YUNANİSTAN ’dayım...Sokaklara taşan isyan, protesto ve çatışmanın arka planını anlamaya çalışıyorum...
İnsanlar öfkeli... Çünkü hiç kimse sahip olduğu yaşam standardını kaybetmek istemiyor. Ama sokaklara yansıyan çatışma görüntülerine bakıp tüm bir ülke yangın yeri zannetmeyin, hayat tüm canlılığı ile devam ediyor... Sokak gösterileri Yunan demokrasisinin alametifarikası... * * * Türkiye’de demokrasi ne kadar “devlet” merkezli ise Yunanistan da o kadar “birey” merkezli. Yaşamını Türkiye ile Yunanistan arasında geçiren Herkül Millas bu durumu iki ülkenin tarihi ile açıklıyor. Osmanlı’dan bu yana Türkiye’de hayat hep devlet merkezli oldu. Yunanistan’ın böyle bir geçmişi yok... Herkül Millas iki ülkeyi derinden anlamaya çalışan İstanbul doğumlu saygın bir akademisyen... Ne zaman buluşsak Yunanistan’ın “biraz daha devlet nosyonuna” Türkiye’nin ise “daha fazla bireysel haklara dayalı demokrasi anlayışına” ihtiyacı olduğunu söylüyor. Hayali Türkiye’nin biraz Yunanistan, Yunanistan’ın ise Türkiyeleşmesi... * * * Baksanıza Türkiye’de devlet izin vermediği için Taksim’de 1 Mayıs ancak bu yıl kutlanabildi. Yunanistan’da ise devletin herhangi bir şekilde sokak gösterilerine müdahale edebileceği düne kadar kimsenin aklına gelmezdi... İronik bir biçimde Türkiye’de devletin otoriter gölgesi dağılırken, Yunanistan’da bireylerin keyfi tutumuna dayalı kaotik demokrasi anlayışı yerini daha fazla devlet müdahalesine bırakıyor. * * * Aklı başında her Yunanlı ipin ucunun kaçtığının farkında... Yani ekonomik kriz sadece Yunanlıların yaşam standartlarını değil kaosa çok açık mikro demokrasi anlayışını da sorgulamalarına yol açtı. Artık önüne gelen istediği yerde istediğini yapamayacak. Hocasına kızan öğrenci sınıfın kapısına kilit vurup dersleri bloke edemeyecek. Sendikalar iş yaşamını tembellik üzerine kuran pazarlıklara girişemeyecek. Devlet sadece bol keseden harcama yapmanın aracı olarak görülmeyecek... Gerektiğinde yaşam standardı ve kaotik demokrasi anlayışına müdahale edecek. * * * Süreç sancılı, bu yüzden Yunanlılar herkese ve her şeye kızgınlar... Avrupa’nın 180 milyar Euro’yu kendi bankalarını kurtarmak için verdiğine inanıyorlar. Haksız sayılmazlar... Avrupa ülkeleri ekonomik müdahaleyi geciktirerek hem Yunanistan’ın daha ağır bir bedel ödemesini, hem burnunun sürtülmesini, hem de Alman, Fransız ve İsviçre bankalarının Yunanistan’dan alacaklarının güvence altına alınmasını sağladılar. Sadece bu üç ülkenin Yunanistan’dan alacağı 200 milyar Euro’ya yakın. Yani AB ağır bir kemer sıkma politikası karşılığında Yunanistan’a borç verirken aslında kendi bankalarının alacağını sağlama aldı... Fakat yapacak bir şey yok... * * * Yunanistan iflasın eşiğinde bir ülke olarak bir yanda IMF diğer yanda AB, “kamu güvenliği, mali disiplin, otorite” gibi devlete ait kavramlarla yeniden tanışıyor... İki komşu ülkenin iki ayrı uçta yer almasından müşteki Herkül Millas’ın dileği sancılı da olsa gerçek oluyor... Yunanistan devlet otoritesi ve kemer sıkma politikaları ile tanışırken, Türkiye bir yandan hukukun sınırlarını diğer yandan otoriter devlet anlayışını sonuna kadar zorluyor... Henüz iki ülke de kendi içinde dengesini bulabilmiş değil... Türkiye ve Yunanistan’da tersinden yaşanan dengesizlikler aslına bakarsanız her iki ülkenin kendi dengesini bulma arayışından kaynaklanıyor... Kısa vadede aşırılıklar yaşansa da orta ve uzun vadede galiba “Herkül’ün hayali” gerçek oluyor...