PaylaÅŸ
Ayrılmaya da hiç niyetimiz yok!
Neden mi?
Dinle Hrantcım, anlatayım.
Önceki gün cenazende iki şey dikkatimi çekti.
Biri hepimizin ruh haline tercüman oldu, diğeri bir ekonomi gazetesi yöneticisi olarak beni özellikle umutlandırdı.
8 km’lik bir güzergahtan mezarına kadar seninle birlikte akan kalabalıklar Balıklı Ermeni Mezarlığı ’nda senin için ayrılmış bölmeye gelince karşılarında kendi şaşkınlıklarını bire bir yansıtan mermerden yapılmış bir melekle karşılaştılar.
Ya da bana öyle geldi!
Mezarının başında seni kucaklamış olmanın verdiÄŸi "huzur ve hüzünle"Âkollarını göğsüne kavuÅŸturmuÅŸ meleÄŸin bakışlarında hepimizin ruh halini yansıtan "derin bir ÅŸaÅŸkınlık" vardı.
Bir yandan "merak etme kucakladım, bastım bağrıma seni" diyen, diğer yandan "iyi de neden?" diyerek şaşkın şaşkın gökyüzüne bakan bir ruh hali.
İnan sevgili dostum önceki gün seninle çatlağa doğru akan herkesin yüzünde, seni tereddütsüz bağrına basan o meleğin şaşkınlığı vardı.
Kaybetmişken bulmanın şaşkınlığı!
Kavuşmuşken yitirmenin sancısı...
İnan bilmiyorum seni o meleğin kucağına yatırırken kayıp mı ettik, yoksa yeniden mi bulduk?
Galiba her ikisi.
İşte bu yüzden "henüz ayrılmadık, ayrılmaya da hiç niyetimiz yok" diyorum.
Tıpkı o melek gibi hala şaşkın şaşkın olan biteni izliyorum...
Ölümün öylesine çok "ilkler listesi" yarattı ki hangisini hatırlatsam.
İlk defa bir cenazenin bütün toplumsal ve siyasal katmanları tam ortasından kesişini mi, yoksa ilk defa bu kadar çok insanın bu kadar çok sesli bir sessizliğe gömülerek seni uğurlayışını mı?
Seni uğurlamak için ilk defa Türkiye’ye gelen Ermeni diyasporasının yaşadığı hayreti mi, yoksa Ermeni diyasporasını ilk defa resmi kanallarla Türkiye’ye davet eden Türk Dış İşleri’nin yaşadığı memnuniyet mi?
Sakın biricik aşkın Rakel’in sana hitaben yazdığı "Sevgilim...." diye başlayan mektubu hatırlatmamı bekleme yüreğim dayanmaz.
Zaten o bile İsa’nın yardımıyla yazabilmiş o ilk ve son aşk mektubunu.
Okuyabilmek için İsa-Mesih kadar merhametli bir yürek gerek.
Nerde bende o yürek!
Dur bozma hemen moralini.
Önceki gün seni uğurlamak için gelen çok sayıda "cesur yürek" vardı.
Saymaya kalksam bu sayfaya sığmaz. En iyisi beni en çok yüreklendirenleri sayayım.
Biliyorsun politikacılardan yana pek umudumuz yok. Ne cumhurbaşkanı, ne başbakan, ne de ana muhalefet lideri seni uğurlamaya cesaret edemedi.
Ancak onlar adına temsilcileri geldi!
Fakat bence önceki gün cenazene yüz binlerin yanı sıra siyasetçilerden daha önemli bir grup "iş insanı" geldi.
"İş insanı" diyorum çünkü artık Türkiye’de iş dünyasının öncülüğünü kadınlar yapıyor. İş adamları ve iş kadınları "özlemini çektiğin yeni bir Türkiye için" ilk defa birlikte yürüyor.
Seni uğurlamak için kiliseye gelen "iş insanları" arasında baktım Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Güler Sabancı en önde.
Bu ikiliyi bir yere not et.
Çünkü onlar senin siyasal yaşamda yıkmaya çalıştığın tabuları ve inşa ettiğin köprüleri iş dünyasında yapıyor.
Biri halen Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birini yönetiyor.
Diğeri televizyon yayıncılığı konusunda gösterdiği başarıya, (sen bu satırları okurken) yeni TÜSİAD Başkanı olarak yenilerini eklemeye hazırlanıyor.
İşte bu iki iş kadını önceki gün ilahiler eşliğinde biricik aşkın Rakel ’i Oya Eczacıbaşı ve Ümit Boyner ’le birlikte sımsıkı sardılar.
İkiyken dört oldular. Benim şaşkın bakışlarım arasında çoğaldılar...
Kiliseye gelen Ä°shak Alaton ve Bülent EczacıbaşıÂgibi onlarca iÅŸ adamı daha vardı.
Fakat ben seni uğurlamaya gelenler arasında özellikle kadınların, ev kadınlarının, iş kadınlarının, sanatçı kadınların çokluğuyla teselli buldum.
Unutma seni de katilini de doÄŸuran bir anne.
Türkiye değişiyor Hrant .
Anneler evlerinden çıkıyor.
Kimi oğlunu ihbar ediyor, kimi kocasının kaybını ev vakur biçimde oğluna haber veriyor.
Sokağa, işe, sanata, sosyal ve siyasal yaşama korkak siyasetçilere rağmen, tıpkı senin çatlağına aktığın gibi artık dört bir koldan kadınlar akıyor.
Bir millet hoyratça susturduğu evladına ağlıyor...
Dedim ya bu bir veda yazısı değil.
Seni MeryemÂgibi baÄŸrına basmış "ÅŸaÅŸkın bakışlı meleÄŸin" bendeki iz düşümleri.
PaylaÅŸ