler içinde en fazla prim kaybeden ise Kemal Derviş. Borsa deyimiyle Derviş'in ‘‘taban’’ yaptığını söyleyebiliriz. Bundan böyle Derviş'e ABD'den değil destek, yağmurlu havada su bile gelmeyecek gibi bir intiba var. Derviş'in ‘‘ABD'yi unutalım, AB'ye bakalım’’ tavsiyesini de kendisi hakkında oluşan intibayı hissetmesine bağlıyorlar.
DYP lideri Ağar'ın Türkiye'nin derdine ilaç olmayacağı inancı bu çevrelerde hákim. Ağar'ın yakın çalışma arkadaşı Bayar'a ise aynı çevrelerde bir ‘‘küskünlük’’ var.
Bayar'ın Türkiye'ye geliş ve siyasete giriş biçimi konusunda kendisini uyarmış ve yanlış yaptığını söylemişler. Ancak Bayar dinlememiş. Dinlememek bir yana, bu uyarıdan sonra Amerikalı dostları ile ilişkilerini koparmış. Buna da bozuluyorlar.
Amerika'daki Türk dostları bugün Türkiye'de güvenilecek bir siyasi yapı bulamıyorlar ve Türkiye'de siyasetin henüz yerine oturmadığını düşünüyorlar.
Cem Uzan'a ise ‘‘şimdilik’’ ciddi bir siyasi figür gözüyle bakamıyorlar.
Uluslararası şirketlerle olan finansal ve hukuki sorunlarını halletmeden uluslararası kabul görmesinin mümkün olmamasının yanı sıra şimdiye dek her şeye karşı çıkan adam olarak popülarite kazandığını ama asıl olanın ‘‘ne yapacağını’’ söylemesi olduğunu belirtiyorlar.
Türkiye’nin eliti gündemle müthiş ilgili
BİR akşam yemeği. Masada yaklaşık 30 kişi var. Tamamı üniversite mezunu. Hepsi en az 1 yabancı dil biliyor. İki veya daha fazla yabancı dil konuşanlar çoğunlukta.
Aralarında işi gücü olmayan yok. Büyük bölümü üst düzey yönetici. İçlerinden biri gazeteci.
Gergin bir gün geçirmiş. Kuzey Irak'ta Talabani Kerkük'ü ele geçirmiş. Türkiye'nin kırmızı çizgileri ihlal edilmiş. Ordu teyakkuzda. Dünyanın gözü Türkiye'de. Kuzey Irak'a girmekle girmemek arasında sıkışmış bir durumdayız. Hükümet içinde çalkantılar var. AKP'de her kafadan bir ses çıkıyor.
Gün boyunca bütün bu olayları hazırladığı haberlere yansıtmak ve halkı bilgilendirmek için uğraşmış ve geç saatte de olsa doğum günü kutlamasına katılmış. Masaya oturur oturmaz, gazeteci olduğunu bilenlerden biri soruyor:
Bu konuda toplumsal merak tatmin olunca bir diğeri siyasi içeriği olan bir soruyla bunaltıyor gazeteciyi:
‘‘Tayyip Erdoğan'ın Deniz Akkaya'nın sevgilisi olan danışmanı kim biliyor musunuz?’’
Gazeteci onu da bilmiyor. Tam rezalet.
Bu konu da kapanıyor.
Ve nihayet dünyadaki gelişmelere atlanıyor:
‘‘Uday'ın evinde Bush'un kızlarının fotoğrafları bulunmuş. Nasıl fotoğraflar onlar?’’
Gazeteci anlamıyor. Soruyu soran meseleyi açıyor:
‘‘Çıplak falan mı?’’
Gazetici bildiği bir konu olduğu için rahatlıyor:
‘‘Yok canım giyinik.’’ Soruyu soranın fantezileri yıkılıyor. Bir diğeri sözü Saddam'a getiriyor.
‘‘Saddam'ın sevgilisi varmış. İtalyan mı o?’’
‘‘Galiba’’ diyor gazeteci.
Bir diğeri Saddam'ı eleştiriyor:
‘‘Çok zevksiz adam. O ne paçoz kadın öyle. Ben Saddam olucam, o kadar gücüm ve param olacak...’’
Saddam'ın yerinde olsa ne yapacağını öğrenmek mümkün olmuyor. Yanında oturan eşinin çimdiğiyle lafı yarım kalıyor. Yaş günü partisi böyle sürüp gidiyor.
Türkiye'nin üst eğitim seviyesinde, üst gelir seviyesindeki genç yurttaşları Türkiye ve dünya ile ilgileniyorlar.
Haberiniz olsun!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Futbolcuların kalitesinin spor yöneticilerinin ve spor yazarlarının kalitesini aştığını spor yazarları ve spor yöneticileri anladığı zaman.