PaylaÅŸ
Bu veciz söz bana değil, geçenlerde oğlu Ömer Topbaş ile ilgili Referans’ta çıkan bir haber üzerine sabahın köründe heyecanla telefona sarılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’a ait.
Haber merkezinden arkadaşımız Feray Akşit, geçen ay Türk basınında kız arkadaşıyla çekilen fotoğrafıyla gündeme gelen Ömer Topbaş’ı, hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olan babasıyla ilişkisi hem de babasından bağımsız bir girişimci olarak kendisi ve yaptıkları hakkında konuşmaya ikna etmişti.
Nitekim ortaya babasından bağımsız bir kişilik olmak için mücadele eden genç ve girişimci bir iş adamı profili çıktı.
Kadir Bey memnun, çünkü oğlu bir siyasetçi olarak bırakın kendisi için kambur olmayı, gurur duyacağı işler yapıyor.
Ömer’in hedefi büyük; ‘çocukluk hayalim’ dediği el yapımı çikolatalarla Paris’ten Avrupa’ya global bir marka yaratmak istiyor.
Yapabilir mi?
Göreceğiz.
Fakat 23 yaşında genç bir girişimci olarak belediyede babasının gölgesinde iş kovalamak yerine, daha üniversite öğrencisi iken işe kantin işletmeciliğinden başlaması, sonrasında son yılların popüler sektörü mısır ve organik tarım işine girmesi doğru yolda ilerlediğini gösteriyor.
Şimdiden Pigastro ve Corn in Cup gibi iki marka yaratan Ömer Topbaş’ın girişimcilik hikayesi, babası için neden kambur değil gurur vesilesi olduğunu açıkça gösteriyor.
Çünkü Ömer işe başlarken babasının siyasi nüfuzundan ziyade iş adamı mirasından yararlanmış.
Nasıl mı bakın anlatayım.
Biri Saray Muhallebicisi’nin sahibi ve Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye baÅŸkanı Kadir Topbaş’ın 23 yaşındaki oÄŸlu Ömer TopbaÅŸ, diÄŸeri SütiÅŸ Muhallebicisi’nin aynı yaÅŸlardaki oÄŸlu Emre KocadaÄŸ.Â
İkisi de Koç Üniversitesi İşletme fakültesinde okuyor.
Son sınıfa geldiklerinde babalarının yıllardır kıran kırana süren Saray-Sütiş muhallebicisi rekabetine aldırmaksızın, güçlerini birleştirmeye karar veriyorlar.
Yatırım için babalarından aldıkları harçlık çok minik. Onlar asıl Saray ve SütiÅŸ mutfağında geçen çocukluklarını, orada edindikleri tecrübeyi sermaye olarak kullanıyorlar. Ãœniversite yönetimine gidip derme çatma okul kantinini Pigastro markası ve yepyeni bir konseptle iÅŸletmek istediklerini söylüyorlar.Â
Yönetim bakıyor yeni kafe konseptine sütlü tatlılardan, tavuk döner ve çorbasına, hamburgerden sandviçine alabildiğine zengin ve modern.
Fiks fiyat uygulamasına rağmen işletme maliyetleri ve kar marjları da fena değil. Hemen kabul ediyorlar son sınıfa gelmiş iki girişimci öğrencilerinin yaptığı bu teklifi.
Pigastro bugün Koç’tan Bilgi’ye, Kadir Has’tan Sabancı’ya bir çok vakıf üniversitesinde 10 binden fazla öğrenciye adeta geleneksel Saray ve Sütiş’in modern kantin versiyonu olarak hizmet veriyor.
Babaların siyasetçi kimliği değil iş adamı kimliği oğullarına her alanda kılavuzluk ediyor. Ömer şimdiye kadar yaptıklarıyla genç bir girişimci olarak iyi bir örnek peki ya diğerleri?
Referans Ankara bürosundan arkadaşlar 63 çocuklu AK Parti kabinesinin ‘kimi kambur, kimi gurur’ olarak görülebilecek detaylı bir fihristini çıkardılar.
Ben kişisel olarak babaları siyasetçi diye çocukların yaptığı her şeyin baştan şaibeli olarak nitelenmesine karşıyım.
Mesela Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün daha lise çağında mısır işine giren oğlu Mehmet Emre, yaşıtları dershane kapılarını aşındırırken, hem OKS sınavlarında dereceye girip, hem de amcası ile birlikte Daily Fresh markasıyla alışveriş merkezleri ve Internet üzerinden mısır satışı yapıyorsa bunda gocunacak bir şey yok.
Fakat Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oÄŸlu Abdullah Unakıtan direk babasının alanına giren kararlarla bir takım vergi avantajlarını kullanarak iÅŸ yaparsa, nitekim likit yumurtada KDV’nin %18’den 8’e inmesi ve mısır ithalatında gümrük vergisinin %20’ye inmesi kamuoyunda bu ÅŸekilde algılandı, hem hukuken hem de ahlaki olarak çok tartışılır bir kambur yaratmış olur. Â
Dünyanın her yerinde siyasetçi çocukları istedikleri işi yapar.
Ancak bir şartla. Önce hukuk sonra etik kurallara riayet ederek. Hatta onlardan beklenen, bu şarta, gözler her zaman üzerlerinde olacağı için, daha sıkı bir biçimde riayet etmek.
Türk siyaseti rahmetli Turgut Özal ve ailesini, Süleyman Demirel’in aile fotoğrafını bir kambur olarak yıllarca tartıştı.
Eğer AK Parti hükümeti, ikinci beş yıllık dönemde, yaşları iş yaşamına hazır hale gelen çocukların, aile ve yakınların, sırtında bir kambur olarak hızla büyümesini istemiyorsa en azından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın veciz sözüne kulak versin.
‘Aile ve yakınlar bir siyasetçinin en büyük kamburudur.’
PaylaÅŸ