Kilidi açacak tek anahtar

TARİHLERE özel anlam atfetmem...

Haberin Devamı

Ama size tavsiyem 3 Eylül 2010 tarihini ajandanıza not edin...

Çünkü hem 12 Eylül’de yapılacak referandumun seyrini, hem de sonrasında yaşanacak gelişmeleri büyük ölçüde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 3 Eylül
Diyarbakır konuşması belirleyecek.

Doğrusu çok merak ediyorum...

Erdoğan Diyarbakır’da ne söyleyecek?

* * *

Bir yanda BDP’nin her geçen gün dozu artan talepleri...

Diğer yanda ‘Öcalan’la pazarlık görüntüsü...’

İki ucu keskin bıçak...

Erdoğan resmen sıkışmış durumda.

Bir yandan Diyarbakır’da yapacağı konuşmayla Kürtlerin gönlünü almak zorunda, diğer yanda orta Anadolu ve sahil şeridini küstürmemek.

Mümkün mü?

* * *

Açıkçası hem ülkenin batısında oluşan hassasiyetlere hem de BDP’nin taleplerine bakınca bunun çok kolay olmadığını görüyorum.

Ama imkânsız değil.

Hele de ister ‘eylemsizlik’ deyin ister ‘ateşkes’, akan kan durmuşken...

* * *

Haberin Devamı

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş dün 12 Eylül’de yapılacak referandumla ilgili aldığı boykot kararında ısrarcı olacağını söyledi...

“Bu karardan dönüş yok. Erdoğan seçim barajını yüzde 5’e indirir, tutuklu arkadaşlarımız serbest kalırsa ve yeni bir Anayasa’da Kürt sorununu çözeceğini bu meydanda söylerse, o zaman değerlendiririz...’’

Gerçekçi olmak gerekiyor...

Bu aşamada başbakan Erdoğan ağzıyla kuş tutsa BDP’yi boykottan vazgeçiremez...

Ayrıca anketler şimdilik buna çok fazla ihtiyaç duymadığını da gösteriyor.

* * *

Kritik konu Kürtler BDP’ye rağmen ‘evet’ der mi?

Kürtlerin ‘evet’e meyilli olduğunu dün bizzat Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Ahmet Türk açıkladı.

Ama arkasından ekledi...

‘DTK daimi meclisi olarak Özerk Kürdistan çözüm önerisini esas alıyoruz...’

* * *

Türk’ün açıklamasına ister ‘yangına benzinle gitmek’ deyin, isterse ‘sonunda ağızlarındaki baklayı çıkardılar...’

Sonuç değişmiyor...

Kürt Meselesi’nin çözümünde makas giderek açılıyor...

İşte bu yüzden 3 Eylül konuşması her zamankinden daha fazla önem arz ediyor...

* * *

Erdoğan’ın önünde çok fazla seçenek yok...

Ne yapacağından ve diyeceğinden çok nasıl yapacağı ve diyeceği önemli...

Bir, KCK ve Ergenekon operasyonlarında tutuklu yargılamalara hızla son verilmesini sağlayabilir...

İki, seçim barajını en azından Kılıçdaroğlu’nun önerisi doğrultusunda %7’ye indireceğini vaat edebilir...

Üç, seçimden sonra daha özgürlükçü bir anayasa sözü verebilir.

* * *

Haberin Devamı

Birincisini 3 Eylül’de sessizce, üçüncüsünü ise bağıra çağıra yapabilir...

Kritik konu ikincisi, yani seçim barajının inmesi.

Tarihlere özel anlam atfetmem.

Ama size tavsiyem referandum ve sonrasını iyi anlamak için 3 Eylül’de Erdoğan’ın bu konuda bir şey söyleyip söylemediğine dikkat edin...

Çünkü makas bu kadar açılmışken, ateşkes dâhil Kürt meselesinin çözümünde kilidi açacak tek anahtar şimdilik seçim barajı.

Baraj ya inecek ya da taşacak!

Yazarın Tüm Yazıları