AB’yi bilmezler, AB yazarlar

AB ile ilgili hiçbir fikri olmayanlar, hayatında AB ile ilgili tek bir belge okumamış olanlar, AB ile gelinen noktayı eleştiriyorlar.

Türkiye’nin AB’ye üye olmak uğruna çok tavizler verdiğini, müzakere sürecinde daha da çok taviz verileceğini iddia ediyorlar.

Her şeyden önce Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirmesine taviz gözüyle bakmak, en basit ifadesiyle çağdışılık, cehalet. Kopenhag Kriterleri, Atatürk’ün hedefi olan çağdaş medeniyetin gereklilikleri. Burada taviz verildiyse Türk halkına verildi, başkasına değil.

Müzakere sürecinde çeşitli tavizler istenecek diyorlar. Doğru istenecek. Ama istenmesi verilmesi anlamına gelmez. AB ülkeleri şu an bile birbirlerinden bir şeyler koparmaya çalışıyorlar. Birliğin 25 üyesi de kendi lehine olacak düzenlemeler yapmak ve diğerinden daha fazla pay almak istiyor.

Bu sadece müzakere sürecinde değil, üyelik esnasında da süregiden bir durum.

Bizden de müzakere sürecinde her şey istenebilir. Ama vermek zorunda değiliz. Ya ikna ederiz, ya ikna oluruz ya da canımız çektiği anda masadan kalkarız.

Müzakerelere başlamak, masada istenilen her şeyi kayıtsız şartsız vermek anlamına gelmiyor. Ama bir yanda AB’nin ne ifade ettiğini bilmeyenler, diğer yanda ise AB’yi hálá bir kömür çelik birliği zannedenler.

Her nedense ‘önemsenen’ isimlerinin ardına sığınıp lehte veya aleyhte saçmalayıp duruyorlar.

En ucuz iş kurmak kaç para

TÜRKİYE’
nin en büyük sıkıntılarından biri istihdam.

Bakın BM Kalkınma Programı Danışmanı Dr. Üner Kırdar tarafından hazırlanan küreselleşme raporunun istihdama ilişkin bölümü ne diyor.

Rapora göre, istihdam yaratma maliyetleri belli.

Tarımda bir kişilik istihdam yaratmak için 45 bin dolar gerekiyor. Bu miktar sanayi iş kolunda 65 bin, hizmet iş kolunda ise 50 bin dolar.

Ancak bir sektör var ki, çok farklı. Onun adı ‘bilişim’.

Bu sektörde bir kişiye iş yaratmak için yapılması gereken yatırım 5 bin dolar. Yani tarımın 10’da biri. Sanayinin 13’te biri.

Peki ya sektörlerin yarattığı katma değer.

Tarımınki 6 bin dolar. Sanayininki 13 bin dolar. Bilişiminki ise 32 bin dolar. Bu yatırımın da hızla geri dönüşümü demek.

Bunun için gereken tek şey ise eğitim. Bunu yapabilen ülkeler var mı?

Var elbet. İsveç, Finlandiya ve İrlanda Avrupa’daki örnekler.

En önemli örnek ise hiç kuşkusuz Hindistan.

Hindistan bilgi ve iletişim teknolojisinden 1990 yılında yılda 150 milyon dolar gelir elde ederken, bu miktarı 2000’de 5 milyar dolara, 2001’de ise 50 milyar dolara çıkarmış.

Hindistan’ın projeksiyonlarına göre 2008 yılında bilgi ve iletişim teknolojisinin dış satımından elde edilecek gelir dış satımın yüzde 30’unu teşkil edecek. Yani sıfıra yakın hammadde ile akıl üretip satacaklar. Tükenmeyen, çevre kirliliği yaratmayan ve düşük yatırım maliyetli bir kaynak.

Hindistan’da 1998 yılında 180 bin kişi bu sektörde çalışırken, 2008 yılında 2.5 milyon kişinin bu sektörden ekmek yemesi düşünülüyor.

Hindistan’a giren yabancı sermaye miktarı da 1991’den bugüne her yıl neredeyse yüzde yüz büyüyerek 10 milyar dolara ulaşmış.

Dünyada gelişmek için tek yatırım var artık: İnsan.

Zana’nın yaptığına çok mu şaşırdınız

HERALD
Tribune ve Le Monde’a verilen ilanlardan sonra Leyla Zana ve saz arkadaşlarına yönelik tepkileri izliyorum. Ve haliyle gülüyorum.

Çünkü bu kadın hapisten çıktığı anda televizyon ve gazetelerimiz kendisine ‘kucak açmışlar’, attığı adımı naklen yayınlar olmuşlardı.

Zana ve ‘dostlarının’ 1991 yılında Meclis kürsüsünde başlattıkları gerilimin, 1991-1995 arasında PKK’nın en kanlı tırmanışına kadar uzandığını nedense unutmuşlardı.

Bunların doğrudan doğruya terör örgütünün başkanından emir aldıklarını da nedense hatırlamamışlardı.

Özellikle ‘haber televizyonları’ işin cılkını çıkarınca bu köşeden kendilerini uyarmak zorunda kalmıştım.

Nitekim bu uyarı akılları bir nebze olsun başa getirmiş, geçmişi unutmayanları ekran başında ‘kudurtan’ görüntülere bir son verilmişti.

O gün bunları ‘özgürlük havarisi’ mertebesine çıkartanlar şimdi şaşkın.

Merak ediyorum ne umuyorlardı. Zana ve arkadaşlarının adam olduğunu mu?

İşin acısı, Zana ve arkadaşlarının Kürtlere yaptığı kötülüğü, Türkiye’de kimse yapmıyor.

Bilmem Kürt vatandaşlarımız bunun farkında mı?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Türkiye’nin geleceği için gerekli yasa tasarıları, lobilerin etkisiyle bir kenarda unutulmadığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları