2903 yıl öncesinden bir bayram kutlaması

GALATASARAY Lisesi'nden bir arkadaşım, çok güzel bir yazı yollamış.

Belki daha önce görmüş, bir yerlerde okumuş olabilirsiniz. Belki içindekilerle parça parça bir şekilde karşılaşmış olabilirsiniz.

Ama ben yine de sizinle paylaşmak istedim:

Milat'tan 900 yıl önce yani bundan 2903 yıl evvel insanlar bir tapınağa aşağıdaki yazıyı asarlar.

Sıraya girip okurlar... Birbirlerine sarılırlar... Bayramlarını kutlarlardı.

İşte o yazı:

‘‘Gürültü patırtının ortasında sessizce, sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur var. Sakın bunu unutma.

Herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun.

Bağışla ve unut... Ama kimseye teslim olma...

İçten ol; telaşsız anlat... Kısa, açık ve net konuş...

Başkalarına da kulak ver... Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları, çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız yaptığın planların değil, başardıklarının da tadını çıkar...

Sevebileceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol...

Sevmiyorsan eğer sever gibi yapma...

Çevrene, tanıdıklarına önerilerde bulun...

Fakat asla hükmetmeye kalkma.

İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.

Ve unutma ki, insanlığın sevgi konusunda yüz yıllardır öğrenebildiği kumsaldaki bir kum taneciği bile değildir.

Hayatta kaybedebilirsin. Kaybetmeyi ahlaksızca bir kazanca tercih et.

Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Yıllar geçiyor, geçecek... Yılların geçmesine öfkelenme...

Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.

Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan eğer yelkenlerini rüzgara göre ayarla...

Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir.

Ara sıra kendini tutamayabilirsin... Yüreğini isyana kaptırabilirsin...

Fakat unutma: Evreni yargılamak imkansızdır.

Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol...

Sabırlı, sevecen ol... Erdemini yitirme...

Önünde sonunda sahip olduğun tek servet yine kendinsin.

Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.

Xsentos, Milattan Önce 9. yüzyıl’’


Trafik Şube Müdürü: Yasalar değişirse rüşvet de azalır


‘TRAFİK kuralları değişsin’’ diye yazdım. İstanbul Trafik Şube Müdürü Ali Kemal Hanlı, ‘‘Haklısınız ama değişmesi gereken kurallar sadece onlar değil’’ dedi. Hanlı'nın elinde istatistiki bilgiler var. En fazla yapılan ihlallerle ilgili veriler. Benim yazdıklarım, yani telefonla konuşma, kemer takmama ve hız limitine uymama bunlardan bazıları. Hanlı'ya göre bir başka ihlal ‘‘istihap haddi aşımı’’. Kamyonların tamamı fazla yük yüklüyor. Hanlı, ‘‘10 tonluk kamyonu kantara yolluyoruz. 17 ton çıkıyor. 20 ton çıkıyor. Hangisini yollasak böyle. Bir tek kamyon yok ki, istihap haddine uysun. Değişmesi gereken kurallara bunu da koymak lazım. En azından istihap haddi aşımlarında cezayı şoföre değil, yüklenen malın sahibine kesmeliyiz’’ diyor.Hanlı kuralların değişmesiyle ilgili olarak bir başka gerekçenin de altını çiziyor: ‘‘Sık ihlal edilen bu gibi kurallar polisin de töhmet altında kalmasının nedeni oluyor.’’ Hanlı'ya bunun anlamını sordum.

‘‘Trafik polislerinin rüşvet aldığı yolundaki iddialardan söz ediyorum. Muhakkak ki alan var. Bunlar çok da olabilir. Ama bir insan karakol polisini yılda 1 kere görür, trafik polisini günde 10 kere, her köşe başında görür. Bu görüşmelerde temas arttıkça polisin kirlenmesine de katkı oluyor’’ diyor.

Ali Kemal Hanlı, polisin bu gibi suçlardan dolayı sık sık ve rasgele vatandaşla karşı karşıya gelmesinin rüşvet önerilerini de beraberinde getirdiğini, kuralların değişmesiyle bu gibi suçların ortadan kaldırılarak rüşvetin yaygınlığının da azaltılabileceğini anlatıyor. Hanlı bizim yazdığımız çerçevenin içine yeni unsurlar da katıyor.

Bu durumu daha geniş platformlarda tartışmak gerektiğini düşünüyorum.

Herhalde tecrübeli İçişleri Bakanımız da düşünüyordur.

Yoksam merak etmeyin


SEVGİLİ okurlar. Birkaç günlük bir iş için yurtdışında bulunacağım.

Pazartesi günkü yazımı ulaştıramaz isem pazartesi günü köşe kapalı olabilir.

Merak etmeyin.

Pazartesi yoksam bile salı buradayım.

NOT: Pazartesi yazım yoksa bazıları da gereksiz yere sevinmesinler.
Yazarın Tüm Yazıları