Paylaş
Ama oldu...
Benim için bugün hiç hazzetmediğim “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” deyimi hepten tarih oldu...
Nasıl mı, gelin en baştan anlatayım...
* * *
Geçen ay Bodrum Aya Nikola Kilisesi’nin yıkılış hikâyesini anlatınca okur bombardımanına tutulmuştum.
Malatya’dan yazan bir okur, Zirve katliamını hatırlatıp Malatyalıların elbirliği ile Hrant Dink’in doğduğu mahalledeki iki asırlık Taşhoron Ermeni Kilisesi’ni restore ettirmesini öneriyordu mesela.
Adana, Sivas, Kayseri...
Hepsinden aynı duyarlılıkta mektuplar aldım.
Fakat bir mektup beni epey düşündürdü...
Ben de o mektuptaki çağrıya kulak vererek “Cemaati kürsüde kilise için bağış yapmaya çağıran imam” başlıklı bir yazı yazdım.
İşte bu çağrı Malatya’da karşılık buldu...
* * *
Dilerseniz önce Sıtkı Kansu’nun o mektubunu hatırlayalım.
“Acaba cuma namazlarından sonra camiler için yapılan yardım talepleri herhangi bir yerde onarılacak bir kilise için yapılamaz mı?
Yazınızı okurken hep bu soruyu sordum kendime. Ve evet dedim, niçin olmasın?
Kuran’ı Kerim ‘Resuller arasında bir fark yaratmadık’ demiyor mu?
Kendi dinime saygı bekliyorsam başkasının dinine nasıl saygı göstermem...
Fakat bir endişem var. Aya Nikola Kilisesi’nin onarımına herhalde yetkililer para ayırmaz. İşte bunun için diyorum ki kilisenin onarımı için cami cemaati para toplasın.
Şöyle bir gözünüzün önüne getirin imam kürsüde cami cemaatini tamiri yapılacak bir kilise için bağış yapmaya davet ediyor...
İşte o zaman gerçek insan, gerçek Müslüman oluruz.”
* * *
Şimdi gelelim bu çağrıya Malatya’dan gelen cevaba.
Tepebaşı Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği Taşhoron Ermeni Kilisesi’ni restore ettirmek için bağış kampanyası başlattı.
Aslında dernek yıkılmakta olan bir caminin kurtarılması için kurulmuş.
Sonra “Avrupa’da çok sayıda cami var, karşılıklı hoşgörünün gelişmesi için biz niye şehrimizdeki kiliselerimize sahip çıkmıyoruz” demişler.
Dernek Başkanı Latif Yıldırım konuyu önce cami cemaatine açmış.
Destek görünce sivil toplum örgütleri ve kentte yaşayan gayrimüslimlerle paylaşmış.
Arkasından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gitmiş.
* * *
Osmanlı döneminde inşa edilen kilisenin bugün üçte biri belediye, üçte ikisi ise Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne ait.
Yıldırım “O zamanlar insanlar bir arada yaşıyor, ibadetlerini özgürce yapıyorlardı. Bu bugün neden olmasın?” diyerek yola koyulmuş.
Cemaatin desteği tam...
Belediye istekli...
Şimdi bütün mesele yasal prosedür...
Yalnız Yıldırım’ın hedefi büyük...
Rahmetli Hrant’ın vasiyetine uygun bir biçimde kiliseyi bir an önce restore ettirip açılışa Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, İspanya Başbakanı Zapatero ve
Obama’yı davet etmeyi planlıyor...
Bence yapar...
* * *
Hıristiyan misyonerlerin boğazlandığı bir şehirde Ermeni Kilisesi’ne cami cemaatiyle birlikte sahip çıkarak her mahallede her türlü farklılığın bir arada yaşayabileceğini yani “Müslüman mahallesinde salyangoz satılabileceğini” ispat eden Yıldırım, Sarkisyan, Zapatero ve Obama’yı da o açılışa getirir.
Yeter ki “görünmez bir el” “yasal prosedür” adı altında devreye girmesin...
Paylaş