‘Utanç’ ve ‘cesaret’in fotoğrafı

TAMAMI 20 kişi...Aralarında sadece biri kadın...Erkekler ya mahcup ya da başları öne eğik...

Bir tek o dimdik ayakta...

Haberin Devamı

Elinde kendisinin kaleme aldığı bir metin, 20 muhtar adına konuşuyor...

Aslında ne bir mahalle, ne bir ilçe, ne bir il, ne bir bölge, ne de bir ülke...

Dün sabah saatlerinde Siirt Valiliği’nin önünde 19 erkek arasında, “duruşu ve konuşmasıyla” öne çıkan Hacer Çıtak bütün kadınlar adına cesaretle konuştu...

* * *

“Utanıyoruz...” diyerek başladı.

“Böyle bir konudan dolayı gündeme gelmekten büyük bir üzüntü ve utanç duyuyoruz...”

Başında ince bir örtü, siyah süveterinin üzerinde yeşile çalan çiçekli-askılı bir elbise...

Konunun hassasiyetinden dolayı içerikle ilgili yorum yapmak istemiyor.

“Bu iğrenç olayı yapanlar hak ettikleri cezayı sonunda alacaklar” diye haykırıyor.

Taciz ve cinayeti esefle kınıyor.

‘Utanç’ ve ‘cesaret’in fotoğrafı


Tek bir ricası var...

“Lütfen bu olayları bütün Siirtlilere mal etmeyin. Dedikodulara aldırmayıp tüm suçluların bir an önce ortaya çıkması için uğraşalım. Ucu kime dokunursa dokunsun hepsi yargıda hesap versin...”

* * *

Peki, ama kimileri olayın üzerini kapatmaya çalışırken...

Bu konularda çok hassas olduğunu bildiğimiz Tayyip Bey bile ihmali olanlardan hesap sormak yerine “Bir sene önce olan bir olayı gündeme getirdiği için” medyaya kızarken...

Siirt’in üzerine ölüm sessizliği çökmüşken...

19 merkez mahalle muhtarıyla beraber valiliğin önüne yürüyüp “Utanıyoruz” diye haykıran bu cesur kadın kim?

* * *

Dün hem gazetecilik tecessüsü hem de cesaretinden dolayı Hacer Çıtak’ı aradım.

Meğer o da İngiltere’nin en vahşi çocuk cinayetiyle ilgili yazımı okuyormuş.

Öylesine dolmuş ki daha ben sormadan anlatmaya başladı...

“Bakın ne güzel anlatmışsınız, maalesef dünyanın her yerinden böyle ruh hastaları var. Bunu mazeret olarak söylemiyorum çünkü yaşananların hiçbir mazereti olamaz. Bu yüzden muhtar arkadaşlarla çıkıp açıkça olanlardan ‘Utanıyoruz’ dedik. Ama yaşananların tüm bir şehri karalama kampanyasına dönüşmemesi gerekiyor. Suçlular bir an önce yargılansın ama toplum olarak hepimiz bu çocukların bu şekilde yetişmesinde anne-baba-abi-kardeş-amca-hala-öğretmen-asker-polis-siyasetçi ne kadar payımız var onu da sorgulayalım...”

* * *

Anlattıkları bu ülkeye dair beni epey düşündürdü...

En çok da kendi hikâyesi...

Bütün şehir suspus olmuşken cesaretle öne atılan Hacer Çıtak Siirtli bile değilmiş.

Yedi yıl önce polis olan eşinin tayininden dolayı Siirt’e gelmiş.

Memleketi Konya’da başı açıkmış, Siirt’te kendi isteğiyle örtünmeye karar vermiş.

Fakat klasik başörtüsü yerine askeri tesislerde bile sorun olmayan bir örtünme biçimini tercih etmiş.

* * *

Siirt’te 36 yaşında Konyalı “modern-dindar” kadın bir muhtar...

“Zorluk çekmediniz mi?” dedim.

“Gelirken bu bölgeye dair inanılmaz önyargılıydım, ama yaşadıkça hem bu bölgeye hem de ülkeme olan inancım arttı...” dedi...

Veysel Karani Mahallesi’nde Siirtli bir adaya karşı yarışmış.

Mahalleli öyle sevmiş ki bu açık sözlü cesur kadını rakibine açık ara fark atmış.

Siirt’in ilk ve tek kadın muhtarı...

Siirtli kadınların Hacer Ablası, rol modeli...

Yaşanan bu olaylar herkes gibi onu da çok sarsmış.

Toplamış erkek meslektaşlarını, konuşma metnini kendisinin hazırladığı açıklamayı hep birlikte yapmaya karar vermişler...

* * *

Tam Siirt’te yaşanan tecavüz olayıyla ilgili açıklama yapacağı sırada Pervari’den gelen cinayet ve taciz haberiyle iyice sarsılmış.

İşte o an, erkeklerin başı önde, o dimdik ve cesaretle “Utanıyoruz” diye haykırmaya başlamış...

Oysa asıl utanması gerekenler ne topyekûn Siirtliler ne de Siirtlilerin Hacer Ablası ...

Siirtli, Liverpool’lu, Edirneli ya da Konyalı fark etmez...

Asıl utanması gerekenler Pervari’deki cinayetin üzerini kapatmaya çalışanlar...

Davacı olmak yerine taciz ve cinayeti “aile içinde” halledenler...

Aradan bir yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ Adli Tıp raporunu göndermeyenler...

Şehrin imajını korumak adına utanma duygusunu kaybedenler...

* * *

Siirtlilerin Hacer Ablası’nın son bir dileği var...

Siirtlilerin “gerçek ablası” Emine Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile tacize uğramış çocukları tek tek ziyaret etmek...

Tacizin utancıyla konuşamayan çocuklara asıl utanması gerekenlerin tacizciler olduğunu söylemek...

“Korkma yavrum konuş, konuş ki bütün tacizciler utansın...” demek...

Yazarın Tüm Yazıları