Paylaş
- Patronluk taslama...
- Sen önce ağız ishaline çare bul...
- Bırak bu dırdırları...
Merak etmeyin niyetim Türk basınında mebzul miktarda bulunan yazar polemiklerinden bir potpuri sunmak değil.
Ben bugün size yaklaşık dört aydır izlediğim biri Amerikalı, diğeri İngiliz iki çok önemli yazar arasında geçen “entelektüel seviyesi hayli yüksek” bir tartışmayı aktaracağım.
* * *
Her ikisini de yaklaşık dört aydır ringe çıkmış boksörler gibi izliyorum.
Çünkü tartışma 30 Nisan 2009’da New York Metropoliten Müzesi’nde başladı.
New York Times gazetesinin düzenlediği “Resesyondan Çıkış” panelinde aslında dört önemli konuşmacı vardı.
New York Times yazarı Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, Financial Times yazarı ünlü İngiliz tarihçi Niall Ferguson, finansçı George Soros ve senatör Bill Bradley.
* * *
Krugman her zamanki Keynesyen yaklaşımıyla “Piyasaları canlandırmanın tek yolu Amerikan hükümetinin daha fazla harcama yapmasıdır” dedi.
Ferguson ise “Amerikan hükümeti bu şekilde bütçe açığı vermeye yani bol keseden harcamaya devam ederse bir noktadan sonra bu durum ABD’nin finansal kredibilitesinin sonu olur” uyarısını yaptı.
Dedim ya Amerikan hazine kâğıtlarının değeri, enflasyon, kamu harcamaları ve bütçe açığı üzerine hayli teknik ve derin bir tartışma.
Her ne kadar Amerikan liberalizminin temsilcisi Krugman ile İngiliz muhafazakârlığının temsilcisi Ferguson iki ayrı kampta yer alsalar da herkes krizden çıkış için yol arıyor.
* * *
Fakat ne hikmetse Krugman panelden birkaç gün sonra gazetedeki blogunda Ferguson’un görüşlerini “Zavallı-depresif-ekonominin karanlık çağına ait” diye niteledi.
Belli ki Ferguson’un panelde söylediği şeyler epey canını sıkmış.
E Ferguson durur mu?
Krugman gibi lafını budaktan sakınmayan Nobel’li bir ekonomistle ekonomi üzerinden kalem savaşına girmenin “gözü karalık” olduğunu kabul etse de son tahlilde Ferguson da İngiltere’nin son yıllarda çıkardığı en popüler tarihçi.
Nitekim Financial Times’ta yazdığı hayli öğretici makalede Krugman’a “Patronluk taslama, çok sevdiğin Keynes’i tarihi konteksi içerisinde yeniden oku” mesajı verdi.
Sen misin Krugman’a Keynes üzerinden ders veren?
O Krugman ki Keynes’i hem yalamış yutmuş hem de dünya görüşü olarak kahramanlaştırmış.
* * *
Krugman o günden bu yana sık sık köşesinde isim vermeden küresel kriz ortamında Keynesyen politikalara neden ihtiyaç olduğunu yazıyor.
Fakat esas vuruşu Ferguson’un Obama ile ilgili mizahi makalesinden sonra yaptı. Çünkü Ferguson siyah beyaz televizyon döneminin kahraman kedisi Felix ile Obama’yı kıyaslayıp “Feliks sadece siyah değil aynı zamanda çok çok şanslı bir kediydi” gibi hayli tehlikeli bir benzetme yaptı.
Krugman, Ferguson’u “ırkçılık” yapmakla suçladı.
Bunun üzerine Ferguson önemli bir Afro-Amerikalı akademisyenden Felix’in siyah olmasına yaptığı vurgunun ırkçılık anlamına gelmeyeceğini söyleyen bir yazı aldı.
Tartışma bir ara öylesine absürd bir noktaya vardı ki Felix’in tüyleri gerçekten siyah mı, kedilerin ırkı var mı yok mu gibi bir boyuta bile kaydı.
Bunun üzerine Krugman, Ferguson’un ırkçı bile olmadığını, ekonomiden anlamayan ama anlıyor gibi yapan gösteriş budalası bir yazar olduğunu yazdı.
Ferguson ise Krugman’ın tartışmayı kaybettiği için bel altı vuruşlarla kişiselleştirdiğini, ağız ishaline uğramış bir blogcu gibi davrandığını iddia etti.
* * *
Pardon ama “entelektüel seviyesi hayli yüksek teknik tartışma” neydi?
Allahtan The Sunday Times yazarı Matthew Lynn, “Krugman’la Ferguson’un enflasyon savaşı” başlıklı bütün bu süreci analiz eden bir yazı yazdı da konu İngiliz medyası ile Amerikan medyası arasında bir savaşa dönüşmekten kurtuldu.
Çünkü bir ara konu iki ülke medyası arasındaki rekabet ve üslup farkına kadar varmıştı. Dün baktım Krugman köşesinde isim vermeden Ferguson’a ve onun gibi düşünenlere “Aptalsın” diyen bir yazı döşenmiş.
Anlayacağınız iki büyük yazar arasında savaş, üstü örtülü de olsa devam ediyor.
Fakat her şeyden önemlisi iki farklı dünya görüşü arasındaki bu polemik, üslup bir kenara esasında hepimizi ilgilendiriyor.
Çünkü bu tartışmanın sonucu sadece Amerikan ekonomisini değil, dünya ekonomisinin kaderini de belirleyecek.
Hükümetler ya “Bir Liberalin Vicdanı” kitabının yazarı Krugman’ın hayli iddialı tezine uyup önümüzdeki bir-iki yıl daha bütçe açığını dert etmeden harcamaya devam edecek ya da en son “Ascent of Money”i yazan Ferguson’un enflasyon ve bütçe açığı uyarısını dikkate alıp frene basacak.
Ama merak etmeyin her iki durumda da içeriği hayli zengin bu sivri polemik devam edecek.
Ne de olsa “kara kedi Felix” bir kez aralarına girdi.
Paylaş