İçiyorsak bir sebebi var

Süt dediysem öyle "aslan sütü" falan değil.

Bildiğimiz süt.

Zaten ilanın amacı, Türkiye’de hayli zayıf olan süt içme oranını Müslüm Gürses üzerinden esprili bir biçimde arttırmak.

Ayrıca sadece Müslüm Baba değil, bir çok ünlü ile benzer konseptte ilanlar hazırlanmış.

Fakat minik bir sorun var.

Tarım Bakanlığı uzun zamandır üzerinde çalıştığı bu kampanyayı hayata geçirebilecek sponsorlarla henüz anlaşamamış.

Ben kampanyanın ilk örneklerini geçen ay Tarım Bakanı Mehdi Eker ile makam odasında yaptığımız sohbette görmüştüm.

Görür görmez de Eker’e yıllar önce Amerika’da süt sektörünü bir anda zıplatan "Got milk?" kampanyasını hatırlattım.

Amerikalı ünlü reklamcı Jeff Manning, süt sektörünün ABD’de giderek daralması üzerine ünlülere sütten bıyık yapmış ve süt sektörü cirosunu bir anda 240 milyon dolar arttırmıştı.

Reklam dünyası Manning’in "Got milk" kampanyasını hâlâ sosyal ve ticari boyutu birleştiren en başarılı reklamlar arasında sayıyor.

Eminim Tarım Bakanlığı’nın hazırlattığı esprili kampanya hayata geçerse benzer bir canlanma Türkiye’de de olur. Çünkü ülkemizde kişi başına süt tüketimi Avrupa Birliği (AB) ortalamasının çok çok altında.

Türkiye’de ambalajlı süt tüketimi kişi başına 6-7 litre civarında.

Hadi siz buna 13-14 litre civarında kayıt dışı tüketildiği tahmin edilen miktarı da ekleyin, sonuç 20 litre ediyor. Oysa AB ortalaması 80, ABD ve Rusya ortalaması ise 90 litre.

Bu şartlarda Türkiye’de hem süt içme bilincinin yerleşmesi hem de hayvancılığın en önemli bacağını oluşturan süt sektörünün gelişmesi için "içiyorsak sebebi var" kampanyası birebir. Tabii gerekli finansal destek sağlanabilirse!

Hafta sonu Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) ile Tarım Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği "Et ve Süt Sektörlerinde Küresel Vizyon" konferansında "süt oturumunu" yönetmek bana düşünce sektörden karşıma çıkan herkese aynı soruyu sordum.

Hem SETBİR Başkanı Erdal Bahçıvan hem de sektörün önde gelen markalarından SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz bu konuda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirttiler.

Sektörden ve Tarım Bakanı Mehdi Eker’den aldığım sinyal "içiyorsak sebebi var" kampanyasının yakında başlayacağı yönünde.

Çünkü Türkiye’de süt üreticilerinin en büyük sorunu "yetersiz ve bilinçsiz" süt tüketimi.

Türkiye’de yıllık süt üretimi yaklaşık 11 milyon ton.

Bu rakam Türkiye’yi dünya süt üreticileri liginde en önde olmasa da önemli bir oyuncu yapıyor. Fakat AB uyum sürecinde eğer gerekli hazırlıklar yapılmazsa Türkiye bölgede çok önemli bir süt ve süt ürünleri üreticisi olmak yerine ithalatçı konumuna düşebilir. Çünkü Türkiye’de üretilen 11 milyon ton sütün hala yüzde 70’i kayıt dışı.

Kayıt altına alamadığımız süt sadece iç pazarda çok ciddi sağlık ve rekabet sorunu yaratmıyor aynı zamanda Avrupa Birliği’nin yakında Türkiye’ye "vatandaşına yetecek sütü madem üretemiyorsun, bizden al" dayatmasını da kaçınılmaz kılıyor.

Komik ama gerçek. Türkiye üretim fazlasını AB’ye ihraç etmek yerine kayıt altına alamadığı sütten dolayı yakında ithalatçı konuma düşebilir.

Anlayacağınız tehlike fazlasıyla kapıda.

Daha komiği dünyanın en büyük süt ve süt ürünleri üreticisi olan AB ülkeleri artık büyümekte güçlük çekiyor. Oysa Türkiye bu sektörde inanılmaz bir büyüme ve bölgesel güç olma potansiyeline sahip.

Bütün mesele bu potansiyeli artık hamasi söylemlerden çıkarıp, uzun vadeli bir vizyonla hiç vakit kaybetmeden uygulamaya geçirmek.

Ben hafta sonu Cevahir Otel’de dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılarla birlikte düzenlenen "küresel vizyon" toplantısında bu işin ilk sinyallerini aldım.

Bakalım süt ve süt ürünleri sektörü bir araya gelip tıpkı ABD de olduğu gibi çok başarılı bir "içiyorsak sebebi var" kampanyasına mı imza atacak, yoksa en basit kampanya da bile omuz omuza veremeyip Türkiye’yi adım adım Avrupa’dan süt ithal eden ülke konumuna mı sürükleyecek?

Eğer ikincisi olursa o zaman süt ve süt ürünleri sektörü hakikaten Müslüm Baba ile Kumkapı’ya gidip "içiyorsak sebebi var" demek zorunda kalabilir!