Paylaş
Büyük bir kafile çöl sıcağında Beni Mustalik kabilesine karşı yola çıktılar.
Dönüş yolunda herkes yorgun ve perişandı.
Buna rağmen gün ağarmadan toplanma emri verildi.
* * *
Oysa o sırada Ayşe tuvalet ihtiyacını karşılamak için kamptan epey uzaklaşmıştı.
Yolda akik taşından yapılmış son derece değerli gerdanlığını düşürdüğünü fark etti.
Attığı adımları izleyerek geri döndü.
Uzun aramalardan sonra gerdanlığı buldu.
Fakat geri döndüğünde kervan çoktan toplanıp gitmişti...
* * *
“Nasılsa beni unuttuklarını fark edip dönerler” diye beklemeye başladı.
Bir ara uykuya daldı.
Uyandığında genç ve yakışıklı birinin, Safvan’ın, kendisini beklediğini gördü.
Genç adam büyük bir saygıyla Ayşe’yi devesine bindirdi, Medine’ye doğru yola koyuldular.
İşte ne olduysa bu sırada oldu...
* * *
Medine’de bir anda “Ayşe genç ve yakışıklı Safvan ile birlikte oldu” dedikodusu yayıldı. Öyle ki bu dedikoduyu Ayşe dışında hemen herkes duydu.
Allah’ın elçisi, müminlerin peygamberi, Ayşe’nin biricik sevgilisi Hz. Muhammet bile...
Hatta peygamber himayesindeki bir şair bu konuyu ima eden şiirler yazdı.
Hemen herkes Ayşe’ye soğuk ve mesafeli davranır oldu.
Aşkla bağlı olduğu adam da eskisi gibi yakınlık göstermiyordu.
Her zamanki kabına sığmaz halleriyle olan bitene bir türlü anlam veremedi.
Ta ki bir gün bir arkadaşı dayanamayıp dedikoduyu aktarana kadar...
* * *
Duyduklarına inanamadı.
En çok da kocasının, içini kemiren şüphe ile ona duyduğu derin sevgi arasında kalıp onu bağrına basamayışına içerledi.
Bir peygamber de olsa sonuçta o da insandı. İzin isteyip ailesinin yanına gitti.
Anne ve babasının tesellisine rağmen tek yapabildiği göz pınarları kuruyana kadar ağlamaktı.
Ağladı, ağladı, ağladı...
* * *
Kocası içindeki kuşkuyu giderebilmek için çevresine danıştı.
Özellikle karısı ile rekabet içinde olanlarla konuştu.
Kafasını karıştıran da vardı, onu savunan da.
Gerçeği tam olarak bilemese de çıktı minbere, cemaate konuştu.
“Ben Ayşe’den iyilikten başka bir şey görmedim. Ey inananlar, karım hakkında doğru olmayan şeyleri söyleyenler için ne dersiniz?”
* * *
İçindeki şüphe dinmemişti ama o herkesin huzurunda karısından yana olmayı seçti.
Hemen Ayşe’ye gitti.
Ağlayan karısına “Ey Ayşe eğer masumsan Allah seni kurtaracaktır. Eğer suçluysan tövbe et. Allah tövbe eden kullarını affeder” dedi.
Gözyaşlarını silen Ayşe önce annesine sonra da babasına bir şeyler söylemesi için döndü. Derin bir sessizlik oldu.
Ayşe gür bir sesle konuştu.
“Kesinlikle anladım ki bu dedikodu gönüllerinizde yer etmiş. Şimdi ben size suçsuzum desem (ki Allah suçsuzluğumu biliyor) inanmayacaksınız. Yok, eğer bir itirafta bulunsam belki siz tasdik edeceksiniz ama bu kez de ben kendime iftira etmiş olacağım. Yusuf’un babasına dediği gibi artık bana düşen hakkıyla sabretmektir. Şu söylenenlere karşı sığınılacak ancak Allah’tır.”
* * *
Konuştu ve odasına gitti. Bu kez konuşma sırası Allah’taydı.
O an orada peygamberi şiddetli bir ter bastı. Kendine geldiğinde “Müjde ey Ayşe, Allah seninle birlikte” diyebildi.
Annesi vahiy geldiğini anlayıp Ayşe’yi çağırmaya gitti.
“Kalk onun yanına git” dedi.
Ayşe tüm kadınlar adına tarihe geçecek şu cevabı verdi.
“Vallahi ne ona kalkarım ne de başkasına. Ancak beratımı indiren Allah’a hamd ederim.”
O gün o evde Peygamber’e; “O uydurma haberi getirenler içinizden bir gruptur” diye başlayan on ayet indi.
* * *
Kurmay Albay Berk Erden karısıyla ilgili internette dolaşan çok çirkin bir dedikodudan dolayı intihar etti.
İddialar nedir, ne değildir hiç umurumda değil.
Ben bu yazıyı oğluyla birlikte hıçkırıklar içinde kocasının tabutuna sarılan Özgül Erden için yazdım.
Özgül Hanım keşke o müjdeyi kocanızdan alabilseydiniz. Olmadı...
Ama unutmayın o müjde Ayşe’nin şahsında iftiraya uğrayan tüm kadınlar için...
Allah sizinle...
Paylaş