ABD PKK ile savaşabilir mi?

AMERİKA Türkiye'nin Kuzey Irak'taki askeri varlığını geri çekmesini ve PKK ile mücadeleyi kendisine bırakmasını istiyor.

Amerikan askeri bunu yapabilecek güçte olsa, Türkiye açısından son derece olumlu bir gelişme.

Kimse ölmesin ama benim Mehmedimin yerine başkasının ölmesini tercih ederim.

Fakat kazın ayağı ne yazık ki öyle değil.

Bölgede yıllarca savaşmış Türk komutanlar Amerika'nın ‘‘iyi niyetli’’ bile olsa bu sözünü tutamayacağı kanaatindeler.

Bölgede son tespitlere göre 6 bin civarında PKK militanı var. Bunlar genelde Kandil Dağı'nda barınmakla beraber çok hızla yer değiştirip İran'a geçebiliyor ya da Irak'ın kuzeyindeki yerleşim bölgelerinde gizlenebiliyor. ABD'nin bunları tespiti, izlemesi çok zor. Gelişmiş gözetleme teknikleri ile bunların izini bulsa bile ABD'nin sevdiği türden hava operasyonları ile bunları bulup yok etmesi mümkün değil çünkü hedefleri çok küçük.

Böyle bir mücadelede ABD nizami birliklerini değil, küçük komando birimlerini kullanmak zorunda. Ancak bu birliklerin bölgeyi tanımaması Amerikan askerlerinin başarısız olmasına ve kayıp vermesine neden olabilir. Bölgede konuşulan dilin ABD askerlerince bilinmemesi ve ABD'nin bölgede güçlü bir istihbarat ağı olmaması da bir başka dezavantaj.

Amerikan askeri bölgenin kültürel yapısını tanımadığı için peşmerge ile PKK militanı arasındaki farkı anlamakta güçlük çekecek. Bu durumda yanlışlıkla bölge halkına ya da tam tersi bir şekilde Amerikan birliklerine zarar verilebilir. ABD'nin PKK-Kadek'in gerilla taktiklerini bilmemesi de ABD'nin kaybını artıracak bir başka unsur olacak. İnsan kaybı konusunda çok hassas olan Amerika'nın bu durumu kabullenmesi zor.

ABD bölgede PKK'ya karşı peşmergelerden faydalanamaz. Çünkü peşmergeler gece savaşmaz. Bir harekátı uzun süre devam ettiremez kaçar. Cephane kullanımında savurgandır. Hiçbir sonuç alamayacağı yerde dağı taş günlerce bombalar.

KDP ile KYB birbirine güvenmediği için ortak hareket etmez. Tam aksine her iki grup PKK ile savaşmak için ABD'den aldığı cephaneyi ilerde birbirine karşı kullanmak için saklar.

Bölgeyi bilen komutanlarımız ABD'nin bu teklifinde bu nedenlerle samimi olmadığını düşünüyorlar. Afganistan'da Afgan birlikleri ile birlikte olmalarına rağmen El Kaide'ye karşı başarılı olamayan ABD'nin asıl amacının Türkiye'yi bölgeden çıkarmak olduğunu söylüyorlar.

Türkiye için hayırlı olan da bölgeden çıkmaktır. Ama arkasında bir tehdit bırakmadan.

Ah o üçüncü gol!


SEVGİLİ Gökmen Özdenak. Bir süreden beri her eline geçen fırsatta benim aleyhime yazıyorsun.

Sana kızamıyorum.

Çünkü sen benim tuttuğum takımın eski futbolcususun.

Attığın gollerle az sevinmedim.

Hele hele Rapid Wien'i 3-1 yendiğimiz maçı unutmam mümkün değil. Neredeyse 30 yıl oldu ama o müthiş kafan hálá gözümün önünde.

Bu yüzden sana kızamam.

Senin bana bu kadar öfkeli olmanın nedenini de anlayamıyorum.

Bir süre öncesine kadar beni çok sever, çok takdir ederdin.

Şimdi ise öfkelisin.

Kim bilir belki de haklısın.

Benim de çok sevdiğim, kardeşin Yasin'i Galatasaray'da Lucescu'ya teknik direktör yardımcısı yapmıştım.

Sonra Fatih Terim gelince Yasin'le çalışmak istemedi.

Ben ne yapabilirdim ki!

Sonra gelip Hürriyet'te çalışmak istediğini söyledin.

Sabah'ın spor servisinde mutsuz olduğunu, Hürriyet'te yazmanın daha iyi olacağını anlattın.

Hürriyet'teki odama geldiğin gün bile hálá ajandamda kayıtlı.

Keşke olabilseydi. Ama olmadı. Hürriyet sporu ben yönetmiyorum ki.

Ne yapabilirdim.

Şimdi eline geçen her fırsatta aleyhime birkaç satır karalıyorsun. O kadar zorlama oluyor ki, söverken övüyorsun, onu bile fark etmiyorsun.

Ne diyeyim sana.

Ama emin ol kızmıyorum.

O üçüncü gol var ya, o üçüncü gol.

O golün hatırı büyük.

8 yıllık eğitime darbe


MİLLİ Eğitim'de AKP iktidarı çok önemli bir gol attı ama kimsenin ruhu duymadı.

Bu golle 8 Yıllık Zorunlu Eğitim Kalesi'nin ağları delindi.

Yasaya göre, eğitim çağına gelmiş çocuğunu okula göndermeyenlere hapis cezası uygulanıyordu.

Bu cezanın ertelenmesi veya paraya çevrilmesi de mümkün değildi.

Böylelikle ailelerin çocuklarını hangi gerekçeyle olursa olsun 8 Yıllık Zorunlu Eğitim'den çıkarmaları mümkün olmayacaktı.

İktidarın yaptığı ‘‘yasal’’ bir değişiklikle bu uygulama sona erdi.

Bundan böyle eğitim çağındaki çocuğunu okula göndermeyen ana babalara hapis cezası verilemeyecek.

Bu ceza ‘‘göstermelik’’ bir para cezasına çevrildi.

Bundan böyle bu ‘‘suçun’’ müeyyidesi 300 milyon Türk Lirası para cezası.

Yani çocuğunu okula göndermiyorsan, 300 milyonu vereceksin kurtulacaksın.

Ver 300 milyonu gönder Kuran kursuna.

Bu arada bir küçük değişiklik daha yapıldı ve çocuğunu okula göndermeyip çalıştıranlara da para cezası getirildi.

O da tamı tamına 184 milyon Türk Lirası.

İlk bakışta eğitim cephesindeki bu delik küçük görünüyor ama dev gibi barajlar, küçük delikler yüzünden yıkılıyor.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Suçu kanıtlanmış olanlar, çamurluk yaparak suçlarını unutturamayacaklarını anladığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları