Paylaş
"Kriz" kelimesini şimdilik lügatimizden düşürdüğü için AK Parti hükümeti ne kadar sevinse azdır!
Şimdi kötü haber.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan piyasalara gökten yağmur gibi para yağarken hükümet, adeta tüm siyasi ve ekonomik riskleri unutup, tamamen rehavete kapılmış görünüyor.
"İyi de yabancılar politik risk primini yerliler kadar abartmıyorsa bu hükümetin kabahati mi?" diyenler olabilir!
O halde daha kötü bir haber.
Küresel sermaye akışının kendi içinde bir mantığı var. Ve o mantık bize kış şartlarına rağmen şu an içinde bulunduğumuz "küresel bahar ortamının" en geç mayıs ayında son bulabileceğini söylüyor.
Yağmur gibi giren para sel olup martta çıkmaya başlarsa "hiç şaşırmayın" diyor.
Şimdi burada FED’in faiz kararları, emtia ve petrol fiyatını tartışacak değilim.
Yapılan tüm analizler hemen her yıl gelişmekte olan piyasalarda benzer bir giriş ve çıkışın yaşandığını, kâr satışlarının mart ayı itibariyle realize olmaya başladığını gösteriyor.
Yani normal şartlarda hemen her yıl gelişmekte olan piyasalarda aralık-şubat arası yoğun girişler, mart-mayıs arası ise yoğun çıkışlar yaşanıyor.
Fakat asıl kötü haber bundan sonra başlıyor.
Çünkü hükümet, -tıpkı geçen yıl olduğu gibi- dip akıntılarla giderek yükselen dalga boyunu görmezden geliyor.
Oysa 2006 Mayıs’ında yaşanan "orta ölçekli dalgalanma"nın yaraları hâlâ tam olarak sarılmış değil.
Bugün hepimizin şikâyet ettiği yüksek reel faiz ve bir türlü tutturamadığımız enflasyon büyük ölçüde o dalgalanmanın sonucu.
Fakat iş bununla da kalmıyor.
Yabancıların şimdilik ciddiye almadığı politik risk primi, tam da Türkiye’yi terk etmeye başlayacakları günlerde önemli hale gelecek.
Yani boş yere "Bu bizim yerliler zaten her zaman karamsar, bakın yabancılara risk olsa oluk oluk para akıtırlar mı Türkiye’ye?" diyerek kendimizi avutmayalım.
Çünkü yabancıların iyimserliği tamamen mevsimsel!
Nitekim dün Referans Noktası’nda konuğumuz olan Fortis Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt tüm iyimserliğine rağmen bu mevsimselliğe dikkat çekmekten kendini alamadı: Mart, nisan ve mayıs mevsimsel olarak yabancı çıkışının ve piyasalarda dalgalanmaların görüldüğü daha riskli aylar...
Gerçi Bayazıt, piyasaların kısmen bu riski satın aldığını belirtiyor ama seçim yılı olması dolayısıyla yapısal reformlar askıya alınacağı için 2007’ye ilişkin hiç de iyimser bir senaryo çizemiyor.
Peki mart ayında başlaması muhtemel olan iniş nasıl olacak?
Bu kez dalga boyunun cumhurbaşkanlığı seçimlerine endeksli olduğunu belirten Bayazıt, birçok karamsar ekonomistten farklı olarak ekonomide inişin "yumuşak" olacağını belirtiyor.
İç talepte ölçülü bir daralma olacağını kabul eden Bayazıt’ın büyüme hızı tahmini ise yüzde 5.5.
Tabii tüm bu görece iyimser hesaplar mart ayında çıkmaya başlayacak sıcak paranın tansiyonunu siyasi istikrarsızlıkla patlatmamamıza bağlı.
Yani cumhurbaşkanlığı seçimleri piyasaları germeyecek bir biçimde sonuçlanırsa bu yılki dalgalanmayı da "kriz" tartışmalarına girmeden atlatabiliriz.
Tersi olursa "kriz"i lügatimizden düşürmek için 5 yıldır uğraşan AK Parti hükümetinin vay haline!
Paylaş